CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’na Erdoğan fotoğrafı gösteren teyze bu hareketiyle çok şey anlatıyor. AK Partili seçmen kendini Sayın Erdoğan ile güvende, rahat, cesaretli ve mutlu hissediyor. Bu duygusal zenginlikle ilgilidir ve zaman içinde kazanılır.
Ne var ki önümüzdeki yerel seçimlerde bu itibara kendisinden değer katmadan Ersoy Dede’nin dediği gibi; "Nasıl olsa Reis sahaya iner, benim için de oy ister, rahatlığıyla yarışa giren adaylar büyük bir sürpriz yaşayabilir.”
“Felaketin tohumları, rahatlık zamanında atılır” diye çok bilinen bir söz vardır. Yeteri kadar rahatsızlık insanın kabiliyetlerini diri tutar. Bu bazen, gelecek için taşınacak endişe de olabilir.
Araştırmacı William Ury’nin; dünyanın en uzun kum denizi, bitmek tükenmek bilmeyen bir taş ve çakıl alanı, ateşin, rüzgârın ve kumun olağanüstü gücüyle oluşmuş olan Kalahari Çölü’nde yaşayan Bushmanların (San Kabilesi) hakkında dikkat çekici bir hikâyesi var. Ury diyor ki:
Kalahari Çölü’nde bir ay kadar vaktimi bu topluluk içinde geçirdim. Karınlarını; bölgede bolca bulunan, kolayca toplanan mongongo fıstığı ile doyurabilen bu kabileye “sebze ve meyve yetiştirmek için niçin bir çabanız yoktur?” diye sordum, verdikleri cevap dikkat çekici:
“Bu kadar mongongo fıstığı varken neden başka bir şey için uğraşalım ki?”
Mongongo fıstığı, alışılmış hayatımızın keyif vericiliğini ifade eder. Çoğumuz, mongongo fıstığı ile hayatımızı tamamlarız. Kolay bir yoldur, kısa vadede keyif verir ama uzun vadede geleceğimizi de karartır...
Bu rahatlığın adını Sayın Erdoğan “metal yorgunluğu” olarak tanımlamış ve paslananları oyunun dışına almıştı. Pas tutmanın bir sürü yolu var. Siyasetçi ayağını sokaktan çekerse paslanma başlar. Siyasetçi klasik yöntem olarak yorumladığı halkla teması arkaya atar aracı kullanmaya başlar, sırtını liderin itibarı ve sosyal medyanın rahatlığına verirse 1 Nisan sabahı baş ağrısı ile uyanabilir.
Bir anket sonucuna göre Ankara’da yaşayıp da oy kullanma hakkına sahip olanların yüzde 26’sı “Kararsızım” diyormuş. Yani, seçimin kazananını “Kararsızım” diyenlerin yapacağı tercih belirleyecek, kim kararsız seçmeni ikna ederse öne geçecek.
CHP ve ortakları yerel seçimlerde muhtemel bir büyüme sağlamayı demokrasinin son dönem kazanımlarını tartışmaya açmak için aralanacak bir fırsat kapısı olarak görüyor. Sayın Erdoğan ve Sayın Devlet Bahçeli ise müteaddit defalar adı "yerel" olan bu seçimlerin sonuçlarının bir “beka” tartışması olduğunu her ortamda söylüyorlar.
Buna mukabil seçimlerin sonuçlarını, özellikle seçmeni rehavete sürüklemek isteyen muhalefet “eninde sonunda bir yerel seçim yapıyoruz” diyerek küçültmek isterken veya “Alternatifsizliği” bir avantaj olarak kullanmak isteyenler seçmeni gevşeterek paslanmaya itiyorlar.
Milleti çapsızların eline düşürmemek için sosyal medya rehavetinden daha fazla itina ve ciddiyet gerekir. Nuh Albayrak’ın dediği gibi: "Aksi takdirde iktidar kaybedilmekle kalmayacak, nefsine yenilen partililerle birlikte, bütün muhafazakârlar da yenilmiş sayılacak.”