Yeni nesil seçmen ve prangalı siyasetin sonu

A -
A +
Yeni nesil seçmeni ikna etmek kolay değil. “Hayattan muhacir, eşyadan öksüz” dönemler çok geride kaldı. Geçmiş dönemlerdeki gibi seçmenin yüzde sekseni kırsalda yaşamıyor. Zaten artık kırsal diye bir şey kalmadı. En ücra köşedeki Kartalkaya köyündeki seçmen ile Şişli'de yaşayan arasında bilgiye ulaşma imkânı arasında fark yok. Dünyada olup biten ne varsa herkesin parmaklarının ucunda.
Bilgi ve iletişimin sınır tanımaması mahremiyeti ortadan kaldırdı. Kimsenin gizlisi saklısı yok. Fısıltı gazetesi ile “dedi ki, demiş" ile toplumlara yön vermek, siyaset kurgulama, adam karalama, sahtekârı evliya diye tanıtma devri kapandı. İyi ki de böyle oldu...
Bu durum iyi niyetli siyasetçinin işini zorlaştırmaz onun avantajadır. Seçmen için de öyledir.
27 Mayıs darbesini yaşayanlar bilir, darbe gecesi Eskişehir yolunda rahmetli Menderes'in tutuklanma haberinin altına rahmetliyi milletin gözünden düşürmek, darbeye meşruiyet kazandırmak için MBK tarafından Menderes'in yurt dışına kaçarken beraberinde 12 uçak dolusu altın, mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandığı haberini yaydılar. Yayınladıkları bir tebliği matbaası olan herkesin basıp yayınlaması emrini vermeye kadar işi götürmüşlerdi.
“Pazar çantasında fil taşıdığını” söylemek kadar akıl ve izan dışı böyle bir iddiayı bugün seçmene söylemeye kalkan bir siyasetçi veya darbeci en yakın tımarhaneye tıkılır.
Vesayetçi muhalefet seçimlerde kullandığı en önemli malzeme olan “yalan haber yayma” yeteneğini kaybetti. Seçmen her siyasetçinin çapını, vaatlerini neyi ne kadar yapabileceğini hem adayın hem sırtını verdiği siyasi zemininin MR’ını çekiyor.
Yalan devreden çıkınca 31 Mart Yerel Seçim sonuçları mevcut siyaset haritamızı yüzde on bile değiştirmez. Muhalefetin iktidar partisi ve ittifak üzerinde büyük hasar beklemesi tam bir hayaldir. Emin olun bunu kendileri de biliyorlar. İktidar olma hayalleri geçmişte olduğu gibi sadece “Soft veya Hard” darbe ile sınırlıdır. Bunu kendileri biliyor ama sermayeyi kaybedince göle maya çalmayı da bir umut olarak görüyorlar.
Bu durum, mevcut yerel yönetimlerin tamamından sınırsız memnuniyet olduğu ve değişmeyeceği anlamına gelmez. Ancak bu seçmen bu değişimi siyasette makas değiştirerek yapmaz her değişim bundan böyle “İttifak Sınırları” içinde olacaktır...
İttifakın öneminin seçim gulgulesi içinde yeterince tabana anlatıldığı kanaatinde değilim.
Siyaset tarihimizin yazılı kaynakları gazete sayfaları ile sınırlı olduğu için 1960-1980 döneminde birbirine benzeyen insanların alan kapma mücadelesinin Türkiye’ye neler kaybettirdiğini anlatmakta zorlanıyoruz. Dolayısıyla “Cumhur İttifakı”nın değeri ancak o yıllardaki kayıplarımızın tartılması ile anlaşılabilir.
Türkiye düşmanlığında hedef artık Türkiye sınırlarına sığmıyor.
Değerli Nuh Albayrak önceki gün  “Türkiye düşmanlığı” sebebinin sadece “İslam ülkesi” olmakla sınırlı kalmadığını çok daha hacimli olduğunu vurgularken Eski CIA Şefi Graham Fuller’in, 2010 yılında çıkan “İslamsız Dünya” kitabında Vehhabilerle ortak çalıştıklarından, Şiileri kullandıklarından bahsediyor. Fuller, Türkiye’yi küresel hedefleri önündeki tek engel olarak gösteriyor ve “Sünni iktidarların yıkılması Sünniliğin kalesi olan Türkiye’nin yıkılması ile mümkündür” diyor.
Bu ifadeleri görmezden gelerek, bizi hayali düşman üretmekle suçlayanlar, Türkiye, iki asırdır, içeriden ve dışarıdan kuşatmalara karşı “Beka” mücadelesi veriyor.
Yakın zamanda herkes anlayacak ki Türkiye düşmanlarının önünü kesen, onların "bölme, parçalama, yutma" heveslerini kursaklarında koyan bu birliktelik olmuş, Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin tarihî ittifak hamlesi yeni nesil seçmende karşılık bulmuştur. İnsan ömrü için çok uzun ama devletler için çok kısa olan bu sürecin sonunda geldiğimiz yer geleceğimiz açısından çok önemlidir.
Seçimlerde istediği sonucu alamayan içerideki ve dışarıdaki muhalefetin hedefi, bu defa ittifakta hasar açmak olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ama önümüzdeki dönem içerideki muhalif cephenin buharlaşması dönemi olacaktır. Bunu hep birlikte göreceğiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.