İşsiz üniversite mezunları ile ilgili ciddi sıkıntılar var. Ülkemizde üniversite mezunu olup da iş bulamamak sıkça rastlanır bir durum oldu. Hem kendileri hem aileleri hem ülke için ciddi bir kayıp. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan işgücü istatistiklerine göre her 5 işsizden birini üniversite mezunları oluşturuyor.
Neden bu kadar yıl eğitim gördükten sonra çocuklarımızın önemli bir kısmı iş bulamasın, aldıkları eğitim dışında farklı işlerde çalışmak zorunda bırakılsınlar? Hem de ekonomimizin dünyanın sayılı ekonomileri arasında yer aldığı, enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğü döneminde.
Üniversite bitirmenin mesleki yeterlilikle birlikte kişinin karakter, insan ilişkileri, hayat hakkındaki görüşüne de katkıda bulunduğu söylenir.
Ancak üniversite mezunlarının istihdamı ile ilgili sonuçlar çoğu uzmanı farklı görüşlere itiyor.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan diyor ki: "Her sene binlerce öğrenciye dokunan birisi olarak şunu söyleyebilirim ki, eğitim sistemimizin baştan sona yenilenmesi gerekiyor. Öğretilmemesi gereken şeyleri öğretiyor, öğretilmesi gerekenleri es geçiyoruz. Dünyanın en ağır eğitim çarkının içerisinde okuldan nefret eden milyonlarca genç yetiştiriyor, üstelik onları dış dünya ile mukayese edilebilecekleri sınavlara soktuğumuzda en gerilerde kalıyoruz. Çocuklarımızı ne spor, ne kültür-sanat, ne sosyal hayattan faydalanamadıkları bir esir kampı ortamında, sınavdan sınava koşuşturuyoruz. Sonra elimizde ne kalıyor derseniz; mutsuz ve yeteneklerinin farkında olmayan bir genç kitleden söz edebiliriz..."
Gençlerin dış dünya ile rekabet edebilmeleri nasıl sağlanır?
İş dünyasının başarılı profesyonellerinden Cem Kozlu "Artık insanlar, kitaplardan, kurslardan, eğitimlerden çok birbirlerinden görerek, duyarak öğreniyor. Eğitime, bilgiye ulaşma imkânı arttı ve kolaylaştı. Ben üniversite öğrenimi için ABD'ye gittiğimde bursum yetmedi, kütüphanede çalıştım, garsonluk yaptım. Garsonluk yaparken kazandığım tecrübeler işletme fakültesinde okumaktan bile çok şey öğretti diyebilirim. Ben de oğlumu 14 yaşında bir tuhafiyeciye çırak verdim. Önce istemedi ama sonra çok şey öğrendiğini kabul etti. Bizim ülkemizde öğrencilerin sosyalleşme imkânları sınırlı" diyor.
Diplomayı kapınca hemen işe girmek, kariyer basamaklarını hızla tırmanmak, kısa sürede yönetici olmak hayali gençlerin sosyalleşmelerinin önündeki en büyük engeldir. Onları üniversite kampüsü içinde bloke eden, sonra eline diploma tutuşturup hayata salan uygulama bu sonucu hazırlamaktadır. Hâlbuki öğrencilik yıllarından başlayan, üniversite yıllarında "eşleştirme programları" ile devam eden küçük işler onları zirveye çıkaracak büyük tecrübelerdir. Batı üniversiteleri "etiketleme programları" ile öğrencilerini iş dünyasıyla tanıştırıyorlar. Bu ortamlarda gençler kendi geleceklerini görücüye çıkarıyor, yeteneklerini iş tecrübelerini, çevrelerini geliştiriyorlar.
Ünlü yazar JeffreyJ. Fox Küçük işlerle büyük para kazanmanın yolları (How to make Big Money in Your Own Small Business) adlı kitabında diyor ki: "Bir zamanlar inek sağan, çim biçen, kar küreyen, çocuk bakıcılığı yapan, garsonluk yapan, süper marketlerde poşet dolduran insanları işe alın. Sokak üniversitesinden alınmış doktora, bildiğimiz okullardan alınmış doktorayı güçlendirir, değer katar."
Gençlerimizin iş dünyasında tecrübe kazanımları üniversiteden başlar ve bu koridoru üniversite, sanayi-kamu iş birliği açmalıdır.
Üniversiteler "ne iş olsa yaparım abi" mezunları üreten kurumlar olmamalıdır..