Mutasyona uğramış adamlar!..

A -
A +
İlk olarak İngiltere'de görülen ve daha hızlı yayılan mutasyona uğramış yeni koronavirüs, bütün dünyada endişeleri arttırmaya başladı.
Uzmanlar mutasyonun, koronavirüsün hayatta kalma mücadelesi olduğunu belirterek “Virüs aslında insanı öldürmek için değil kendi yaşamasını sağlayan canlı bir hücreye ihtiyaç duyduğu için bulaşıyor. İnsan savunma sistemini güçlendirince virüs de yeni bir kimlikle kendine kalacak yeni yer arıyor…” diyorlar.
Hemen hepimiz, “Mutasyon”un bir canlıda meydana gelen kalıcı değişmeler, mutasyona maruz kalan organizmanın ise "Mutant" olarak adlandırıldığını zaten biliyoruz...
Mutasyona uğramış olsa da bir virüs bir insana musallat olursa saldırıyı fark etmemiz meydana getirdiği hasar ile mümkündür.
Ama eğer “mutasyona” uğramış bir insan ise bu adam topluma musallat oluncaya kadar fark etmek kolay değil! Varlığı, verdiği zarardan sonra fark ediliyor. Nitekim her gün haberlerde bu “Mutasyona uğramış adamların” saldırısına maruz kalmış mağdurların haberleri yer alıyor.
İnsanların mutasyona uğramasına “mesh” olmak deniyor. İnsanın mutasyona uğraması yani “mesh” olması bir kısım insanların; “kendi gelecekleri, kendi süfli emelleri için oynadıkları; bencil, kaba, barbar, iğrenç oyunun üzerinin ustalıkla örtülmesi; aklanmaları, paklanmaları ve malı götürmeye soyunmaları” anlamına gelir...
Koronavirüs salgını nedeni ile vatandaşın evine çekildiği bu dönem, mutasyonu, ahlak krizini azmanlaştırır, ortalık toz duman olur. Mutasyona uğramış olanlar tam böylesi ortamların ve zamanların adamları...
Sağlık Bakanlığı korona salgını ile mücadele için büyük bir aşı kampanyası başlattığını ilan etti. Peki, bu mutasyona uğramış eşkıya güruhunun kökünü kurutmak, şerrinden insanları korumak için hangi seferberlik gerekir?
Hâlâ RTÜK’ün yasaklama kararı olmadığı için toplumu ekrandan zehirleyen haberlere bir bakın!
Geçtiğimiz hafta Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı, bir açıklama yaparak vatandaşları bu mutantlara, piyasadaki adıyla dolandırıcılara karşı uyardı: “Evi, iş yeri, arsası, dükkânı olanlar dikkat! Tapunuz sizden habersiz satılmış olabilir, hemen e-Devlet üzerinden girip kontrol edin, malınız yerinde duruyor mu?..”
21-23 Kasım 2014 tarihlerinde Türkiye’nin önde gelen entelektüelleri ve akademisyenlerinin katılımıyla bir "Ahlâk Şûrası" düzenlenmişti. Şûra'da bu konuyla ilgili sorumluluk taşıyan devlet kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının önünü açacak öneriler getirilmişti.
Şûra’da alınan tedbirlerin birkaç maddesini hatırlayalım:
Yeniden Büyük Türkiye hedefinin en önemli ayağı, birey ve toplumu güzel ahlâk ile yeniden buluşturacak “iyi insanı, güzel ahlâka sahip insanı inşa etme faaliyeti” olarak tanımlanmalı. Aile içi eğitimden, örgün eğitime bütün eğitim süreçleri bu temel üzerine inşa edilmelidir.
Eyvallah!.. Peki bunu nasıl yapacağız?
Kapitalist dünya düzeninde medyanın asıl hedef kitlesi “çocuklar, gençler ve kadınlar" olmuştur. Bütün medya araçları da dâhil internet erişimlerinde çocuk ve gençlerin ahlâki yozlaşma riskinden uzak tutulmasını ve ahlâkilikle buluşmalarını sağlayacak;
“İnternet ve sosyal medya içerikleri mutlaka zenginleştirilmeli, YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı; Batı orijinli tercihler yerine medeniyet tarihimizin bu kapsamdaki önemli eserlerinin okunurluluğunu ve müelliflerinin bilinirliliğini artıracak projeler ve yönelimler oluşturmalıdır."
Toplumda yaşanan her türlü şiddet, istismar, yolsuzluk, aile fertleri arasındaki ilişkilerde de, toplumsal ilişkilerde de hasarı büyütüyor... Buna izin veremeyiz, bu gidişi durduracak tedbirleri almakla sorumlu olan her fert her kurum bunu ne kadar yaptığını kendi vicdanında sorgulamalıdır.
Yoksa “gemisini kurtaran kaptan” mı diyeceğiz?!.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.