“Şeref” sahip olanlar için paha biçilmez bir varlıktır, olmayanların şerefi ise develerinin sırtında el değiştirip durur, develer kaybolursa hayatları kararır. Şereflerinin tehdit edilmesi develer yerinde durdukça endişeye yol açmaz.
ABD’de 1929 büyük ekonomik buhranın yaşandığı yıllarda krize çözüm aramak için toplanan devasa kalabalığa hitap etmek için mağdur konuşmacı kürsüye giderken arkadaşına şunları söyler:
“Ben bu baronlara, kartel babalarına açlıktan ölen çocuklardan, işsiz kalan milyonlardan, yollarda ölen göçmenlerden, sokaklardaki sefaletten, yanan yıkılan evlerden bahsedeceğim. Göreceksin, hiçbirinin yüzü kızarmayacak, sadece sırıtıp, esneyip göbeklerini kaşıyacaklar. Ama artık kabarık banka hesaplarının, yüksek refahlarının tehdit altında olduğunu söyleyeceğim. Develeriniz elinizden gidiyor diyeceğim, hepsi yerlerinden fırlayacak, bağırarak feryat edecekler, uzlaşma isteyecekler…”
Konuşmacı söylediklerini aynen yaptı ve salonda uzun yıllar başka toplantı yapılmadı.
Aynı hikâye bugünlerde Yüksekova operasyonları ile gündemde.
Develerini kaybetme korkusu PKK’lı baronları harekete geçirdi.
Edinilen bilgiye göre, Yüksekova operasyonları başlamadan önce Hakkâri eski HDP Milletvekillerinden Esat Canan başkanlığında adına “Sivil İnisiyatif” denilen bir gurup Yüksekova Kaymakamlığı’na gitti. Kaymakam ve güvenlik yetkilileri ile görüşüp operasyon yapılmadan Kandil ile koordineli olarak hâlen ilçede bulunan teröristlerin uygun bir zamanda koridor açılarak Irak’a geçebileceklerini böylece halkın mağduriyet yaşamayacaklarını söylemişler.
Geriye doğru meydanlarda canlı bombaların berhava ettiği masum insanlar için yüzünü ekşitmeyenler develeri kurtarma operasyonu yapıyor. Bunlara sormalı ki, o ölenler hangi halktı?
Heyete ret cevabı verilerek teröristlerin silahlarını bırakarak teslim olmaları istendi. Sokaklarda canlı bombalar masum insanları katlederken esneyen PKK’lı baronların paniklemesine yol açan Yüksekova operasyonları ile para kaynaklarını kaybedecek olmalarıdır. Onlar terörü beslediler terör de onları...
Yüksekova’nın PKK’nın para kaynağı, insan kaçakçılığının merkezi olduğu belirtiliyordu. Baronların içine düştüğü panik teröre destek veren siyasetçi, akademisyen, sözde sanatçı ve yazar-çizer takımı için de geçerlidir. Teröre destek vermenin üzerine gidilince bunlar da kendilerine yardakçı kurum ve medya üzerinden bir koridor açılmasını istiyorlar.
Terör tanımı ve mücadele konsepti değişiyor, değişmek zorunda. Siyaset, kalem, kamera, akademik kürsü ihaneti meşrulaştırmaz. Terörle mücadele kaçınılmaz olarak teröre destekçi iş birliği dünyasının yok edilmesine dayandı. Ortak kanaat Kürt coğrafyasını altüst eden, yozlaştıran bu işbirlikçi ihanet çeteleri ortadan kaldırılmadıkça terör her zaman kendine yeşerecek alan bulur.
Terörü açıkça öven ve suça iştiraki meşrulaştırmak için Batı'dan her fırsatta destek alan aydın kılıklı terörist seviciler Avrupa’ya baksınlar. Batı'nın terörle mücadelede nasıl davrandığını bildikleri hâlde sıra bize gelince şamataları ayyuka çıkıyor. İkide bir Türkiye’yi jurnalleyen, bombalı eylemleriyle asker, sivil, polis demeksizin katleden PKK’yı koruyup destekleyenlerin milletvekili, akademisyen, sanatçı her neyse vatandaşlıktan çıkarılması gibi bir tedbir meclis gündemine geliyor.
Her fırsatta kendi ülkelerini AB’ye gammazlayanlar, bomba yüklü araçlarla saldırı düzenleyip masum insanları katleden terörist için taziye çadırlarını, gidip oraya kursunlar.
Tabii develer burada kalmak şartıyla…