Yer demir gök bakır olsa…

A -
A +
 
Hayatımızı kolaylaştırmak için peşinden koştuğumuz her yenilik bizi daha aşağılara çekiyor, giderek artıyor mutsuzluğumuz.  
Ünlü Rus yazar Solzhenittsyn, Amerika’ya yerleştiği zaman kendisinin büyük sıkıntılardan, ruhi bunalımlardan kurtulacağını zannetmişti. Ama öyle olmadı, bir gün bir üniversitede gençleri başına toplayarak onlara şunları söyledi:
“Ben buraya gelince çok bahtiyar olacağımı zannetmiştim. Ne yazık ki burada da büyük bir boşluk hissediyorum. Çünkü siz artık maddenin esiri olmuşsunuz. Evet, burada hürriyet var, herkes istediğini yapıyor. Fakat yalnız maddeye önem veriliyor. Ruhlar boş. Hâlbuki insanı hakiki insan yapan onun gelişmiş, temizlenmiş ruhudur. Size tavsiyem şudur. Ruhunuzu geliştirmeye, güzelleştirmeye bakın. Ancak o zaman ülkenizdeki sizi üzen çirkinlikler yok olmaya başlar. Dine önem verin; çünkü din ruhun gıdasıdır.”
Ruh maddiyat ile beslenmez ve onun gıdası Allahü tealaya iman, inanç, ibadet ve kulluktur.
Metropoliten hastanesi beyin cerrahisi kliniğinin direktörü olan Prof. White diyor ki:
“Ameliyat için getirilen çocuk altı yaşında, sevimli, çok güzel, canlı, zeki, neşeli bir kızdı. Fakat muayene sonunda beyninde büyük bir ur olduğunu gördük. Ameliyata aldık. Bu tümör ile bağlantı hâlinde bulunan bir kist onu çok genişletmişti. Ben içi su ile dolu olan parçadan ameliyata başladım. Fakat felaket. Yarım küre şeklinde olan kistli tümör birdenbire küçülüverdi ve sathındaki geniş damarlar yırtıldı. Ameliyat sahası üzerine kan fışkırmağa başladı. Oluk gibi akan kanı durdurmak için arkadaşlarımızla birlikte elimizden geleni yapıyorduk. Fakat kanı durduramıyorduk. Artık muharebeyi kaybedeceğimizi görüyorduk. Çocuk elimizin altında ölüyordu. Üzerimize büyük bir hüzün çökmüştü. Ben patlayan damarlar üzerine pamuk parçaları koyarak kanamayı durdurmaya çalışıyordum. Kanama durur gibi oldu. Fakat elimi kaldıramıyordum. Çünkü elimi kaldırırsam kanamanın tekrar başlayacağını ve bu sefer artık bir şey yapmak imkânı kalmayacağını biliyordum. Çocuğa kan verilmeye başlandı. Benim parmaklarım hâlâ pamukların üzerindeydi.
Bu dakikada kendimi ne kadar aciz ve kudretsiz hissettim.
Benim gibi zavallı bir insan, nasıl olur da kendinde bir küçük kızın beyninde meydana gelen tümörü kesip çıkarma cesaretini bulabilirdi? Nasıl olur da böyle muazzam bir işin mesuliyetini üzerine alabilirdi?
Adına beyin dediğimiz ve en muazzam işleri gören, insana şahsiyet veren, ona zekâ, hatıra, heyecan, his, zevk, ızdırap düşünce ve hayat gibi türlü kudretler bahşeden, ancak Allahü tealanın yaratabileceği bu muazzam esere bir zavallı insan nasıl olur da dokunabilirdi?
Aradan yarım saat geçti. Ameliyat odasında tam bir sessizlik vardı. Hepimizin tansiyonu son derece yükselmişti. Herkes ve ben elimi kaldıracak olursam yeniden oluk gibi kan akmağa başlayacağını ve bunun da çocuğun ölümü olacağını biliyorduk.
İşte o zaman Allahü tealaya dua etmeğe başladım ve onun yardımına sığındım:
“Allah’ım parmaklarıma gereken kuvveti ver de ben bu kan akmasını önleyebileyim” diye yalvardım.
O zaman içimi büyük bir ferahlık kapladı, çünkü artık Rabb’ime tevekkül etmiştim. Şimdi sükûnet ile parmaklarımı kaldırabileceğimi ve kanın artık akmayacağına inanıyordum. Allahü tealanın mevcudiyetini bütün ruhumda hissediyordum.
Yavaş yavaş parmaklarımı kaldırdım; kan durmuştu, bundan sonra ameliyat yapmak kolaydı.
Ameliyat tam 4,5 saat sürdü. Bir hafta çocuğun yanından ayrılmadım. Onun yavaş yavaş iyileştiğini gördükçe ne kadar seviniyordum. Bugün çocuk on yaşındadır ve tamamen sıhhatli, neşeli, mesut bir yavrucak olmuştur.
Allahü tealanın nimetleri güneş gibi meydandadır. Başkalarından gelen iyilikler, yine ondan gelmektedir. Başkalarını vasıta kılan, onlara iyilik yapmak isteğini veren, onlara iyilik yapabilecek gücü, kuvveti veren, yine odur. Bunun için, her yerden, herkesten gelen nimetleri gönderen hep odur.
Onun yardımına ihtiyacımız olduğunu kabul ettiğimizde “yer demir gök bakır olsa” sıkıntılar çözüm yoluna girmiş demektir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.