Narkotik saldırının hedefi “Gençlik”

A -
A +
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi tarafından (EMCDDA) hazırlanan 2019 yılı raporunda yer verilen istatistiklere göre Türkiye’de bir yıl içerisinde ele geçirilen eroin miktarı tüm Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ele geçirilen miktarın çok üzerinde bulunuyor.
Türkiye’de en çok 15-34 yaş arası erkekler uyuşturucu kullanıyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2011 yılında 105 kişi uyuşturucudan hayatını kaybederken 2016 yılında bu sayı 920’ye yükseldi. Son resmî istatistiklere göre Türkiye’de 2017 yılında uyuşturucudan ölenlerin sayısı 941 oldu ve ölenlerin büyük çoğunluğu 32 yaş ortalamasında olan erkek.
Bu sayı uyuşturucu müptelası olup hayatta kalmak için mücadele edenler de göz önüne alındığında ciddi bir rakam, gençleri hedefe alan ve büyüyen bir tehdit. Açıklanan rakamlar tehlikenin dumanı değil ateşin kendisidir.
Geçtiğimiz yıllarda Antalya’da polis akademisi tarafından düzenlenen “Risk altında ve korunması gereken çocuklar” sempozyumunda konuşan Amerikan Rowan Üniversitesinden Prof. Dr. Andres Pumarlega İstanbul’da gençler arasında uyuşturucu kullanımı hakkında bilgi verirken çoğunluğu lise öğrencisi 32 bin genç üzerindeki araştırma sonuçlarını açıklamıştı. Her 100 öğrencinin 45’inin sigara, 32’sinin alkol, 9’unun uyuşturucu kullandığını belirterek “Türkiye’de uyuşturucu kullanım oranları ABD ve Avrupa ülkelerine göre geride ama madde bağımlılığı konusunda ciddi artış var. Aile içi iletişimi güçlendirin. Sağlık ve Millî Eğitim bakanlıkları ciddi projeler üretmeli. Yoksa kentleşen dünyada durumunuz Batı ülkelerinden farklı olmaz.”  demişti.
Uyuşturucu kullanımı; hızlı ve düzensiz şehirleşme, iç göçlerle büyüyen kenar mahalleler, yetersiz eğitim altyapısının gençlik üzerindeki hasarlarından sadece biri. Tartışmasız olarak, adli takip bir tarafa ailelerin ve eğitim kurumlarının da uyuşturucu ile mücadelenin içine girmesi gerekir.
Bakanlıklar kendi işini yapsın ama bizim ailelerin ne yapması hakkında uygulanabilir bir fikrimiz var.
Dürüst olmak gerekirse bir kötü alışkanlığın kurban üzerindeki etkisini görmek herkes için en etkili nasihattir. Bir tedavi merkezinde olanı biteni izlemek felaket başa gelmeden önce bize en yakın habercidir. Bunların (Uyuşturucu kurbanlarının) aile ve toplum içindeki yalnızlık ve itilmişliklerini görüp de bu duruma özenecek kimse bulunmaz.
Birçok ülkede uzman refakatinde kontrol altında olarak uygulanan, uyuşturucu krizindeki bir gencin hayattan kopmamak için verdiği mücadeleyi izlemenin caydırıcılığı tartışılmaz. Bu yol o genci sokakta bulmaktan daha incitici değildir. Bir bağımlının toplumdan kopması ilk karşılaştığı sonuçtur. Toplumdaki aidiyet duygusunu kaybetmek ise bir insan için verilebilecek en ağır cezadır. Hürriyeti bağlayıcı hapis cezaları da aynı mantığa dayanır. Çoğu uzman, uyuşturucu bağımlısını intihara sürükleyenin bu aidiyeti kaybetmek olduğunu söylüyor.
Bir başka etkin yol, adsız alkolikler, uyuşturucu batağından çıkmak için çırpınanlar, kumar illeti ile servetini bir gecede kaybedenler, yuvasını, eşini, çocuklarını bir gecede terk edenler ve aileleri tarafından terk edilen adsız, namsız tövbekârları dinlemektir.
"Ben başardım sen de başarabilirsin" diyenleri dinlemek ve izlemek bu tehlikelerden kendimizi ve sevdiklerimizi koruyacak en tesirli yoldur.
Ve tabii kötü alışkanlıkların bulaştığı yerler belli, biz çocuklarımıza iyi alışkanlıkların adreslerini vermeye çalışalım. Unutmamalı ki; kirli çevreler sağlığa zararlıdır ve en büyük tehlike kötü alışkanlıktan beslenen insanların zehrine maruz kalmaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.