Yiğidim yiğit olsun, evim çalı dibi olsun…

A -
A +
 
Dünya ağır sıklet şampiyonu boksör unvan maçı öncesi konuşmasında “Burada söylediklerimizin bir kıymeti yok, maç başladığında, rakibiniz vurmaya başlayınca refleksleriniz konuşur ve değeriniz ortaya çıkar…”  demişti.
Başkan adayları hep havanın iyi olduğunu, olacağını varsayarak seçmenle konuşuyor. Oysa yağmur yağar sel gelir, bazen yer sallanır.
Bu yorumlama önceki gün Antalya’da yaşanan tabii afet sonrası akıllara geldi. Bir arkadaş Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in sunum yapmasına saatler kala gündemin değiştiği, hortum ve aşırı yağış sonrası kökünden sökülen ağaçlar, devrilen direkler ve uçan araçlardan bahisle “Başkanın en zor günü…” diyor.
Tabii herkes alışmış Antalya’nın sokaklarında turist görmeye, bu uçan arabalara kimse alışkın değil. Yaşadığınız şehrin ciddi bir doğal afet yaşaması durumunda acaba şehri yönetme sorumluluğunu emanet ettiğiniz kadrolar enkazın kaldırılması, yaraların sarılması ve hasarın tamiri için nasıl bir performans gösterir?
Antalya'nın Kemer, Kumluca ve Finike ilçelerinde etkili olan hortum ve fırtınanın ve 3 gün süren aşırı yağışlar ve şiddetli fırtına nedeniyle şehrin tanınmaz hâle gelmesi bu soruyu gündeme getiriyor.
Bizim Erzincan’da yaşadığımız (13 Mart 1992) deprem tecrübesinin merkezî hükûmetin güçlü olmasının önemi kadar afete muhatap yerel yöneticilerin de afet bölgesindeki hâkimiyetinin ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkarmıştı.
Merkezî hükûmetin afet bölgesine aktaracağı insan ve malzeme yardımının önceliği ve miktarı ile bunların önceliklerine göre dağıtımı ve kullanılması da hayati önem arz ediyor. Bugün yaptıklarımız ileride yaşanması muhtemel afetler için de yol gösterecektir.
Allah beterinden saklasın, ben Antalya örneğinden daha fazlasını söyleyeyim; altı üstüne gelmiş bir şehirde, kendi kardeşinin, sevdiklerinin hemşehrilerinin enkaz altından cesetlerini çıkaran, ceset çıkaranlara yardım eden, yardım isteyenlere koşan, yerel aktörleri yöneten, Ankara’ya laf yetiştiren bir Başkan gördüm.
Afetzede şehir halkını ayakta tutan; "ilin Valisi merhum Recep Yazıcıoğlu ve Belediye Başkanı" Talip Kaban’ın afetin mağduru olduğunu aşarak olay üzerinde hâkimiyet kurması ve yardıma gelen aktörleri yönetmesiydi.
Ne kendisini ne kadrolarını asla bir acziyet ve teslimiyet içinde kimse görmedi.
Hayat böyledir, yağmur yağar sel gelir, rüzgâra esme, toprağa sallanma diyemeyiz. Bazen hayat bizi zorla imtihan eder.
Şimdi yerel seçim atmosferi ısındıkça adayların hedefleri, iddiaları hayalleri görücüye çıkıyor. Dünya sürekli değişiyor, siyaset anlayışı da öyle, ancak siyasetin sabitesi sırtını halka verme mecburiyetidir. Bu da ancak adayın seçmen üzerinde telkin edeceği güvenirlilik ile mümkün.
Anadolu’da derler ki: “Yiğidim yiğit olsun, evim çalı dibi olsun…”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.