Sultan Alptegin, Sebük Tegin’in ahlâkını çok beğenir, himayesine alır, yetiştirir ve kızıyla evlendirir.
Batı’da yöneticilik asillere mahsustur. Antik Yunan kralları sözde fevkalbeşerdir (insanüstü), Zeus’la akrabalık iddiasında bulunurlar, “yarı tanrı” sayılırlar (hâşâ).
Yunanistan kurulduğu yıllarda ellerinde asil kalmadığı için Bavyera Kralı l. Ludwig’in Oğlu Otto’yu oturtulur tahta. Rumlukla ilgisi de bilgisi de yoktur, Salzburg doğumlu bir Avusturyalıdır aslında.
Bunlara çok rastlarsınız. Rus Çariçesi Katarina da süzme Almandır mesela, yine İngiltere Kralı George,
Osnabrück doğumlu bir Cermen’dir. Kutsal Roma İmparatoru vârisi ve Hanover Elektörü iken Büyük Britanya ve İrlanda kralı olur. Ah bir de İngilizce konuşsa.
İslâm devletlerinde asaletten ziyade ehliyet aranır. Lâyık olan geçer başa. Hem asil hem ehil olursa, aliyyülâlâ.
İdarede bir zaaf olunca birileri boşluğu doldurur, damatlar, kâhyalar, komutanlar araya sızar.
Kürtlerin sık kullandığı “ezgulam” tabirinden tanıdığımız “gulam” köle bende demektir. Emevi ve Abbasilerde
Türk gulamlar dirayetleri ve cesaretleri ile öne çıkar, mühim mevkilere otururlar. Hatta “itaatkâr bir köle evlattan hayırlıdır” denir, çocuk babasının ölmesini isteyebilir ama köle asla. O efendisiyle ayakta.
Siyasetnameye göre gulamçelerin eğitimi 7 yıl sürmeli ancak ondan sonra vazife almalıdırlar. Becerikliler yükselir, emir, vezir, lala, hacib, hacib-i hüccab olurlar.
Bilirsin sultan öldü mü ortalık karışır, taht çekişmeleri başlar. Bazen saltanat hırsı gözleri kör eder, gereksiz kan döker, kardeşi soydaşı kırarlar.
Hepsini de töhmet altında koymayalım bazen de idealist çocuk devletin selameti için talip olur tac-u tahta.
Samani emîri Abdülmelik çevgan oynarken attan düşüp vefat edince şehzadeler vaziyet alırlar, eller kabzalara gider yavaşça. Taraflar birbirine girer ortalık kan revan.
Acem tahakkümünden bunalan Samaniler Türklere sıcak bakmaktadırlar. Gelgelelim gulamlıktan emirliğe yükselen Alptekin mücadeleye dâhil olmaz, kılıcını korur Müslüman kanından.
İyi ama nereye kadar? Yarın bir devletlü “gel” dese emir verse sana? “Al adamlarını yürü şuraya!”
Gözüne kuytuda kalan Gazne’yi kestirir, ah burayı bi ele geçirse, didişmelerden uzak dursa. İlk işi alaka kurmak olacaktır Hindistan’la.
Önlerinde İslâmiyet’i yayabilecekleri büyük bir saha vardır. Koskoca ve yepyeni bir coğrafya.
Nitekim Gazne’yi kuşatır. Askerine bol para verir. “Sakın ha” der, “halkın elinden bir şey aldığınızı duymayayım, canınızı yakarım sonra!”
O gün baksa ki bir süvari atının terkisinde bir balya ot ve elinde horozla geliyor sallana sallana. Önüne çıkar.
-Kem küm.
-Kaça aldın?
-Ig guk
Mağdur köylüyü buldurtur sorar, gasbettiği ortaya çıkar.
Ağır bir şekilde cezalandırır, benim adamımdı demez, halkın hakkını kollar.
Bu hadiseden sonra kalenin kapıları açılır yavaşça. “Hımm bu emîr haram yemiyor, zararı erişmez çoluk çocuğumuza.”
Nitekim devletini kurar adaletle ve zarafetle hükmeder, ahali mutlu mes’ud yaşar. Âlimler, fazıllar, mimarlar yetişir şehri şekle sokar. Zamanı gelince ufak ufak Hindistan’a sokulur, tebliğde bulunurlar.
Bu arada ölen Samani sultanının oğlu olmadığı için yerine Bilge Tegin gelir, Gazneli Alptegin yerine de oğlu
Ebu İshak İbrahim geçer. Ebu İshak zeki sanatkâr bir gençtir ama çelebi meşreptir, dikiş tutturamaz cenk meydanlarında.
Nitekim şehir elden çıkar, Samani desteği ile tekrar kazanılır ama yara alır bu arada.
Aksakallar tekrar toplanır, merhum Alptegin’in damadı Sebük Tegin’i geçirirler başa.
Sebük Tegin Karluk Türklerinin Barshan boyundan kabile reisi Beckem bin Kara Aslan’ın oğludur. Kara Aslan her türlü silahı ustalıkla kullanan bir cengâverdir, felaket güçlüdür, fil kemiklerini eliyle kırar.
Oğlu Sebük Tegin de aynı yolun yolcusudur, daha ağzı süt kokarken at üzerinden ok atar. Attığını vurur, vurduğunu yıkar, sıkı bir asker olacağı aşikâr.
Lâkin on-on iki yaşındayken Tuhsiler tarafından kaçırılır, onu Şaş’a götürür, devrederler esir tüccarına. Tacir
Sebük Tegin’i diğer esirler ile birlikte Nahşeb’e getirir, Samanilere satar.
Orduya adam lâzımdır, atuşağı olarak alırlar kışlaya. Orada Müslüman olur ve göze girer kısa zamanda.
Emîr Alptegin onun ahlakını çok beğenir, himayesine alır, fevkalade yetiştirir ve kızıyla evlendirir hatta.
Gazneliler Sebük Tekin zamanında Doğu Afganistan’a, Zâbülistan’a kadar yayılırlar. Togan Tegin’i yener Büst şehrini alırlar. Ardından Tohâristan’ı, Zemindâver, Doğu Gur ve Kusdar... Hem ticari hem askerî açıdan stratejik öneme haiz Leşker-i Bâzâr şehrini kurarlar.
Sebük Tegin komşularıyla gerginlik istemez bir şekilde anlaşır sükûneti sağlar. Ancak Kâbil Vadisindeki
Vayhand Hinduşahi hanedanı sürekli karşılarına çıkar. Ciddi bir tehdittir, bertaraf edilmelidir mutlaka. Raca
Caypal kozlarını paylaşmak arzusundadır yerini alır meydanda.
Hintliler hem kalabalık hem donanımlıdır. Filleri, süvarileri, mızraklı piyadeleri vardır ama savaşı Türkler kazanır.
Sebük Tegin Hindûşâhî hükümdarı Caypal’i aşağılamaz. 1 milyon dirhem para, elli fil ve hudut üzerindeki bazı kaleleri alır, hürriyetini bağışlar.
Ancak Caypal anlaşmaya uymaz diğer Racaları da peşine takar, büyük bir ordu ile Gazne’ye saldırır tekrar.
Sebük Tegin hazırlıklıdır, yine yener ve Lâmgân ile Peşâver arasındaki topraklara el koyar. Havalide oturan
Halaç Türkleri ve Afganlar da emrine girer, gücüne güç katar.
Eh artık adına hutbe okutabilir ve sikke bastırabilir pekâlâ.
Samaniler ne zaman darda kalsa yardımlarına koşar, eski efendilerini hoş tutar. Tahtını Gazneliler sayesinde kurtaran II. Nûh, Sebük Tegin’i Belh valiliğine, oğlu Mahmud’u Horasan sipehsâlârlığına tayin eder.
Karahanlılar ile de anlaşır civarda Emîr-i Âdil” lâkabıyla anılır. Gazne’ye dönerken Belh yakınlarında (Madru Mûy köyünde) vefat eder (Şâban 387)
Sebük Tegin’in yerine kısa bir süre oğullarından İsmail geçse de aranan kumaş Mahmud’dadır. Nitekim makamın hakkını verir. Ecdattan devlet alır, imparatorluk bırakır evladına.
Siz onu tanıyorsunuz aslında. Gazneli Mahmud desem hatırlayacaksınız mutlaka. Ebü’l Hasan Harkani hazretleri ile olan menkıbeleri çok anlatılır halk arasında...
Rahmetli Sebük Tegin ardında Pendnâme (öğütler) adlı bir eser bırakır, muhatabı evvelemirde Gazneli Mahmud olsa da tavsiyedir bilumum devlet adamlarına…
Ehliyet, liyakat, ulü’l-emre itaat, halka halim davranma ve zulümden kaçınma gibi mevzuları işler ki bir nevi siyasî ahlak risalesi diyebilirsiniz ona. Henüz Firdevsi’nin Şehnâmesi, Keykavus’un Kabusnâmesi, Yusuf Has
Hacib’in Kutadgu Bilig’i ve Nizamülmülk’ün Siyâsetnâme’si yoktur ortada.
Bilirsiniz Lokman aleyhisselam da nasihatlerde bulunur oğluna.
Hazret-i Ebu Bekir, Bizans ve İran ile yapılan mücadelelerde, askerlerine adalet ve insafla hareket etmelerini emreder. Hazret-i Ali’nin Mısır Vâlisi Mâlik el-Eşter en-Nehâî’ye gönderdiği mektup da bu meyanda.
Hasılı Pendnâmenin beslendiği kaynaklar, başta Kur’ân-ı kerim ve Sünnet-i Nebeviyye olmak üzere Hulefâ-i
Râşidîn devri tatbikatı, sözlü rivayetler, siyasî ve idarî mektuplardır.
Abbasî Halifesi el Memun Pendnâmeyi okumakla kalmaz, çoğaltır dağıtır etrafına.
Sebük Tegin, Pendnâme’sini meşhur Divân-ı resâil kâtibi Ebu’l-Feth el-Bustî kaleme alır. Ediptir, şairdir, hattattır kitaba değer katar.
İster misiniz bakalım içinde neler var?
Allahü tealanın kullarına hükmetmek tehlikeli bir iştir dikkat ister. Sen Rabbinden korkarsan tebaan da senden korkar, dindar hükümdarlar sevilir sayılırlar.
Hükmetmek kolaydır, eğer kesen ve kasan doluysa. Malın yoksa itibarın da kalmaz, müsrif olma!
Halka müşfik davran, mütedeyyin insanlarla ittifak yap. Dost düşman olabilir ama düşman dost olmaz asla.
Oğlum şeriat yolundan çıkma, haksız aldığın malı geri ver, hazinene sokma! Memleket idaresinden gafil olma, kışlaları dolaş, bak bakalım ne yiyor, içiyor, nasıl giyiniyorlar, atları silahları tamam mı acaba?
Kimseyi babasının hatırı için yanında tutma. Müstahak olanın da ücretini kısma. Yollar emin olsun, haramiyi öldürüp malı sahibine teslim etmedikçe uyuma!
Çarşıdan pazardan haberin olsun, kimse kimseyi aldatmaya, kimse akşam aç yatmaya.
Günahlardan sakın, affın öfkeni aşsın, cömert ol ama domuza da gerdanlık takma, lüzumsuz dağıtma!
Gevezelere itibar etme, kendini beğenme, dostunu düşmanını belle, istişare eyle, nasihat dinle, kibirlenme!
Eğer bir mesele konuşularak çözülecekse, harp etme! Nezarethanede ıslah olacaklara kılıçla ceza verme!
Hazineyi soymak kimsenin haddi değildir ama memurlar yolunu bulurlar. Katipleri ve vezirleri başıboş bırakma. Adamların haber toplasın sana,
padişahlık dikkat
ister, gafil olma!