Efsane şefin adına Pontiac

Sesli Dinle
A -
A +

Yıl: 1720...

 

Yer: Illionis, Kuzey Amerika.

 

Circa Kızılderili kampı... Sabaha karşı. 

 

Karanlık çökmüş, çadırlar hayal meyal. Ama biri kızılımsı sarı, içeride çıralar yanmakta, gölgeler oynamakta. Ve bir bebek çığlığı kopar, ebe de, anne de rahatlar, mırıltılar kahkahalar. 

 

Ottowa kabilesinin ileri gelenleri gürbüz çocuğu kucaklarına alır adını “Obwandiyag” koyarlar. Önemli bir eleman kazandıklarının farkında değillerdir daha. 

 

Obwandiyag, küçük yaşta silahlanır pusatlanır, babasının peşine takılır. Girmedikleri orman, çıkmadıkları volkan kalmaz. Dağlar, dereler, ovalar…

 

Efsane şefin adına Pontiac

 

Ohio, Illinois, Michigan’a uzanır, değişik insanlarla tanışırlar. New York çayırdır daha.

 

Hasılı omuzları genişler, kolları kalınlaşır, güçlü kuvvetli bir genç olur çıkar. Akranlarından daha iyi ok atar, daha iyi balta sallar, iyi binicidir, rüzgârla yarış tutar. 

 

Çok düşünür az konuşur, sözleri okkalıdır. “Hımmm” dedirtir insana.
Yeri ve zamanı gelir, kabilesine reis seçilir (1755). Artık lakabı “Pontiac”tır civarda.

 

Potavatomiler ve Ocibua’lar arasında da sevilir. Yürü dedi mi düşünmeden takılırlar ardına. 

SOLUK BENİZLİLER

Beyaz adam Illinois’e ilk defa 1673’te ayak basar. 
Yerliler yakaladıkları iki şaşkını (Louis Jolliet ve Jacques Marquette) reisin karşısına çıkarırlar. Normalde direğe bağlatıp cezalandırması gerekir ama kıyamaz. 

 

- Haydi kaybolun, bak bi’ daa görmiym buralarda!

 

Sen misin acıyan, yol olur, oluk oluk Avrupalı akar. Yabancılar mantar gibi biter, ayrık gibi sararlar. 

 

Çekişme, didişme derken çatışma çıkar. İki taraftan da ölenler yaralananlar olur, beyhude yıpranırlar. 

 

Sonra oturup çubuk içer, olurunu bulurlar (1760). 

 

Illinois köklü bir Kızılderili yurdudur, kendi lisanlarıyla (Algonquianca) konuşurlar. 8 bin yıllık mazileri vardır, hatıralarına sadıktırlar. 
Gelgelelim soluk benizli onları para ile tanıştırır, alkole alıştırır.

 

Kabilenin bilgesi oba oba dolaşır, halkı fuhuş ve müskirattan uzak tutmaya çalışır. Meğerki geçmiş ola. 

ALDIM VERDİM

Derken efendim Fransızlar, Mississippi’nin doğusundan vazgeçer, bölgeyi İngilizlere bırakırlar.   

 

Ama yerlilerin haberi yoktur bundan.

 

İngilizlerin ellerini kollarını sallayarak gelmesi, evlere kalelere yerleşmesi üzerine tedirgin olurlar.

 

Ata toprakları elden gidiyor mudur yoksa?

 

Gerginlik gün be gün artar, hani derler ya artık bir kıvılcıma...  

 

Pontiac tek tek kabile reisleri ile buluşur, savaş çağrısı yapar (1762). Her kabile kendisine yakın kaleye saldıracak, eş zamanlı hareket edilecek, İngiliz hâkimiyetine son vereceklerdir bir anda.

 

Superior Gölü ile Mississippi arasında yabancı barındırmayacaklardır bundan sonra! 

 

Efsane şefin adına Pontiac

BEN SENİ YENDİM

Normalde her Kızılderili kendi soyunun asaletine inanır, başka şefin emri altında çalışmaz. Ama bu sefer öyle olmaz. Shawnee, Munsee, Wyandot, Seneca, Huron, Chippewa ve Delaware gibi 30’a yakın kabile toplanır Pontiac’ın etrafında. Görülmüş şey değildir, birlikten kuvvet doğar.

 

Zikrolunan savaşta Pontiac’a Detroit düşer, geveze bir kadın İngilizleri uyandırınca sıkıntı çıksa da işini tamamlar.

 

Küçük büyük bütün kaleler ele geçer, garnizonu dağıtır, sınır hattını yağmalarlar. 

 

Çok beklerler ama Fransızlar yardıma koşmaz. İngilizlerden hoşlanmadıkları malum, neden acaba?

 

Büyük reis Fransızların niye çekildiğini, İngilizlerin niye girdiğini öğrenince şok olur adeta. Vay be demek aralarında anlaşmışlar ha!  

 

Ah be Pontiac ilk işin haber ağı kurmak olacaktı aslında. 

 

Madde bir muhaberat. Silah, silahşör daha sonra. 

SAVAŞ VE BARIŞ

Çatışmalarla geçen dört kanlı yılın ardından durulurlar. Temmuz 1766’da sulh yapar, baltaları gömerler toprağa.

 

Pontiac, ailesi ile Maumee Nehri kıyısına çekilir, kürk ticareti ile iştigal eder bundan sonra. Barışa sadık kalır, verdiği sözleri tutar. Belki de bu tavrı onu beyazlar nezdinde itibarlı yapar.   

 

Çelik Bilek ve Kaptan Swing okuyan arkadaşlar iyi bilir. O dönemde Amerikalı milliyetçiler de İngilizlerden bizardırlar (1775-76 Bağımsızlık Savaşı) 

 

Düşmanımın düşmanı hesabı, sempati beslerler Pontiac’a. 
Ancak İngiliz’i tanıyamamıştır henüz, yüzlerce adamını ve yüz binlerce sterlinini kaybeden işgalci bunu bırakır mı yanında? 

 

Nitekim ayyaş bir yerliyi ayartır, cebine viski koyar, eline kama tutuştururlar. Şefi sırtından bıçaklatır, ortadan kaldırırlar. (Cahoika- St Louis - 1769) 

 

Ardından büyük kargaşa, kabileler birbirine düşer, yerli yerliyi yer, Pontiac’ın öcünü alırlar güya. 

ŞU MURPHY’NİN İŞLERİ

Yıl 1907... 

 

Michigan, Pontiac’ta at arabası yapan Edward Murphy’nin işleri tıkırındadır. Ancak demir atlar her geçen gün yayılır, keş para getirir patrona. 

 

Artık akıbetleri aşikârdır, Buggy’lerin saltanatı bitecektir bundan sonra. 

 

Efsane şefin adına Pontiac

 

Edward da zamana uyar, arabalarına 2 silindirli bir motor koyar, gaz, fren, direksiyon takar. 

 

Ve reklama girer: “Oakland Motor Car Company, pek yakında piyasada!”  

 

Krizler, buhranlar, dalgalanmalar... Umduğunu bulamaz o başka. 

ADI N’OLSUN?

O günlerde ünlü patron William C. Durant, General Motors’u kurar. Oldsmobile, Cadillac ve Chevrolet gibi markaları uhdesinde toplar. Oakland onun için leblebi çekirdektir, bir lokmada yutar. 

 

İyi de şimdi havalı bir isim lazımdır ona. 

 

Ne koysa, ne koysa?

 

Biri Pontiac der, kabul görür, rey çokluğuyla.  

 

Bi’ kere bilinen bir isimdir, kulaklara aşina. Pontiac denince güçlü bir savaşçı gelir akla. Atik, tetik, çevik, dengeli, süratli, mukavim... Yakışır arabaya. 

STAR CHIEF 

1926’da Pontiac, “Ottawa Chief” (Kızılderili reisi) ile vitrine çıkar. 6 silindirlidir ama 4 silindirli fiyatına… Hâliyle çok satar, zemin tutar. 
1933’te en ucuz sıralı sekiz yine Pontiac kaputu altında yatar. Yetişmek ne mümkün? Satışlar fora!

 

Hele Buick gibi torpido şekliyle tarz yapınca sınıf atlar adeta. 
Sonra tasarım işlerine John Z. DeLorean el atar ve ilk Bonneville enjeksiyonlu motorla çıkar yollara (1957) Star Chief, Safari ve Catalina... 

 

Efsane şefin adına Pontiac

 

Tekerlek izi 5 inç artar ve yeni “Wide-Track” şasiyle fevkalade yol tutar.

 

Artık daha geniş, daha alçak ve daha uzundur. Bakışları üzerinde toplar. 

MUSCLE CARS

Atmışlı yıllarda kaslı arabalar tutulur, Pontiac da uyar havaya 
62 Grand Prix, keskin hatlı, kova oturaklı coupe ile sürat severleri yakalar. 

 

1964’te, efsanevi GTO “Gran Turismo Omologato”yu tanıtır, Ferrari’ye meydan okurlar açıkça. 

 

Bilahare Ford Mustang ve Chevy Camaro’ya cevap verme ihtiyacı doğar ve ateş kuşu (Firebird) kafesten uçar. 

 

Trans Am ile krallığını ilan eder. Artık kaçmalı kovalamalı filmleri Pontiac’tan sorarlar. 

 

General Motors’un elinde hayli marka vardır. Pontiac, Chevrolet’in bir tık üstünde yer alır. Oldsmobile’in bir, Buick’in iki, Cadillac’ın ise üç kademe altındadır.

GENERAL BATTI...

Aralık 2008. GM mali sıkıntıda. Hükûmetten 25 milyar dolar kredi ister, kongreyi ikna için bazı markaları elden çıkarma vaadinde bulunurlar  Bünyede sadece GMC, Chevrolet, Cadillac ve Buick’i tutma kararı alırlar.  Birileri Pontac’a talip olsa da satmazlar. Yüz ağartıcı bir markadır, istendiğinde parlatması kolay.  Hâlbuki Saab, Satürn ve Hummer’a acımazlar. Pontiac Meksika’dan da çekilir ve Matiz adıyla devam eder yoluna.   Biliyor musunuz Pontiac-severler ümit kesmiş değiller hâlâ, yollara döneceğine inanıyorlar eninde sonunda.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.