Rahatlık tuzaktır!..

A -
A +
Yalana gerçeklik algısı oluşturmayı huy edinmiş muhalefetin referandum sonuçlarını AK Partide çöküş olarak değerlendirmesi gerçeği yansıtmasa da EVET cephesinde sonuçların yüzde 55’in altında kalması öz eleştiri için yeterli miktarda düşük olarak kabul ediliyor.
16 Nisan akşamından başlayarak ekran tartışmaları ve köşe yazıları “hasar tespit raporları” ile dolu. Eleştiriler, özellikle “Evet” oylarının beklenen oranda çıkmadığı yerlerde yerel yönetimler ve teşkilatlar üzerinde yoğunlaşıyor.
"Ne yapılmasaydı veya ne yapılsaydı sonuç değişirdi" diye uzayan listelerdeki "iş kazası"nın, bütün hasarların anası, her işi oturduğu yerden gözlerini dikip yukarıdan bekleyenlerin içine düştüğü “rahatlık tuzağı”dır. Rahatlık tuzağına düşmüş insan ve kurumların da her zaman bir silkelenmeye ihtiyacı var diye düşünüyorum. Referandum sonuçlarından mutlu olmayanlar bunu nasıl yapar bilmem ama rahatı bozmanın farklı yolları olduğu söyleniyor.  
Gece vardiyasında çalışan bir işçi, gece yarısı evine dönerken kullandığı yolu kısaltmak ister. Fakat kestirme yol, kasabanın mezarlığı içinden geçmektedir ve bu da biraz ürkütücü bir durumdur.
İşçi, “Gündüz geçtiğim yerden gece neden korkayım?” der ve gece yarısı evine mezarlık içinden geçerek dönmeye başlar... Bir süre sonra işçinin kullandığı yol üzerine, ertesi gün defin yapmak üzere koca bir mezar kazılır. Aynı gece çukurdan haberi olmayan işçi dönüş yolunda ne olduğunu bile anlamadan kendini çukurun içinde bulur. İlk sarsıntıyı atlattıktan sonra çukurdan çıkmak için hoplayıp zıplamaya başlar ama nafile; çukur derin, duvarları düzdür. Her ne kadar bağırsa da gece yarısı etrafta kimse olmadığı için feryadını duyan olmaz. Çaresiz, sabahı beklemeye karar verir ve sırtını çukurun duvarına verip beklemeye başlar...
Bir süre sonra aynı yolu bir istisna olarak kullanmaya kalkan bir başkası da ne olduğunu anlamadan pat diye çukura düşer. Ne olduğunu anlamayan ve köşeye korku ile büzülen işçiyi fark etmeyen adam çukurdan çıkmak için bir süre hoplayıp zıplar ama o da başarılı olamaz.
Adamın hoplayıp, zıplayıp çırpınmasını bir süre seyreden işçi sonunda dayanamayıp arkadan bacağına yapışır ve;
-Boş yere çırpınma arkadaş, buradan çıkış yok, der.
Sonucu tahmin ettiniz. Adam öyle bir sıçrayıp çukurdan kaçar ki yüksek atlama rekorlarını kırdığı tartışılabilir.
Rahatlık çukurundan çıkacak kabiliyeti ortaya çıkarmak için acı veren sonuçları görmek yeterlidir. Onun için dozajında bir rahatsızlıkta şifa olduğuna inanırım.
Bazı Anadolu köylerinde meyve ağaçlarındaki verim düşmeye başlayınca köylüler, bildiğimiz kürek sapları ile ağaçların gövdesini döverlermiş. Bu bir bakıma tembelliği cezalandırma gibi görünse de ağaçları silkelemek de denilebilir.
Oturanları ayağa kaldırmak, yürüyenleri koşturmak için rekabet hissini körükleyerek silkelemek de bir yoldur. İnsanları, şirketleri ve hatta ülkeleri ayakta ve canlı tutan rekabettir.
Rekabet, uykuya yatan bütün kabiliyetleri ayağa kaldırır. Müzmin bir tembeli ateşlemek istediğinizde onu rekabet çukuruna iteleyin; rekabet, gerisini halledecektir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.