Gallup şirketi “2024 Küresel Duygular” adını verdiği bir rapor yayınlıyor. Ülkelerin günlük hayat şartlarındaki zorluklar ve halkın genel duygu durumu üzerinden hazırlanan rapora göre Türkiye sıralamada yüzde 34'lük bir sinirlilik, hayal kırıklığı, saldırganlık, öfke ve huzursuzluk oranına sahip.
En sinirli ülkeler listesinde ilk beşe girmesek de bu iyi bir yüzdelik değil. Daha kötüye bakarak bugünkü seviyeyi görmezden gelemeyiz çünkü kitle asabiyetini yukarıya taşıyanlar var.
Önceki gün Adana'da yaşayan 76 yaşındaki N. A. 26 yaşındaki torunu Mustafa Eren tarafından dehşeti yaşadı. Sinir krizi geçiren ve ifadesinin ardından serbest bırakılan madde bağımlısı gencin bir an önce yakalanmasını isteyen yaşlı kadın “Yaptıkları cezasız kalmasın, çok korkuyorum" dedi.
Yaşlı kadın korkmakta haklı, serbest bırakılan uyuşturucu bağımlılarının geçmişteki hikâyeleri yakın gelecek içinde hepimizi endişeye sevk ediyor.
Hafta başındaki sert dalga ise İstanbul'da eşi, çocuğu, annesi, babası ve kayınvalidesi dâhil toplam 7 kişiyi öldüren 2 kişiyi de ağır yaralayan Bahtiyar Aladağ (33) vakası. Cinayetleri araştırılırken 'uyuşturucu madde kullanmaktan” çok sayıda suç kaydı olduğu belirtildi.
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'nün hazırladığı rapora göre cezaevlerinde suç dağılımında en yüksek oranda uyuşturucu suçluları bulunuyor. Uyuşturucu suçundan cezaevinde bulunanlar yüzde 36’yla (119 bin 500 kişi) birinci sırada geliyor, ikinci sırada yüzde 25 ile hırsızlık suçları; üçüncü sırada yüzde 15 ile yaralama suçları geliyor.
Facia çapında olaylarla karşı karşıyayız ama aile seviyesine inen uyuşturucu tehdidi ana gündem içine bir türlü giremiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, WOW Kongre Merkezi’nde düzenlenen (26 Kas 2018) Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu’ndaki konuşmasında, bağımlılıkla terörün, birbirine benzediğini ve her ikisiyle de aktif mücadelenin yolunun bataklığı kurutmak olduğunu vurgulayarak, “Kaynağını kesmediğimizde bağımlılığının önüne sadece polisle, jandarmayla, sosyal hizmet uzmanıyla, sağlık personeliyle geçmemiz mümkün değildir… Sizlerden beklentim, meselenin asıl kaynağının tespiti ve çözümü hususunda neler yapılabileceğinin yol haritasını önümüze koymaktır” demişti.
Onun için uyuşturucu arzıyla mücadeleden daha önemli olan talebi azaltmaktır. İnsanların ihtiyaç hissetmelerini önlemek için ne yapılması lazım? Caydırıcı cezai sistemin yanı sıra, insanları suç işlemeye sevk eden sebepler, teşvik eden ortam ve unsurlar dikkatle incelenmeli.
‘Kişiler neden uyuşturucu kullanıyor?’ sorusunun cevabı mücadelenin yol haritasıdır.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Pasif intihar” dediğimiz madde bağımlılığına talebin farklı kaynaklardan beslendiğini vurgulayarak “İlk olarak zevk, haz peşinde koşanlar, lezzet ve keyif için kullanıyorlar ama (gerisi tufan…) İkinci grubun ise işiyle, eşiyle, aileyse meselesi olanların çözüm için üzerine gidip emek vermek yerine maddeye sığındıklarını ama güvenli gördükleri sığınakta esir düştüklerini…” belirtmişti.
Belanın farkında mıyız?.. Mesele sadece karakolları, polisi mi ilgilendiriyor? Emniyet güçlerinin tek başına verdiği mücadele yeterli olsaydı bunları konuşuyor olmazdık…
Alkol veya madde bağımlılığında görülen “dağınık beyin sendromu” dijital bağımlılıklarda da görülmeye başlanmış. Birçok ülkede akıllı telefon ve sosyal medya kullanımındaki yaş sınırlaması bizde de uygulamaya geçmelidir.
Mesele; cemiyetimizde her tür kötü alışkanlıkların kök salmasına zemin hazırlayan şartları ortadan kaldırmak olmalıdır. Sebepler değişmeden sonuçlar değişmez. Bunun yolu da eğitimden, kültürden, medeniyet değerlerimizin yeni nesillere ve cemiyetin tamamına en iyi şekilde aktarılmasından geçiyor.
Sizce bu mesuliyet kime düşer?..
Hikmet Köksal'ın önceki yazıları...
Bir gün Hazret-i Ömer "radiyallahü anh" bir cemiyette ağladı. Niçin ağladığı sorulduğunda, buyurdu ki: (Niçin ağlamayayım ki, eğer Fırat kenarında oğlak zayi olsa, yarın kıyamet gününde, o Ömer’den sorulur.)(dinimizislam.com)
Kiymetli hikmet hocamızın bu faydalı yazısı tüm okurlarının yanı sıra yetkililer tarafından da okunmalı gerekli tedbirler eyvah demeden bir an önce alınmalıdır. Kıymetli hocamıza teşekkür ediyorum
İşin başı ekonomidir.Önce adil paylaşım olmalıdır.[Peygamberimiz(Yarabbi,azdıran zenginlik ve azdıran fakirlikten sana sığınırım)diye dua edilmesini bildirmiştir.Kimi fakirliğine isyan edip,kimi de zengin olunca şımarıp Allah'ı unutur,bu da felaketine sebep olur.(dinimizislam.com)]
Şunu da iyi bilmek lâzımdır ki, idâreciler, cem’ıyyetleri idâre edenler, rûh gibidir, cân gibidir. Millet, ya’nî bütün insanlar da, cesed, beden gibidir. Rûh iyi ise, beden de sâlih, iyi olur. Rûh bozuk ise, beden de bozuk olur. (Se'âdet i Ebediyye)
Mesuliyet Seçmen de.Bütün suçları RTE gören seçmen bu vebalden kurtulamaz. 100 senedir M.E.Bakanlığı, Kültür Bakanlığı başta olmak üzere CHP zihniyeti ile hareket eden seçilmiş zümre, yıkanmış beyinler, helali, haramı öğretmeyen, öğrenmeye önem vermeyen nesiller bu bedeli ödemek zorunda.Uyan Seçmen