Şiddetin kurgusuna ceza, gerçeğine af mı var?

A -
A +

Önceki gün Birlik Vakfı Erzincan Şubesinde “Şehir Okumaları” programına konuk olan Erzincan İl Emniyet Müdürü Sayın Bülent Şensoy ildeki emniyet hizmetlerinin yürütülmesi üzerine aydınlatıcı bilgiler paylaştı.
Bu cümleden “Kadına Şiddet” olayları konusunda, ilde 2019 yılında şiddete maruz kaldığı şikâyeti ile 709 kadının müracaatta bulunduğunu belirtti.
Giderek yaygınlaşan “Kadına Şiddet” sorununun kaynağı üzerine dinleyicilerden fikir beyan edenler oldu. Aile içi şiddetin ağırlıklı olarak “ekonomik sebeplerden” kaynaklandığının söylenmesi dikkat çekiciydi.
Gerçekten aile içi şiddet eğer ekonomik sebeplerden kaynaklanıyorsa bizlerin kara lastik giyip mahalle çeşmesinden su taşıdığımız çocukluk döneminde bugünden çok daha zor ekonomik ve sosyal şartlar içinde yaşayan ailelerimizde yaşanan ve bugün özlemini çektiğimiz huzur ve saadeti nasıl izah edeceğiz?
Bizden öncekiler tartışmasız olarak çok daha dar imkânlar içinde yaşarken değil karakolluk olmak, bir ailede niza çıktığını komşuların duyması bile zül addedilirdi. Zamanımızda şiddet ve geçimsizlik sebebi olarak gösterilen fakirlik önceki neslin muhabbetini mi körüklüyordu?
Önce karakol sonra boşanma bazen de cinayet ile biten aile içi şiddetin kaynağını, toplumsal değerlerimizi ve sorumluluk duygusunu çöpe, dede ve nineleri aile dışına atan ahlak zaafında aramak gerek. Doymak bilmeyen lüks ve rekabet hırsını yoksulluk olarak mı damgalayacağız?
Bu “şiddet uygulama” meselesi üstüne yatılacak basitlikte olmayan ve giderek azmanlaşan “toplumsal bir şizofreni” hâlini aldı. Bu salgının adına uzmanlar “Dijital salgın” veya “Sanal Tecavüz” diyorlar. Sonuç bir felaket, TÜİK verilerine göre boşanan çiftlerin sayısı 2017 yılında 128 bin 411 iken 2018 yılında yüzde 10,9 artarak 142 bin 448 olmuş.
Bu durum evlerimizi saran bir kuşatmanın verdiği hasardır, mütecavizi ise medyatiktir. Şiddet, boşanma, cinayet ve intiharlardaki artışın insanların hep şiddet görüntüleriyle karşılaşmasının sonucu olduğu belirtilmektedir.
Araştırmacılar televizyonda şiddet içeren davranışların sergilenmesine bağlı olarak insanların şiddete karşı giderek duyarsız hâle geldiğini, küçük anlaşmazlıklarda bile çözüm yolu olarak şiddeti uyguladıklarını belirtiyor.
“İster dizide kurgu olsun, isterse haberde gerçek olsun” medyada şiddet seyretmek, izleyici üzerindeki iki önemli hasar bırakır. İlki, izleyicilerin kurban yerine suçluyla özdeşleşmeye itilmesi, ardından normal hayatında hayal bile edemeyeceği şiddet davranışlarını taklit etmeye yöneltmesidir. Çünkü işiterek veya izleyerek tekrarlanan şey insanın hakikati olur.
Bu tehlike göz önüne alınarak 6112 sayılı yasa “yayın hizmetleri, şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz” ve “çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz” diyor.
PEKİ, bir yayın kuruluşu yasayı ihlal ederse ne olur? Hüküm; idari para cezası müeyyidesi uygulanır. Nitekim şikâyet edilen bir dizi silahlı çatışma, korku, şiddet ve işkence sahnelerine yer verdiği için RTÜK Üst Kurulu tarafından yayın kuruluşunu cezalandırılmış.
Peki, RTÜK’ün yayın yasağı getirmesi için illaki yayının “Dizi” formunda olması ve şikâyet edilmesi mi gerekiyor? Kanun, şikâyet edilen diziler için mi geçerli? Her haber kuşağında kamera görüntüleri kullanılarak tekrar ve tekrar sunulan adi, iğrenç insanlık dışı şiddet ve cinayet görüntüleri nedir?
Şiddet ve cinayetin rol icabı olanına ceza, gerçeği için af mı var?
Bağımlılıkla mücadele uzmanları gençlere madde bağımlılığını anlatırken zararlarını bile çok sınırlı anlatıyoruz, çünkü “kötülüğü anlatmak bile bazen tersten reklamını yapmaktır" diyorlar.
Her gün defalarca “an be an” naklen cinayet haberlerini yayınlayan haber programları neyin reklamını yapıyor?  Sormaya devam edeceğiz!... Bu RTÜK kime bağlı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.