Millî sporcularımızın elde ettikleri başarılar sonrası sevinçlerini Mehmetçik’le paylaşmasını “Provokasyon” olarak gören Fransa ve Almanya önceliğindeki Batı medyası öfkeyi köpürtüyor. Bu sahalarda daha önce görülen paylaşımlar ama dertleri başka, arka planında Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna başlattığı operasyon var.
ABD ve Avrupa’da Türkiye düşmanlığı anlaşılabilir bir şeydir. Silah yapan, satan ama Orta Doğu, Asya ve Uzak Doğu’daki sömürge alanlarında operasyonlarda kendi insanını kullanma yeteneği sınırlı olan bu ülkelerin kendi adlarına çalışan örgütlerin imha edilmesi sömürge döneminde sonun başlangıcıdır. Bu kırılmayı önlemek için her yola başvuracaklar.
Türkiye’nin yükselmesi sömürgelere model olması anlamına gelecektir ki bu durum Batı sömürgeciliğinin iflasına yol açacaktır. Batı için bunu önlemenin yolu, Türkiye’nin etkisiz bir ülke hâline getirilmesi, kendi içinde etnik ve mezhepsel gailelere mahkûm etmekle mümkündür.
Batı’nın bölgedeki gelecek tasarımı bu coğrafyadaki ülke ve mezhepsel temelli toplumları sürekli bir birleriyle boğuşturmak olmuştur. Türkiye’ye gelip dayanıncaya kadar da bunda başarılı oldular. Son hamleleri sınır ötesindeki kuracakları garnizon devletle ileride kurulacak bir sözde Kürt Konfederasyonu için Türkiye’den parça koparmaktı.
Olmadı ve olmamalı ve olmayacak… Türkiye sınır ötesi harekâtla Batı’nın mevcut ve gelecek tasarımını dağıtıyor.
Barış Pınarı Harekâtına karşı bütün Batılı ülkeler Türkiye’ye karşı aynı safta birleşti. Sportif alana kadar uzanan yeni cepheler açma peşindeler. Zor zamanlar kimin kim olduğunu ortaya çıkarır. Barış Pınarı Harekâtı, Türkiye’nin, dışarıdakilerin yanı sıra dost tanımlaması içindeki ülkelerinde ne mal olduğunu teyiden ortaya döktü.
Köle ruhlu bazı Arap ülkeleri (Arap Birliği, İran, Suudlar, Mısır) Türkiye karşıtı safta yerlerini aldı, ABD ve AB’nin arkasında kuyruğa girdiler.
Tarihlerinde Hıristiyan bir ülke ile hiç savaşı olmayan, Çeçenistan-Rusya savaşında Rusya’nın yanında; Azerbaycan-Ermenistan savaşında Ermenilerin yanında; tamamına yakını Müslüman olan Keşmir ile ilgili Pakistan-Hindistan savaşında ve Hindistan’ın yanında yer alan İran’dan tam bir Batılı ağzıyla “Türkiye ve Erdoğan İran’ın bütün şehirlerinde protesto ediliyor. Sınırların güvenliği askerî olmayan yollarla sağlanmalı ve kardeş katlinden(?) vazgeçilmeli” diye Batı'yı mutlu edecek sesler çıkarıyor.
İran, Suriye’de Akdeniz’e inen bir “Pers Koridoru” kurma, Rusya, Suriye’de etkinliğini arttırmak, ABD ise Suriye’yi bölmek ve Kürt Devleti maskesi ile Orta Doğu’da ikinci İsrail kurma hayalindedir. Türkiye stratejik bir hamle ile bu ülkelerin hayallerini ortadan kaldırdı.
Batılı emperyalistlerin yüzyıllık hedeflerinin merkezinde Türkiye var.
Osmanlı hangi gerekçelerle durdurulduysa, Türkiye de aynı gerekçelerle kuşatılıyor. Türkiye kendi menfaatini ön plana aldığında Batı’nın düşmanıdır ve Osmanlıdır, Batı’nın çıkarlarına uygun politikaların uygulayıcısı olduğu takdirde ise müttefiktir.
Bu arada ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Ankara'da oldukça kritik bir ziyaret gerçekleştiriyor. Muhtemelen görüşmeler yoğun eleştirilere maruz kalan Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "Gel anlaşalım" teklifi üzerinde olacak.
Bu teklife verilecek cevap daha onlar sahaya çıkmadan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında verildi:
"Suriye'deki sorunun en kestirme yolu, teklifimiz hemen bu gece tüm teröristler silahlarını malzemelerini bırakıp belirlediğimiz bölgeden dışarı çıksınlar. Menbiç'ten Irak sınırına kadar olan bölgede bu dediğimiz yapıldığında, zaten harekâtımız sona ermiş olacaktır. Bu hedefe ulaşana kadar hiçbir güç bizi durduramaz..."
Türkiye Orta Doğu’da hem sahada hem de masadadır.
Ne sahada ne masada Türkiye’nin bundan vazgeçmesi düşünülemez...