Ufuk açan insanlar

A -
A +
İnsanlık yol ayrımında; “…Ya hayata anlam ve değer katacak, dünyamızı yaşanabilir bir yere dönüştürecek, adaletin, merhametin ve kardeşliğin hâkim olabileceği bir dünya inşa etmek ya da kendi eliyle her bakımdan intihara sürüklenmek...”
Haber bültenleri cinayet, tecavüz, şiddet haberlerinden geçilmiyor, aileler ve toplum olarak çürüyoruz… İnsan ilişkileri, aile içi ilişkiler, komşuluk ilişkilerinin seviyesizliği insanları korumasız bırakıp yalnızlığa mahkûm ediyor. Bu dar zamanda, sevgisiz, acımasız ve ruhsuz bir dünyanın ortasında sığınağımız olan limanları da  kaybediyoruz.
Bunu hak edecek ne yaptık?..
Herkes karakteri çerçevesinde davranır ve yaşar. Yani Aile, okul ve yakın çevre kişinin karakterini sosyolojik, psikolojik ve eğitimsel nitelikli bir süreç ile şekillendirir. Geçmiş zamanlarda her mahallenin her beldenin bir fitne ateşi çıktığında büyümeden söndüren akil insanı bir rol modeli vardı. Zaman içinde hayatımızdan çekilip gittiler ve yerlerine yenisini koyamadık.
Onlardan boşalan yerlere sapı silik eğitim ve medya çöreklendi. Şimdi yetişen neslin nasıl olacağı onların insafında. Belirleyicileri değiştirdiğinizde hayatınız da değişir. Ve hayatımız değişti, değişen bu yeni hayattan mutlu olan var mı?..
Sevgi, ahlak, yardımlaşma, himaye yeteneklerimizi, gönül coğrafyamızı diri tutacak, ilim, fikir, sanat ve ahlâk insanlarını kaybettikçe çölleşiyor ve yerine yenisini getiremiyoruz. Bu açık önceki günkü bir kaybımızla daha da büyüdü.
Diyanet İşleri Başkanlığından emekli olan ve İslami ilimler alanında çalışmalar yapan gazetemiz yazarı Mehmet Said Arvas, Covid-19 tedavisi gördüğü Türkiye Hastanesi'nde hayatını yitirdi.
Âlimin ölümü âlemin ölümüdür. Kendisini çok özleyeceğimiz Mehmet Said Arvas Hocamız “Hoşsohbet ve hatırnaz idi. Oturduğu sitede çocukların bile adını bilir, hallerini hatırlarını sorardı. Talep geldiğinde hiç üşenmez, gençlerin nikâhlarını kıyar çok güzel tavsiyelerde bulunurdu. Aile müessesesinin ehemmiyetine inanırdı. Derin bir tarih bilgisi vardı, geçmişteki hadiselerle günümüzün meseleleri arasında irtibat kurardı. Pandemi öncesi taziyelere ve düğünlere katılır, kimsesizleri arar, dargınları barıştırırdı. Derin ilmine rağmen vaazlarını kısa tutar mevzuyu şiirlerle vecizelerle süsler, onların ortalamasından size ufuk açacak sonuçlar çıkarırdı…”
Ahlak krizinin hayatımızı çul çaput ettiği bir ortamda  adamlığımızı, ahlakımızı, şahsiyetimizi, haysiyetimizi, samimiyetimizi koruma mücadelesi verirken bize yardım için uzanacak ellere ihtiyacımız var. Geçmişimizde medeniyetimizi inşa edenlerin bu akil ve rol modeli hamiyetperver insanlar olduğunu biliyoruz.
Yasaların çare üretemediği çoğu ihtilafları; bu kâmil insanların gerek bilgileri, gerek hayat tecrübeleri ve gerekse toplum sorunlarına karşı olan duyarlılıkları ile çözdüğünü biliyoruz.
Ne var ki, kafalar öylesine bulanık ki zaten nadir olan bu insanların dar zamanda yardımını almaya bile “… Devlet, uzlaştırma dâhil zorunlu alternatif uzlaşmazlık çözüm süreçlerini yasaklamak üzere gerekli hukuki ve diğer tedbirleri alır” diyerek getirilen yasaklamalarla (mahut İstanbul Sözleşmesi) boğuşuyoruz.
Sosyolojinin öncülerinden İbni Haldun  “…Yaşadığı yerin havası, nemi insan sağlığına, sosyal çevrenin düzgünlüğü ya da bozukluğu da insanın karakterini etkiler, inşa eder” diyor. Sosyal çevrenin merkezini de insan oluşturur.
Sevgisiz, acımasız ve ruhsuz bu dünyada  oturduğu sitedeki çocukların bile adını bilen, hâllerini hatırlarını soran Mehmet Said Arvas Hoca’mız gibi ufuk açan gönül insanlarına ihtiyacımız her geçen artıyor…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.