“Son Cemre” toprağa düştü

A -
A +
“Son Cemre” toprağa düştü. Eğitimci-yazar ve dost Hamdi Ülker de önceki gün uzun süredir muzdarip olduğu amansız hastalıktan kurtulamayarak aramızdan ayrıldı. Perde arkasından çağrıldıkça gidiyoruz, etrafımız boşaldıkça arkasından koştuğumuz dünya daralıp küçülüyor ve tıpkı şairin deyimiyle “Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız.”
Bir gün öleceğini hatırlamak kaybedecek bir şeyin olduğu tuzağından korunmak için bildiğim en etkili yol. Onun için her günü son günün olarak yaşa mutlu olursun” diye insanları ikna etmeye çalışırken bunu kendine söylemek kolay; asıl zor olan “sevdiklerine” söylemek.
Hamdi Ülker kalemine mürekkep diye yokluk, darlık, sıkıntı ve alın terini çekmiş bir arkadaşımızdı. Yüzüne bakınca kızaran, herkese karşı utangaç, hepimiz kadar ürkek hepimiz kadar delikanlıydı. Yazdıkça açıldı, hepimize yeni kapılar açacak hikâyeler yazarak olgunlaştı ve en verimli çağındaydı.
“Son Cemre”yi yazmadan önce sosyal medyada paylaştığım puslu ve silik çocukluk günlerinin arkasında kalmış bir hatıramı yayınlayınca aynı gün telefonda arayarak ağlamaktan zorlukla konuşarak bu hikâyeyi “Son Cemre” isimli yeni kitabının merkezine koymak istediğini söylemişti. "Büyük mutluluk olur" dedim.
Biz yazarların dünyası kendi aralarında geçişkendir. Bizi en iyi anlayan yine bizim gibi biridir. Semazenler gibi kendi etrafımızda döner dururuz. Gidenin arkasından yazmak daha zor, her ölüm kendi dünyasını yıkarak gider ve her biri kendine özeldir.
Hamdi kardeşimin ayrılığı da aynen "Bir Kızılay Mahallesi Hikâyesi” kahramanı gibi çok mütevekkil, davete icabet eden bir kabul içinde oldu. Sizinle tekrar paylaştığım bu hatıra “Son Cemre”nin toprağa düşüş hikâyesidir.
“Kızılay Mahallesinde komşularınız size hayalinizden daha yakındır.
Dört duvarın kapı, pencere taşıyan iç avlunuza diğer duvarları komşularınıza bakar, çünkü müşterek duvardır. Çatının tamamı tekdir, kedi, baştan girdimi bütün mahalleyi gezer. Yangında da öyle, yanınca Allah korusun hepsi birden...
Bir evde yaşanan bir keder de tüm evleri sarar alevden daha hızlı.
Bizim evin arka komşusu yaşlı bir nine ile kızıydı. Kızı hayal meyal hatırlıyorum zayıf, nahif, ince yapılı utangaç bir kızcağızdı. Keriman Abla derdik.
Bir akşam annem elimden tutup Keriman Ablalara götürdü, mahallenin diğer hanımları bizden önce gelmiş yaprak sarılacakmış. Meğer hafta sonu Keriman Ablanın düğünü varmış. Düğün nerede nasıl oldu hatırlamıyorum ama kış geçmedi Keriman Abla tekrar yaşlı annesinin evine döndü. 'Anlaşamamışlar kocasıyla, huysuz çıkmış adam boşanmışlar' diye mahallede epey konuşuldu durdu. Annem arada bir hayıflanır 'yazık oldu kıza, ince kızdır bakalım nasıl kaldıracak üstelik çocuğu da var' deyip durdu... Sonra bir kızı olmuş dediler ve aradan bir yıl geçmeden yeni bir acıyla komşular sarsıldı.
Keriman ince hastalığa yakalanmış dediler. İnce hastalık veremmiş. Keriman’ı tek katlı hastanenin verem pavyonunda uzunca bir müddet yatırdılar. Sonra bir gün okul dönüşü kapı önlerinde kadınları ağlarken gördük.
Keriman ölmüş dediler.
Ölüm ne demek…
Aradan üç yıl geçti.
Yine çaput çantalarımız ile bir okul dönüşü bir gözyaşı tufanının içine düştük. Ne oldu demeye lüzum kalmadı acı haberi biz de öğrendik. Gece Keriman’ın kızı yanarak ölmüş…
Keriman’ın annesi anlatıyor:
'O gün akşam camın önünde oynayıp duruyordu yavrum. Sonra birden, Anneanne… Anne anneeeee…'  diye zıplayarak bağırdı. 'Bak bak annem gelmiş anneanne annem gelmiş. Beni çağırıyor beni götürmeye gelmiş…' ben de daldırdım camdan dışarı baktım karanlık kimse yok anam, kimse yok ama o durmayıp bağırıyor 'annem gelmiş beni çağırıyor' diye...
Sonra aşağı indi göremedim, gazocağının yanında durmuş eteğinden tutuşmuş yavrum feryadına koşup üstüne kapandım ama ne fayda kurtaramadılar yavrumu annesine kavuştu… O yanmadı ben yandım...”
Kızılay Mahallesindeki o evi her ziyaretimde ne zaman o odaya girsem komşu duvarının arkasında küçük bir kız çocuğunun “Anneanne… Anneanne” diye seslerini duyuyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.