Seçmenimi kim kaptı?

A -
A +
Dünya o kadar hızlı değişiyor ki hangi işi yaparsanız yapın dünkü malzeme ve usullerde ısrar edenler arkada kalıp kepenk kapatıyor. AVM'ler perakende ticareti değiştirdi, sosyal medya aracılığı ile mal ve hizmet alımı da AVM’leri değiştirecek. Muhtemelen Drone'la mal teslimi de kargo şirketlerini hizaya sokacak.
Bu kadar değişimin ardından siyasetin de yerinde kalmasını kimse beklememeli. Müşteri sadakatini besleyen şeyler değişirken seçmen sadakatinin de aynı yerde durması söz konusu değil. Bize göre başarılı olan icraatların gücü seçmen sadakatini koyduğumuz yerde muhafaza etmeye yetmeyebilir, siyasetçiyi yeni arayışlara itebilir.
Bu durum bana Dr. Spencer Johnson’un meşhur “Peynirimi kim kaptı?” hikâyesini hatırlatıyor.
Yazar peynirini kaybeden fareler üzerinden farklı bir mesaj veriyor.
Farelere göre de peyniri kaptırmak önemli bir sorun ama sorunu çözmenin de çok basit olduğunu, bunun koşu ayakkabılarını giyip yeni peynir aramaktan ibaret olduğunu anlatıyor.
Hikâyede bir zamanlar çok uzaklarda bir yerde karınlarını doyurmak içi peynir arayarak labirentte koşup duran dört küçük karakter varmış. Her sabah evlerinden çıkıp koridor ve odalardan oluşan bir labirentte peynirlerini arıyorlarmış, peynir istasyonunu bulduklarında kendilerini bekleyen yeni peynirlerin tadına bakıyorlarmış.
Peynirlerin nereden geldiği, peynirleri oraya kimin koyduğu hususunda hiçbir fikirleri yokmuş. Sadece orada olduğunu biliyorlarmış.
Bir gün peynir istasyonuna vardıklarında bir de bakmışlar ki peynirden eser yok. Hiç şaşırmamışlar, çünkü her gün peynirin biraz daha azaldığını gördüklerinde kendilerini kaçınılmaz sona hazırlamışlar.
Öteden beri labirente peynir bırakan hayırsever her kimse bunu terk ettiği için ona kızmamışlar. Belki peyniri çalan biri vardı fakat ona da kızmamışlar.
Farelere göre sorunun çözümü de çok basitmiş, hiç vakit kaybetmeden yeni peynir aramaya başlamak. Koşu ayakkabılarını çıkarıp ayaklarına geçirmişler ve ayakkabının bağcıklarını bağlamışlar.
Sorunu çözmek için yaptıkları çok basit ve bunu peynirini kaybeden herkes yapabilir ama insanlar için çözüm bu kadar kolay değil denilebilir. Peynir çok anlam ifade etse de çözüm aynı. İnsanlar için peynir; bir mesleği, ilişkiyi, parayı, itibarı, iktidarı temsil ediyor.
“İstanbul Kanalı Projesi”ni tartışıp, “İstanbul Sözleşmesi”nin üstüne yatarken, yakın gelecekte siyasete yön verecek seçmen kararını neler belirleyecek? Hukukun üstünlüğü, demokratik hak ve hürriyetler, yargı bağımsızlığı, rasyonel ekonomi mi?
Milliyetçilik, sol, liberalizm, İslamcılık, Muhafazakârlık, demokrasi vb. kavramlar yeni baştan ele alınırken seçmen tabanıyla güçlü bir temas olmadıkça yeni dünya seçmenini doğru okumak, nereye baktığını anlamak mümkün görünmüyor.  
Türk toplumunda tüm saldırılara rağmen değişmeye karşı direnen “ muhafazakârlık” aidiyeti iktidar partilerinin omurgasını teşkil etmektedir. Son yıllarda muhafazakârlık anlayışındaki ağır hasar ve bunun seçim sonuçlarındaki kaymalarına rağmen bu güç hâlâ Türkiye siyasetini belirleyendir.
Çünkü Muhafazakârlık; “Toplumun dönüştürülmesine ilişkin ‘Cinsiyet Eşitliği’ gibi proje ve uygulamalara karşı direnç olarak ortaya çıkan, toplumu yozlaştırma projelerinden korumayı amaçlayan bir düşünce geleneğini ve siyasi ideolojiyi ifade etmektedir."
Dünyevileşme batağından paçasını kurtarmak için çırpınan seçmenin talebi bu yöndedir. Bu çığlığı ancak seçmen labirentlerinde koşu ayakkabılarını ayaklarına geçirip bağcıklarını bağlayıp sahada koşanlar duyabilir…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.