Zor olan hemen yapılır, imkânsız zaman alır

A -
A +

Başbakan Binali Yıldırım’ın Başbakanlık görevine gelmesi güçlü bir beklentiydi. Bu süreçte ve Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli Bakanlık döneminde Sayın Yıldırım'ın bilgi, tecrübe, siyaset derinliği hakkında merak sahibi olmayanlar birdenbire haylandı.

Gruptaki ilk konuşmasındaki, esprileri, konulara ve salona hâkimiyeti ile herkesi şaşırtmış. Ben de bu şaşıranlara şaşarım!

Yeni Başbakana kendi hayalindeki profili giydirmek isteyenler şimdi daha ilk günden yüzleştikleri Binali Yıldırım'la kendi görmek istedikleri, daha doğrusu algı satarak millete servis yaptıkları Başbakan profilini örtüştürememenin travmasını yaşıyorlar.

Bunlar daha çok hayal kırıklığı yaşayacak.

Kendi iktidarları dönemlerinde icraatları ve hayalleri ile su arkı ile menfez geçit yapmayı aşamamış olanları Bakanlığı döneminde şaşırtan Sayın Binali Yıldırım Başbakanlığı döneminde de şaşırtmaya devam edecek.

Önceki gün 64’üncü Hükümet’teki “Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme bakanlığı görevini devrederken yerine gelen Kars Milletvekili Ahmet Arslan’a “Bu Bakan Başbakan oldu, torpilim var deme, o iş başka bu iş başka.

Torpilin yok koşturmak var. Zor olan hemen yapılır, imkânsız olan zaman alır” esprisini yaptı.

Daha başa dönersek “öğrenilmiş acziyet” diye tanımladığım siyaset hayatımıza dayatılmış biraz da kabul görmüş silik, sünepe, sığıntı ve vesayet merkezlerinin merhamet ettiği müsaade ettiği kadar kendilerine alan bulan politika ve politikacılardan kurtulmak son yıllarda AK Parti icraatları ile bu millete nasip oldu.

Millet alıştı, siyaset yapmak isteyenler alıştı muhalefet alışmanın sancılarını çekiyor ama kendilerini tasdik makamı meşruiyet kapısı zannedenler hâlâ alışamadı.

İşleri güçleri kusurdan beslenmek olanlar kaşıyacak yara arıyor.

Sayın Binali Yıldırım için kusur bulamayanlar, Türkiye siyasetinin sürekli dışarıdan alınan icazetlerle güçlendirilip gelenek hâline gelmesinden rahatsız olmayıp, Yıldırım’ın ‘icraat adamı' olacağını ancak ‘güçlü lider'in arkasına çekileceğini dillendiriyor.  

Siyaset yapmak, dağcıların zirveye çıkarken tutunduğu “ip arkadaşlığı”na benzer.

Zirvede hayatta kalma şansı herkesin bağlı olduğu arkadaşının şansı kadardır.

Herkes bağlı olduğu arkadaşını koruduğu kolladığı saygı duyduğu kadar kendi hayatta kalma şansını, alanını büyütür.

Bu profil avcılarının aklının almadığı, bu “ip arkadaşlığı” zirvede başlamaz.

Zirve; dayanışmanın yardımlaşmanın fedakârlığın ortaya çıktığı yerdir.

Herkes ipini kimin beline bağlayacağını daha yola çıkmadan belirler.

Zirveye yolculukta hiza istikamet tesadüfen ortaya çıkmış bir birliktelik değildir.

Kongreleri sandalye savaşları ile bitenlerle “öğrenilmiş acziyet”ten beslenenler hâlâ bunu anlamış değil. Bana bu anlayışsızlık kafa değil menfaat meselesi gibi geliyor.

Ama öğrenecekler...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.