Eğer Başkanlık sistemine geçerken buna paralel olarak mahalli idareler için de uyum yasaları çıkarılsaydı İstanbul başta olmak üzere “murdar” olan birçok seçim sonucu bugün hayatımızda olmayacaktı. Başkan bir partiden, meclis ekseriyetinin diğerinden olması gibi garip bir sonuç ortaya çıkmazdı.
Ön teker bir yana arka teker başka yana gitmesinden ibaret tablo ve bugün şiddetlenen bu problemin tartışma süreci doksanlı yıllara dayanır. Bu tartışmaya sıkça giren Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu’nun belediye yönetimi ile ilgili görüş ve önerileri tam da bugünkü tabloya işaret ediyor.
“İcra organı olan belediye başkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ve aynı zamanda karar organı olan meclise başkanlık etmesi modeli hilkat garibesidir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir model yoktur. Eğer Başkanlık sistemi söz konusu ise belediye meclisi de kendi başkanını seçerek kuvvetler ayrılığı ilkesi geçerli kılınmalıdır… Yerel idarelerde de çift turlu seçim sistemi geçerli olmalı, (halk belediye meclisini) belediye meclisi kendi içinden ve (ihtiyaç duyarsa) farklı olarak dışarıdan profesyonel bir kişiyi belediye başkanı seçmelidir." (SİL BAŞTAN-Aralık 1999)
Mahallî idarelerde yapısal reformlar bugüne geldiğimizde ne için gereklidir? Sorusunun cevabı mevcut durumun 31 Mart seçim sonlarında üç büyük ilde ortaya çıkardığı meclislere bakarak anlaşılabilir.
31 Mart Mahallî İdareler Genel Seçimleri'nin (kesin olmayan sonuçlara göre) büyükşehir belediye meclislerinde İstanbul ve Ankara'da belediye meclislerindeki en fazla temsil sayısını Cumhur İttifakı, İzmir'de ise Millet İttifakı kazandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde çoğunluk AK Parti ve Cumhur İttifakı'nda. 2014 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, başkanla birlikte 310 üyeden oluşmuştu. Meclis'te AK Partili 180, CHP'li 123, Saadet Partili 1, İyi Partili 2 ve 4 bağımsız üye görev yaptı.
Bugünkü dağılım da dünden farklı olmayacak. 31 Mart sonuçlarına İtirazlar henüz netleşmese de AK Parti (Cumhur İttifakı) İstanbul ve Ankara'da ciddi bir şekilde Meclis'te çoğunlukta olacak. AK Parti açısından başkanlığın kaybedildiği birçok ilde de durum aynıdır.
Bu durumun, meclisleri nasıl tıkayacağına bakalım.
“Meclis'te kimin çoğunluğu varsa Birinci Başkanvekili ve İkici Başkanvekilini o grup seçer. Başkanlık divanı, başkan vekillikleri ve divan kâtiplerini meclis seçeceğinden ötürü çoğunluk kimdeyse o seçer. Komisyonlarda da AK Parti'nin çoğunluğu olacak…”
Önümüzdeki günler İstanbul seçimlerinin yenilenmesi için AK Partinin yaptığı itiraza YSK’nın vereceği karar beklenirken asıl tartışmalar “meclis-başkan çatışması”nı ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler üzerinde olacak.
Nitekim yakın geçmişte Sayın Devlet Bahçeli'nin yerel seçimler için önerdiği “Öyle bir sistem inşa edilsin ki sadece büyükşehir belediye başkanını seçelim, o da üstlendiği görev ve yetkiye dayanarak ilçe belediye başkanlarını belirlesin" şeklindeki önerisinin ardından ifade edilen “Büyükşehir belediye meclisi seçilsin ve onlar belediye başkanını seçsin, bu daha çoğulcu, daha katılımcı. Bu da düşünülebilir" fikrinin yeniden gündeme getirilmesi yerel yönetimler için yakın gelecekte önemli yapı değişikliklerini mümkün kılabilir.
Hizmet değil kriz üretecek mevcut durumun bu değişikliği zaruri kıldığı önümüzdeki günlerde daha iyi anlaşılacaktır...