Zoraki aday…

A -
A +
 
 
Kimse, “6’lı masanın hâlâ Cumhurbaşkanı adayı yok” demesin. Kılıçdaroğlu kendi nam ve hesabına adaylığını ilan etti. Şimdi kendi partisinden başlayarak sırayla ve dayatmayla ikna turlarına başladı. Seçmene gelinceye kadar içeriden dışarıdan bir sürü hendek atlaması lazım.
Adaylığı, bir umutsuzlar çemberinin içinde iki yakası bir araya gelmiyor. Parti içinden, parti dışından ve 6’lı masadan herkesi ikna etmek için çırpınıyor. Seçmenin ne düşündüğü ise hâlâ gündemlerinde yok. İçeride kendi partisini iknada zorlanan Kılıçdaroğlu sonunda sert bir çıkış yaptı ve partililere
"Şunu da artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini görüyorum. Artık karar verin" deyiverdi.
Kılıçdaroğlu, parmak sallayarak parti içi engeli aşmış görünse de 6'lı masayı ikna ettiği anlamına gelmez. Masadaki kırılmalar devam ediyor.
Meral Akşener’in önceki gün katıldığı bir programda “Altılı masanın bir noter olma durumu yok, herkes fikrini söyleyebilir. Kemal Bey adaylığını söyleyebilir, aday olma hakkı mevcut. Benim iki yıldır söylediğim şey kazanacak bir aday. Ancak diğer parti başkanlarının da adaylık konusunda teklifleri mevcut" değerlendirmesinde bulunması siyaset kulislerinde “Meral Hanım Kemal Bey’i adaylıktan eledi...” şeklinde değerlendiriliyor.
Nitekim, kendisine yapılan “15 milletvekili hatırlatması” üzerine, her zaman teşekkür edeceğini ancak parti olarak kimseye borçlu olmadıklarını söyleyen Akşener, "Tüm borçlarımızı 31 Mart'taki seçimlerde ödedik. Hatta alacaklı hâle döndük" diye konuştu.
Alanı daralan Kılıçdaroğlu’nun “ikna turlarını" bu defa sınır ötesine taşıdı. 9-13 Ekim tarihleri arasında yapmayı planladığı ABD/ Washington ziyareti, altılı masanın yaşadığı aday krizini aşmakla birlikte dışarıdan destek temini maksatlı.
Joe Biden'ın geçmişte “The Weekly” programından sarf ettiği "Bence yapmamız gereken ona (Erdoğan'a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Ama hâlâ, geçmişte yaptığım gibi, onlarla (muhalefet) doğrudan iletişimde olup, hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan'ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, seçimle" sözleri hâlâ muhalefete yol haritası olmakta.
Masanın altı, üstü, içeridekiler dışarıdakiler derken Kılıçdaroğlu asıl seçmeni ikna etmesi gerektiğini unuttu. Acaba içerideki ve dışarıdaki şerikleri Kılıçdaroğlu’na “Bir iktidarı darbe ile değil seçimle mağlup etmek için asıl ikna etmeniz gereken seçmendir, yüzünüzü seçmene dönün” uyarısı yapmıyor mu?
Adamına göre konuşan “Ben verdiğim sözü tutan bir insanım altı lider oturur, belirler, açıklarız. Hep birlikte destek veririz” ve “Altılı masa ismim üzerinde uzlaşırsa hazırım” diyen Kılıçdaroğlu’nda laf mı yok...
Bir gün, KHK’lılara "haklarının iade edileceğini" söyler. Bir başka gün Selahattin Demirtaş için "Selahattin Demirtaş neden içeride?" deyiverir. Bir başka gün sosyal demokrat olduğunu hatırlar "vahşi kapitalizme" meydan okur.
Söylemediğiniz sözün hâkimisiniz ama söylediğiniz sözün esiri olursunuz. Taşıma su ile değirmen dönmez. Altılı masadaki itirazlar, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kendi partisine bile vize ettirme ihtiyacı duyması, kamuoyu yoklamalarında açık ara geride kalmasının sonucudur. 
Altılı masa hikâyeleri ile geçen bu uzun seçim yolculuğu, sonunda sandıkta bitecek. Sonucu belirleyecek olan ise partilerin mutfaklarında konuşulanlar değil sokaktaki seçmenin kanaatidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.