30-40 yıl insan için ciddi bir süredir ama devletler için kaale alınmaz. Bizim nesil yarım ömür içinde şaşırtıcı şeyler yaşar, taşlar yerinden oynar.
Mesela SSCB kapalı bir rejimdir, herkes çekinir. Çekoslovakya ve Macaristan’a tanklarla girmiş, Mısır (Nasır), Libya (Kaddafi) ve Suriye’yi (Esed) darbelerle ele geçirmiştir.
Sofya ve Bükreş’i kirli işlerde kullanır. Kaçakçılık, uyuşturucu, kara para aklama. Doğu Almanya ve Polonya hazır kıta. NATO ülkelerinde bile (İtalya, Fransa, İspanya, Yunanistan, Almanya) adamları vardır, silahlı örgütler kurar.
Batılı liderler Gorbaçov’a her dediklerini yaptırır, istedikleri şekle sokarlar. Ama ekonomik yardımda bulunmaz güç durumda bırakırlar.
Güney Amerika’da yer yer iktidara oynar, Afrika operasyonlarına Küba’yı yollar.
O günlerde İran, Amerikan pazarıdır. Washington, Tahran’a F 25 gibi stratejik aletler verir, bize ise uçan tabutları (F 100 ve F 104) yollar.
Moskova’nın Pekin üzerinde de tesiri vardır, bir buçuk milyar nüfus önemlidir zira. Ama yetmez. Pakistan’a Hindistan’a da girmeli, bir 1.5 milyarı daha takmalıdır ardına.
Önce kolay bir ülkeyi işgal etmelidir. Afganistan gibi mesela. Afgan subayları Rusya’da eğitilmiştir, yerli komünistler (Amin, Karmal, Necip) emre hazırdırlar.
Ancak Kızıl Ordu Panşir vadisinde sıkışır, üç beş yalın ayaklı mücahid karşısında çaresiz kalır. Rahmetli Ahmet Şah Mesut ve Tacikler çanlarına ot tıkar.
Meğer Kızıl ordu büyük değil, sadece kalabalıkmış. Dolardan haber ver sen. Subaylar altındaki tankı bile satar. Bir anda işler tersine döner, Afganlar Sovyet topraklarında eylem koymaya başlar.
Gorbaçov çöküşü hisseder ve çekilme kararı alır cesurca.
14 bin 751 cesetleri vardır, sakat, hasta ve yaralı sayısı 470 bin civarında (Afgan Komünistleri hariç). 400 helikopter, 118 uçak, 147 tank, 443 top, 1314’ü zırhlı, 11 369 muhtelif vasıta, 510 mobil sistem hurda (AA).
Bırakın peykleri Rus halkı huzursuzdur, para habire savaş makinelerine akar. Kozmonotlar fezada dolaşmış ne fayda, vatandaşın karnı açtır bir defa. Alkolizm ur gibi sarmıştır, henüz sakız çiğnememiş, çorap giymemiş, şampuanla yıkanmamıştırlar.
Devlet mağazalarında raflar boştur, ruble bir işe yaramaz. Serbest piyasa, resmi kuru yediye katlar.
Evet ellerinde zavodlar (fabrikalar), kolhozlar vardır ama mallar çalınır, tarlalar yakılır, para partiliye akar. Devlet dairelerinde rüşvetsiz iş yürümez, bürokrasi her işe çelme takar.
Gençler hamburger ve kola peşindedir, tatil yapmak, marka giymek isterler. Babaları gibi rejimden korkmazlar.
Rus malları ilkel ve kaba. Eğitim ve sağlık can çekişir, sosyal meskenler sureta durur ayakta.
Azınlıklar darbelidir, devlet terörünü unutamamışlardır daha. Bunun kaçarı yoktur hesaplaşacaktırlar mutlaka!
Başkan Stalin “bir insanın ölümü trajedidir” der, “bir milyon insanınki ise istatistike girer.”
Artık Moskofun kahrını çekmeyeceklerdir, ayrılmak isterler. Nitekim Polonya’da muhalif işçi (Walesa) önce sendikayı sallar, sonra yürür iktidara.
Gorbaçov çözümü iki tılsımlı kelimede arar “glasnost” (açıklık) ve “perestroika” (yeniden yapılanma).
Silahlanmaya karşıdır, nükleer başlıklı füzelerin azaltılması hususunda üstüne düşeni yapar.
30 yıl aradan sonra Çin’e gider, kül döker buzlara.
İki Almanya yakınlaşırken, duvar yıkılırken seyrine bakar (1989). Halbuki önleyecek gücü vardır. Hayır dese tek çakıl koparamazlar. Honecker’e havale etse yeter artar.
Bu tavrı ona Nobel (Aralık 1990) kazandırır. Batılılar ayakta alkışlar, yere göğe sığdıramazlar.
İyi de henüz birkaç ay evvel (Ocak 1990) tanklarla Azadlık Meydanına girmiş, zemini kana boyamıştır. Dile kolay 143 şehid vardır ortada.
366. Motorize alayı ile Ermenileri destekler, Karadağ’ın işgalini sağlar. Rus birlikteri Şusa’da, Hocalı’da açıkça katliam yapar.
Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın ayrılacağı akıllarına bile gelmez ama bayraklar sandıktan çıkar bir anda.
Estonya, Letonya, Litvanya da ayrılır, Baltık’ta yalnız kalırlar.
SSCB kağıttan kaplandır, gücü Müslümanlara yeter anca.
Gorbaçov Alman’a başka, Türklere başka davranır. Batı’nın da istediği budur zaten, ödülller verilir ayakta alkışlanır.
Ruslar Aral gibi bir gölü kurutur, bütün nükleer denemeleri Türk yurdunda yaparlar. Kanser ve garip doğumlar soydaşı tutar.
Çernobil felaketi bağıra bağıra gelir, çalışanlar kurşun plakaları çaldıkları için tedbir alınamaz. Sistem çürümüştür, yama tutmaz.
Eğer bir yerde baskı sürüyorsa kesin örtülmek istenen bir kazurat vardır ortada. Diktatörler sifonu çekmeyesiniz diye karşınıza çıkar.
Sovyetler ama öyle ama böyle yıkılacaktır. Kendi halkı bile memnun değildir, sele dayanamaz bu saatten sonra.
Brejnev, Andropov ve Çernenko yaşlı liderlerdir, kollarına giren olmasa yürüyemez, kürsüye çıkamazlar. Ama Stalinleşebilirler pekâlâ.
Garbaçov Devrimden (Ekim 1917) sonra doğan ilk liderdir. Gençtir (54), gezer dolaşır, bazı şeyleri görür, çareler arar ve nispeten serbestlik tanır basına.
Ve Ağustos 91.
Beklenen darbe patlar. İhtilalcilerin başında yoldaşı Gennadi Yanayev vardır. O gün onu koruyanlardan biri de General Cevher Dudayev’dir, ihtilalcileri dağıtır cesurca.
Gorbaçov hırslı değildir, kadro yapmaz, istihbaratı muhaliflerğın peaşine takmaz. Çok kolay pes eder “herkese iyi şanslar” diler, koltuktan kalkar. Yeltsin’in önünü açar.
O gidince “birlik anlaşmasına” atılan imzaların hükmü kalmaz, dağılma başlar.
Yeltsin’le birlikte yağmacılara gün doğar. Devlet tesisleri üç kuruşa gider, kapan kapana.
Peki Garboçov satın alınacak bir tip midir?
Sanmam, açın bir SSCB haritasına bakın. Öyle bir gücün üstünde oturur ki vazgeçirecek bedel daha büyük olmalıdır. Mümkünü mü var?
Kaldı ki kızını partililer için açılan hususi kolejlere değil mahalli okula yollar. Votka ve sigara kullanmaz, partide yaygın olmasına rağmen kadınlarla düşüp kalkmaz.
Evet özelleştirmeden yanadır. Bu ülkenin de esnafı, tüccarı olmalıdır.
Ama Louis Vuitton çantayla Pizza Hut reklamında oynaması yakışık almaz.
Karısı Raisa tavizsiz bir Marksist’tir, Üniversitede Leninizm dersleri verir, bilmem karşı çıkar mıydı hayatta olsa?
Dağılımın ardından hem Rusların, hem de kopan milletlerin gelir seviyesi artar, çocuk ölümleri ve intihar oranları azalır. İyi yemeye, iyi giyinmeye, iyi arabalara binmeye başlarlar.
Artık Rus kadınları bit pazarında ıvır zıvır satmaz.
Böyle böyle eriyip gidecek ideoloji silinecektir zamanla.
Ama Putin hesapta yoktur. Rusyayı tekrar toplar, devleti yağmalayanlardan hesap sorar.
Tehlikeli bir tiptir, Suriye’de döktüğü kan boyunu aşar.
Bilhassa kadın ve çocuk öldürtür, camileri, düğün evlerini, pazar yerlerini ve hastaneleri vurur inatla.
6 milyon nüfuslu Halep’i yerle bir eder, emzikteki bebelere bile acımaz.
Ölen Müslüman olunca Batı hiiç ilgilenmez, kınama lütfunda bile bulunmaz.
Gorbi, 1931 Stavropol doğumludur, 1952’de Partiye (SBKP) yazılır. 1971’de SBKP Merkez Komite üyesi yapılır, 1978’de sekretaryaya alınır. 1979’da politbüroya girer, Çernenko ölünce Parti Sekreterliğini bulur kucağında.
Ekim 1988 devlet başkanıdır, oturur koltuğa!
İktidara gelince Batı’ya yaklaşır, Reagan ile Cenevre ve Reykjavik’te buluşur, anlaşmalar imzalar. Almanya ve Finlandiya’yı ziyaret eder. İngilterede bir hafta kalır hatta. Demir Leydi “Gorbaçov’u sevdim” der, “anlaşabiliriz onunla!”
Sosyalist Devrimin 70. yıl dönümünde, tabulara dokunur, Stalin ve Troçki’ye fena sallar.
George Bush ile Malta açıklarında bir araya gelir, Helsinki’de ise mali destek ister açıkça. Sayesinde McDonalds’lar açılır Rusya’da.
İktidarı bıraktıktan sonra gazete çıkarır, kurduğu SDP ile seçimlere girer, yüzde yarım bile alamaz.
Geçimini röportajlarla sağlar, “ücreti mukabilinde” görüşlerinize katılır.
Türkiye’den gelenleri M.Kemal resimleri ile karşılar mesela.
Hem Ateist olduğunu söyler hem de kipa ile poz verir ağlama duvarında. Mescid-i Aksa on adım ötededir, dönüp de bakmaz, ilgi duymaz. Halbuki SSCB içinde milyonlarca Müslüman yaşar.
1995’te Türkiye’ye gelir. ODTÜ’de slogan atan kızıllara şaşar, “Aa sizde komünist mi var hâlâ?”
Cenazesi ne trafiği aksatır, ne de ağlak hatipler “o ölmedi kalbimizde yaşıyor” diye yırtınırlar.
Putin için lüzumsuz bir tiptir, katılma gereği bile duymaz.