Vakayı âdiye

A -
A +
İstanbul Çağlayan Adliyesinde Savcı Mehmet Kiraz'ın avukat kılığında adliyeye giren terör örgütü DHKP-C militanlarınca şehit edilmesinin ardından Başsavcılık tarafından avukatların aranması talimatına rağmen aranmadan içeri girmek isteyen bir grup avukat ile güvenlik güçleri arasında arbede yaşanmış. İtiş kakış sırasında ezilme tehlikesi atlatan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da "Bunun hesabı mutlaka sorulacak" diye tepki göstermiş.
Olay günü sabahının sorusu, terör örgütü DHKP-C militanlarının Savcı Mehmet Kiraz'ın adliyedeki makam odasına kadar silahlarıyla nasıl girdikleriydi. Nasıl, diye soranlara verilecek cevap basit. 12.30'da savcıyı rehin alan ve 12.36'da eylemlerini sosyal medya üzerinden kamuoyuna duyuran teröristlerin kısa süre sonra yayınlanan güvenlik kamerası kayıtlarından, Adliye binasına sırtlarında çanta, ellerinde cübbe ile elini kolunu sallayarak güvenliği geçip koridorlarda dolaştıklarını cümle âlem öğrendi. Sahte kimlik kartları ve bir cübbe güvenliği sıfırlamalarına yetmişti.
Bu ülkede her kontrol kapısından, toplu mekânlara, hava meydanlarına, uçaklara, adliye binalarına ve tüm kamu binalarına elini kolunu sallayarak, üzerlerini aratmayarak geçmeyi, polisle itiş kakış yapmayı, hostes tartaklamayı kendinde hak olarak gören ve marifet zanneden imtiyazlı bir kesim var. Üstelik bunun kendileri için öylesine bir hakkı müktesep olduğuna inanmışlar ki eşkıyalığı engellemek adına çıkarılan hiç bir yasa da, talimat da akan kan da onları bağlamıyor. Bunu bir itibar kaybı zannediyorlar erkekliklerine yediremiyorlar. Son olayda da, kendilerini taklit ederek bir meslektaşlarının alçakça kanının yere akıtılmasını meslekleri üzerinden bir istismar ve itibar kaybı görmüyorlar, benzer olayların yaşanmaması için tedbir kovalamıyorlar ama gelecekteki muhtemel eşkıyalıkların önünü kesecek uygulamaları engellemek için itibarlarını korumak adına kendilerini yerlere atıyorlar.
Pes doğrusu bu kadarına!..
Savcı Mehmet Kiraz'ın şehit edilmesinin ardından gündeme gelen güvenlik tedbirlerinin iyileştirilmesi adına Adliyelere girişte avukatların aranmasına ilişkin olarak alınan tedbirlerin avukatlara yönelik olmayıp avukatlık kisvesi altında teröre yönelenler için olduğunu söyleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu "Bu olay yaşanmamış gibi davranamayız, artık herkesin bunu anlayışla karşılaması ve sorumlu davranması lazım. Bunun gereğini yapmak konusunda kesinlikle kararlayız" demişti.
Bu kararlılık sadece adliye ve benzer kamu binaları ile de sınırlı kalmamalı. Haber arşivlerimiz kendisini, savcı, polis, hâkim, milletvekili ve nice meslek sahibi olarak tanıtanların yaptıkları ve yaktıkları ile doludur. Daha önceki gün Antalya Emniyet Müdürlüğü ekipleri yurt dışında çalışan özellikle yaşlı insanlara musallat olup kendilerini polis, savcı olarak tanıtıp baskı altına alan ve bu yolla paralarını Türkiye'ye yönlendirip Antalya'da çeken üç kişiyi yaptığı operasyonla yakaladı. Gurbetçileri, savcı, polis kisvesi altında "terör örgütü ile bağlantınız var" diyerek korkutan şahıslar bu yolla 70 bin euro'luk vurgun yapmış.
Sonuçta, kimlik sorma, üst arama, güvenlik bandından geçmekte rahatsızlık duymak itibar kaybı değil onurlu bir sorumluluk ifasıdır ve yarası olan gocunsun. Ortalama bir vatandaşın güvenlik nedeniyle arandığı her kapı imtiyazların bittiği yerdir. Evet, şiddet; karşısında kararlılığı mutlaka bulmalıdır, aksi halde hepimizi teslim alır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.