Ya davulcuya kaçar, ya zurnacıya!..

A -
A +
7 Haziran Seçimlerinde AK Parti'nin tek başına iktidarı alacak sayıda vekil çıkaramaması; hem AK Parti'ye hem ülkeye pahalıya patladı!.. Şimdi can kayıpları ve yakıp yıkmalarla devam eden zararın nereye varacağını kimse kestiremiyor ama neresinden dönülse kâr olduğunu herkes biliyor. Bunun vazgeçilmez şartı da yapılması giderek zorunlu hâle gelen erken seçimde AK Parti'nin yeniden tek başına iktidarı için gerekli sayıda milletvekili çıkarmasıdır.
7 Haziran sonrası çıkacak meclis tablosunun belirleyicisi MHP, HDP veya CHP değil AK Parti'nin kendisi olacaktır. MHP ile koalisyonun AK Parti'yi deforme edeceği ve kimlik kaybına yol açacağı içeriden bakanların kolaya kaçmasıdır. Eğer bu koalisyon olsaydı çözüm sürecinin engelleneceği iddia edildi. Oysa süreç zaten alımını almış son duraktaydı. Kendisi istemedikten sonra AK Parti'yi kimsenin dışarıdan bozacağı yok. Siyaset kendini değiştirmezse dışarısı bir şey yapamaz. Tehlike içeriden gelir. Bunun için AK Parti'nin muhakkak bir planı vardır ve olmalıdır. Siyasi partilerin eğer bir planı olmazsa başkalarının planının parçası olur!.. 
AK Parti, 7 Haziran seçimlerinden sonra seçmenin neden kendilerine (yetecek) kadar oy vermediği ile ilgili geniş çaplı araştırmalar yaptı. Duyumlara göre erken seçim stratejisini; ekonomik iyileştirmeler, aday belirlemelerinde merkezin değil tabanın dinlenmesi ve yapılanlar değil yapılacaklar, yeni umutlar üzerinden yenileyecekmiş. Tabii üç dönemlik eski vekillerden bazılarına listelerde yer verilmesi de var. Yani kasa, masa ve para...
Bunu sağlamak için 7 Haziran'daki kayıpların doğru tespiti gerek.
Dünkü sebeplere yapışarak bugün farklı sonuç elde edilmez.
Bizim bulunduğumuz yerden bakınca, kayıp nedenleri yukarıdaki kadar basit değil. Hatta bu sayılanlar arkada kalıyor.
Anahtar ise seçim öncesi birkaç makalede şımarık bir üslupla zikredilen AK Parti'nin emanet aldığı ve safra muamelesi gören çekirdek kadro dışındaki entelektüel kadroların dışarıya atılması fikrinde gizli. Bunu yaptılar, aday kadrolar belirlenirken dar bir alanda hareket ettiler ama taban yeni yüzleri tutmadı, merkezdeki ayrışma tabanda büyüyüp büyük hasara yol açtı.
AK Parti'yi özüne döndüreceğiz derken budadılar.
Ölçmezsen, dinlemezsen yönetemezsin. Doğru bilgi en uçtan bile gelmelidir. Merkezdeki salon toplantıları bunu vermez. Seçim öncesi çalınmadık kapı, sıkılmadık el kalmayacak derken teşkilatlar herhalde vatandaşın boyuna posuna bakın anladılar!..
Gelinen yer sekülerizmin iflasıdır. Yapılan devasa yatırımlar, yollar, köprüler barajlar yüz yıldır tahrip edilip yerine konmayan etik ve dinî değerlerin boşluğunu doldurmadı.
Cizre'de hendek kazan çocuk iktidara geldiğimizde 7 yaşındaydı, Mela Ahmed Cezirî'yi tanımadan dağı tanıdı. Anadolu'da "Tek başına bırakma, ya davulcuya ya zurnacıya kaçar" derler. Bardak boş kalmaz su boşalırsa hava girer. İnsan da böyledir. Yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu bu ülkede ortak İslami kimliği ve değerleri dinamitlediler. Biz de yerine sekülerizmi koyduk. Gökdelenler büyürken insanlar küçüldü.
Eğer bu gerçek görülmezse yedi değil on yedi seçim yapsak gideceğimiz yer aynıdır.
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.