Üç Kümbetler

A -
A +
Bütün dünyada, Osmanlı medeniyetinin araştırılması yeni bir şey değil. Bunu yapmaları boşuna değil, idari ve ekonomik sistemlerinde günün şartlarına göre evrilmiş çoğu uygulamada Osmanlı dönemi izleri var. 
Dünya âlem biliyor ki, Türkiye'nin maddi ve manevi kalkınma hamlesinin başarılı olması ve sürdürebilmesi, sadece üretim ekonomisinin güçlendirilmesi ile mümkün değil. Bu gayretlerin hayata geçirilmesi, işe yarar hâle gelmesi, eğitimde, medyada, fikir, sanat ve kültürde, geçmiş güçlü medeniyet fikriyatımızın ortaya konulmasına bağlı.
Son asır merkezî idare ile yerel yönetimlerin çatışması ile geçtiğinden kalkınmayı yerelden başlatacak arayışlarda sürüyor. Son örnek olarak, şehirler üzerinden Türkiye’nin idari ve ekonomik sorunlarına çözüm üretmek için TÜKONFED ve İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) “Yerel Kalkınmada Yeni Dinamikler" konulu bir rapor hazırlamış. Esası, şehirlerin zenginliğine uygun kalkınma planlarının oluşturulması. Yerel kaynakların harekete geçirilerek göç, işsizlik ve terörün önlenmesi.
Yerel kaynakları; şehirlerin tartılabilir, satılabilir yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile sınırlayan anlayış halen çoğu şehirler hakkındaki kanaatleri belirliyor. Çoğu araştırmacı aile gelirindeki düşüş ve fakirleşmenin göç sebebi olduğunda ısrarlı. Oysa göç eden insanlar önce şehirleri ile arasındaki duygusal bağları kaybediyor. Aidiyet bağları kaybolup, kendini sahipsiz görünce de yollara düşüyor.
Resmi biraz daha netleştirelim, yeni canlanmış bir caddede eski kepenklerini söküp cam cephe yapan bir dükkân sahibine sordular.
-Neden demir kepenkleri söktün, hani gidiciydin?
-Çünkü artık şehir daha güvenli.
-Daha mı güvenli? Bunu nasıl yaptılar, daha mı çok polis yerleştirdiler?
-Yok, canım, ne polisi, düzgün yapılar, temas edebildiğim ecdat yapısı eserler, aydınlık sokaklar, temiz ve bakımlı asfalt, yeşil ağaçlar.  O kadar güzel ki, kendimi huzurlu ve güvende hissediyorum...
Dara düşen insanlar geçmişine sığındığı gibi milletler de sıkıntılı zamanlarında tarihlerine sığınır, ondan hız ve cesaret alır. Kendilerine güven veren insanlarla ve eserlerle buluşur, yeniden doğuş için hız alır.
Tarihin birleştirici temel bir değer olması “ortak bellek” hâline gelmesi ancak herkes tarafından bilinir olmasıyla mümkündür. Bu sadece tarih ilminin tedrisiyle mümkün değildir. Kültür ve sanatının toplum hayatına mal edilmesi gerekir. Aradığımız bilgi değildir, her birimiz bize cesaret bulaştıracak kahramanımızı arıyoruz ve bu bir ihtiyaçtır. Tarihî eserleri etrafındaki beton kuşatmalardan kurtarıp onlarla insanların asgariden göz temasını mümkün kılmak bu zorunluluğun sonucudur.
Son bir asır Selçuklu ve Osmanlıya içeriden yapılan kıyım sadece yazılı eserlerin imhası ve ihmali ile sınırlı kalmamış han, hamam, kervansaray, kümbet akla gelen her türlü tarihî yapıda nasibini almıştır. Şehirlerimize böyle kıydılar.  
Mezarlıkların bile talan edildiği, tarihimiz üzerindeki bu hain ve acımasız tahribat toplum üzerindeki ortak hafızayı da parçaladı. Son dönemde iktidarların bunu fark etmesiyle tarihî eserler üzerindeki örtü kaldırılmaya başlayınca  her yerden ortak hafızamız ortaya çıkmaya başladı.
Şimdi, "şehrimin inşasına nereden başlayalım?" diye yol haritası arayan yerel yöneticiler toprak, enkaz ve gecekondular arasına gömülmüş tarihî mirası gün yüzüne çıkarmalıdır. Bunun insanlar üzerinde vereceği güven ve şehre sadakati hayal bile edemeyiz.  
Bu hamleleri daha önce gerçekleştirmeye başlayan çoğu yerel yönetim ciddi takdir ve mesafe alıyor. İlk aklıma gelenler çevresiyle birlikte yeniden rehabilite edilerek topluma kazandırılan Cizre’de, göğsünde büyük mutasavvıf Ahmed-i Cüzeyri’yi misafir eden Kırmızı medrese (Medreset'ül Hamra) ve Erzurum Sultan Melik Mahallesinde bugün mevcut bulunmayan mezarlığın içerisinde yer alan Anadolu’daki mezar anıtların en güzel örnekleri Üç Kümbet oldu. Emeği geçenlere tebrik ve teşekkürler.
Topyekûn hepimizi harekete geçirecek diriltici ruh, tarihî köklerle kurulan irtibatın muhkemliğinden doğar ve elimizin altında keşfedilmeyi bekliyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.