Uzun yıllar balya balya ham pamuk sattık, sonra eğirdik, dokuduk, boyadık, biçtik, diktik, 2 dolarlık mahsulü 20 dolarlık konfeksiyon yapmayı başardık. Eğer marka olursanız bunu 200 dolara da satabilirsiniz. Bu konuda hayli yol aldık.
Otomobil, beyaz eşya derken kendimizi silah sanayii içinde bulduk. Çünkü paramızla bile alamıyorduk, kötü komşuya kızmalı, ev sahibi olmalıydık.
Bakın bir kilo çeliği balta, bıçak, nacak olarak satarsanız edeceği üç beş dolar.
Bir kamyon ortalama 5 milyon lira, 7 ton gelse, kilosu 700 lira civarında.
Biliyorsunuz bu sene Baykar Savunma, vergi rekortmeni oldu, dileriz daha da büyür, girmediği ülke kalmaz.
Silah sektörünün büyüklüğü takriben 600-700 milyar dolar. ABD, Fransa ve Rusya önde gidiyor, onları İtalya, Kore, Çin, Almanya, İngiltere, İspanya ve İsrail takip ediyor. Türkiye 11. sırada.
Firmalar arasında cirosu en yüksek olanı Lockheed Martin. Hem de açık ara farkla.
İyi de bugüne nasıl geldiler? Neler yaşadılar acaba?
Efendim firmanın kurucusu 1889 Kaliforniya doğumlu Allan, kardeşi Malcolm ve üvey kardeşi Victor’la iyi anlaşırlar.
Annesi Flora ünlü bir romancıdır. Şöhret olunca kocasından ayrılır, Santa Barbara’da meyveli bir çiftlik evi alır. Buranın rüzgârı çocukları uçurtmacı yapar, Loughead kardeşler Profesör J. J. Montgomery’nin süzülme tecrübelerini izler havacılığa sevdalanırlar. Eğilim ve eğitimleri mekanik etrafında dönmeye başlar.
Victor, kanatlı olsun ve tekerlekli olsun bilumum vasıtalara hastadır, hayallerinin peşinde koşar. Chicago’ya otomobil bayii “James E. Plew” yanında işe başlar. 1909’da yazdığı “Hava Araçları” adlı kitap hayli alaka toplar. İnce ince çizimler vardır, duyulmadık tasarımlar…
Malcolm ve Allan ise haftada 6 dolara San Francisco’da tamircilik yapar, arabaları hızlandırır ve yarışırlar.
Bu arada Victor, patronu Plew’u ayartır, Montgomery’nin planörlerinden birini aldırır. Bunu motorlu bir uçağa dönüştürmek için kardeşlerini çağırır. Allan sektörden ümitlidir “Havacılık en güvenli ve en ucuz ulaşım aracı olacak” der “tren ve gemilerin pabucunu dama atacak. Ve o günlerde benim uzun beyaz bıyıklarım olmayacak!”
Uzatmayalım Loughead kardeşler Montgomery planörüne 2 silindirli, 12 beygir bir motor takar. Eğitimli pilotlar cesaret edemez ama Allan bu “el yapımı” alameti uçurur sonunda (1910).
“Kısmen cesaret ve kısmen de aptallıktı” diyecektir. Olsun, artık havacıdır ya!
Bu yamalı bohça birçok vartayı atlatır, düşer enkaz olur sonunda, bir öğrenci de mezara.
Bir ortak bulur işe başlar. Bu üç kişilik bir deniz uçağı olacak, San Francisco Körfezi’nde turist gezdirecek, para demeyeceklerdir paraya.
İlk Lockheed devrin ötesindedir ama çok az kişi onunla gezmek için 10 dolarına kıyar. Para kazanamayınca hevesleri kaçar, ortak da uçağa el koyar.
Allan, Alaskalı Paul Meyer’in desteği ile tayyareyi kurtarır, Panama-Pasifik Fuarı’nda bir uçuş imtiyazı koparır, beş ayda 600 meraklıyı gezdirir ve 4 bin dolar kazanır.
Henry Ford’a da uçuş teklif eder “Kaliforniya’yı versen uçmam” der, yanına bile yaklaşmaz. Hâlbuki bi havacılığa girseydi var ya...
1916 hareketli geçer, St Barbara’da serüvensevenlerle havalanırlar. Ayrıca adalara charter sefer açar, film şirketlerine havadan çekim yaparlar.
İş çoktur, şimdi on kişi gezdirebilecek çift motorlu bir tayyare lazımdır. Allan “Lockheed Aircraft Manufacturing Company’yi kurar, kiralık bir garajda F-1’e başlar, hesap kitap bilen bir genci işe alır. Adı “Jack Nortrop”tur dikkat!
Böyle bir vasıtaya donanmanın da ihtiyacı vardır ama generaller oyalar.
ABD 1. Cihan Harbine girse de (1917) Lockheed’e iş çıkmaz. Hâlbuki St Barbara, San Diego arasındaki 211 millik yolu üç saatte katedip rekor kırmıştırlar.
Bir ara Belçika Kralı Albert ve Kraliçe Elisabeth’i St Cruz adasına uçururlar. Memnun kalır, Allan ve Malcolm’u Altın Taç Nişanıyla mükâfatlandırırlar.
Ardından kontrplak kasaya 25 beygirlik motor takar, halk tipi bir tayyare yaparlar. Kolay uçar, güven verir insana. Gelgelelim ortalık savaş artıkları ile doludur, hem de öldüm parasına.
O yıl bulup geliştirdikleri Lockheed fren sistemini Chrysler’a satar ayakta kalır, çorbayı emlakçılıkla kaynatırlar. Zaman zaman Nortrop ve Douglas ile bir araya gelir uçaklardan konuşurlar. Sonunda Tuğlacı S. Keeler’i ikna ederler yatırıma. Nortrop’u da çağırır 4 yolculu bir vasıta üzerinde çalışırlar. Ortaya çağın önünde bir şey çıkar, düşünün alt kanatlar yoktur, alet sülüne dönmüştür âdeta.
Nortrop’a göre lamine ahşap gövdelerin vakti geçmiştir, arkadaşlarını sac levhaya yöneltir ısrarla. Ağırdan alır, fırsatı kaçırırlar, büyük hamle olacaktır oysa.
Yıl 1927. Charles Lindbergh’in New York’tan, Paris’e uçması havacılığa olan ilgiyi artırır.
Muzcu J. D. Dole, Kuzey Amerika’dan Hawaii’ye ilk uçana 25 bin dolar ödül koyunca havacılar ayaklanır. San Francisco Examiner’ın yayıncısı George Hearst 12.500 dolara Lockheed’den bir Vega alır, Golden Eagle adıyla yarışa sokar ve kazanır. Hearst Avustralya’ya yapılacak uçuş için bir deniz uçağı sipariş eder ayrıca.
Arktika kâşifi Kaptan George Wilkins, otelin camından test uçuşu yapan Vega’yı görünce heyecanlanır. Onu Alaska’nın kuzey ucu Barrow’dan Norveç yakınlarındaki Spitsbergen adasına uçurmayı planlar. Pilot Carl Ben Eielson buz üzerinde kalkar, ilk 500 mil hava sakindir sonra tipi başlar Eielson bulutlar arasından bir delik görür ve dalar. Beş gün uçakta yatar hava muhalefeti bitince tekrar kalkar, menzile varırlar.
Neticede Northrop ayrılır, gider kendi şirketini kurar 1928.
Lockheed’in %51’ine sahip olan tuğlacı E. Keeler, şirket varlıklarını Detroit Aircraft Company’ye satar. (1929)
Allan da Genel Müdürlükten ayrılır hisselerini 23 dolardan elden çıkarır. Ardından büyük buhran kopar! Hisseler 12,5 sente düşer ve Lockheed havlu atar. (1932)
Şirket iflastan satışa arzedilir. Allan teklif vermeyi istese de sadece 50 bin dolar toplamıştır, utanır. Sonra ne öğrense iyi? Meğer koca şirket 40 bin dolara satılmış.
Yeni patron Walter Varney şirketin adını “Alcor” koyar, emeği olanları da çağırır kapıyı açık tutar.
Oturur 8 kişilik, alçak kanatlı C-6-1’i geliştirirler. Ne yazık ki, prototip San Francisco Körfezi’nde kaybolur, âdeta buhar (1937).
İkincisinin pilotu test uçuşunda lüzumsuz bir dalış yapar, toparlayamaz, paraşütle atlar, uçak döne döne suya batar (1938).
Alcor da batar, sigortadan aldıkları parayla kapıyı zor kapatırlar (1939).
Lockheed P-38 Lightning de iyi satar, Japon Amirali Isoroku Yamamoto’nun uçağını düşürünce ününe ün katar.
Harp yıllarında Burbank tesisini (Union Havaalanı yanında) çuvallarla, kauçuk otomobillerle, sahte ağaçlarla saklar, 7/24 çalışırlar. 19 bin 278 uçak üretirler dile kolay.
Savaş sonrası TWA için 43 kişilik L-049 Constellation’ları yapar. Zikrolunan tayyare New York- Londra arasını 13 saatte alır (480 km/s), üç kuyruğu vardır çünkü klasik kuyruklar yüksektir, hangara sığmaz.
Yıl 1955 U-2 istihbarat uçağını yapar, sonra geliştirir SR-71 Karatavuk’u salarlar semaya.
C-130 Hercules ise nakliyecilerin rüyasıdır, düşünün hâlâ uçmakta...
P-80 Shooting Star, Kore’de bir MiG-15 avlar ve uçak düşüren ilk Amerikan jeti olarak nam yapar.
Polaris denizaltından fırlatılan balistik füze (SLBM), ardından nükleer başlıklı Poseidon ve Trident’ler...
AH-56 Cheyenne helikopter programı ile karmaşık gemi inşa sözleşmeleri de iş açar başlarına. Borç batağında boğulur, iflasın eşiğine gelirler âdeta. ABD hükûmeti 1,4 milyar dolar kredi verir. İşin içinde rüşvet olduğu söylenir, günahı boynuna.
Al bir Nixon skandalı daha...
Bilahare dikkatlerini Titan roketleri, Uzay Mekiği, Viking iniş araçları üzerine teksif eder, Martin Marietta ile birleşme kararı alırlar.
Gizliliğe dikkat eder, Skunk Work (kokarca) gibi saklanırlar. F-117 Nighthawk bir anda çıkar ortaya.
Bizim T-33, F-104 ve F-16 aldığımız “F-35 alamadığımız” Lockheed’in yanısıra, F-100’lerden tanıdığımız North American, F-102 Delta kanatın mimarı Convair, F-5 üreticisi Northrop, Göktreni C-47 (Dakota) ve F-4 (Phantom) imalatçısı McDonell Douglas da köklü firmalardır.
A-10 Thunderbolt yapan Fairchild, F-14 Tomcat’ları yapan General Dynamics, B-1 ve B-52’leri yapan Rockwell ve Boeing’in ciddi güçleri vardır. İcabında darbe yaptırır, çatışma çıkarırlar.
Evet biz çok geç kaldık, Tomtaş’taki Alman Junkers iş birliği, Demirağ ve Hürkuş projeleri fırsattı ama THK ve CHP savsaklayınca...
Yeis yok, ümitvarız, yine yaparız!
İrfan bey teşekkürler.