İshak Paşa Sarayı Ağrı’nın ilk göz “Ağrı”sı!

A -
A +

Mahmud Paşa münasip bir tepeyi kesme taşla çevirtir Şiraz ve Isfahan’dakileri aratmayacak bir saraya niyetlenir. 

 

Beyazıdlılar sanat ve edebiyatta olduğu kadar mimaride de maharetlerini göstermeli, İran karşısında ezilmemelidir. 

 

İshak Paşa Sarayı Ağrı’nın ilk göz “Ağrı”sı!

 

Antik Doğubeyazıd Kalesi (Daryunk Hisarı) eskilerden izler taşır. Urartu, Pers, Roma…
Bilahare sahabe orduları Arap atlıları dolaşmaya başlar, maya çalarlar İslam’a. 

 

Alparslan ilk batı seferinde (1064) Bizans’a diz çöktürür, Kars ve Ağrı’yı alır, Kürt asıllı Ani beylerine (Şeddadilere) bırakır. 

 

Ahlat, Sökmenleri, Timuroğulları, Moğollar, İlhanlılar derken kale yıpranır, metruk kalır. 
Uzun süre bu otlakları Celayırlılar kullanır, nitekim Van-Ahlat bölgesinde hüküm süren Şehzade Beyazıd, adını taşıyan bir kale yaptırır. 

 

İshak Paşa Sarayı Ağrı’nın ilk göz “Ağrı”sı!

 

Bayezid Arapça Ebu Yezid’den gelse de o yıllarda havalide Farsçanın hâkimiyeti vardır ve Beyazıd “mamur onarılmış” gibi farklı bir mana taşır. 

 

Kale zamanla el değiştirir Esin Oğullarına, Karakoyunlulara, Timur Han’a ve Akkoyunlulara bağlansa da adı Beyazıd kalır. 

 

Derken İran musallat olur, Elmakulağı Savaşı’nda Akkoyunluları yenen Safeviler var gücüyle bölgeye abanır. 

 

Yavuz Sultan Selim, Çaldıran’a giderken (Ağustos 1514) Beyazıt Ovası’nda Sarısu boyunda (Şahlı Gölü civarı) konaklar. Beyazıd halkı Sünni’dir, gelir padişahı ziyaret eder, itaatlerini sunarlar. 

 

Nitekim Çaldıran zaferini müteakip Osmanlıya bağlanırlar. Bu yüzden İran baskısında kalırlar mı? 
Evet serhad-ı acemdedirler, bunu bilerek yapar, riski göze alırlar. 

 

İshak Paşa Sarayı Ağrı’nın ilk göz “Ağrı”sı!

İSTANBUL’UN YANINDA

Beyazıdlılar doğu seferine çıkan Osmanlı ordularını ağırlar, Başvezir İbrahim Paşa’ya, Kanuni Sultan Süleyman’a yardımcı olurlar.  

 

1550’lerden sonra Silvan (Farkin) civarındaki Kara Behlül Bey ile Bisyan, Sıpkan, Zilanboy oymakları buraya akar, oğulları da “Ocaklık” yoluyla sancak beyi olurlar. 

 

1744’te İran Şahı Nadir’in saldırılarıyla dağılsalar da Kürt beyi Mahmut Paşa onları tekrar derler, toparlar. Beyazıd’ı emniyete almakla kalmaz ilimde, sanatta, ticarette öne çıkartır. Sanata ticarete yönelir, kervan ağırlar, para kazanırlar. 

 

Beyazıd Beyi Mahmud Paşa Şia propagandalarına karşı koyabilmek için Arvas Seyyidlerini davet eder, onlara mektep medrese dergâh açar, tedrisat imkânı sağlar. 

 

İran karşısında erimemek için Türkçe ve Kürtçeyi öne çıkarır. Nitekim beylerin kâtipliğini yapan Ahmed-i Hani Kurmançi lisanında eserler kaleme alır. Mem ve Zin efsanesinin yanı sıra gençler ve çocuklar için fıkh ve itikada dair kitaplar hazırlar. 

 

Mahmud Paşa işleri yola koyunca münasip bir tepeyi kesme taş ile çevirtir Şiraz ve Isfahan’dakileri aratmayacak bir saraya niyetlenir. Evet, mimaride de maharetlerini göstermeli ezilmemelidirler İran’a. 
Doğubeyazıt defalarca Acem ve Rus saldırısına uğrar, zaman zaman işgaller yaşar. Çarlar ve Şahlar sarayın yükte hafif pahada ağır parçalarını aparır koparır ülkelerine taşırlar. Nitekim duvarlarda çini namına bir şey kalmaz. 

 

Ruslar çekilirken Ermenileri de peşine takar, onlara Nova Beyazıd adlı bir belde kurar. Ancak silinir gider, Doğubeyazıt’ın gölgesinde kalır, rakibi olamaz asla. 

 

Osmanlıda Beyazıd mutasarrıflıktır, Iğdır ve Tuzluca da ona bağlıdır. 
Cumhuriyetle Karaköse il olur, “Doğubeyazıt” kaza yapılır.

 

İshak Paşa Sarayı Ağrı’nın ilk göz “Ağrı”sı!

YÜZYILDA YÜZLERCE USTA

Neyse biz gelelim saraya. Bu muhteşem saray 7.600 metrekare üzerinde yer alır, üç katlı ve 366 odalıdır. Her odada ocak ve dolap vardır. İnşası 1685’de başlasa da 1784’te tamamlanır. Taş ustaları Kafkasya’dan gelir, ekseri Ahıskalıdır, değişik mimari tarzların izleri görülse de Selçuklu çizgisi esas alınır.
İlk kazma Kürt beyi Mahmut Paşa tarafından vurulur, yeğeni İshak Paşa zamanında tamamlanır. Harem kapısı üzerindeki tarih düşürülen kitabeden ötürü adı İshak Paşa kalır. 

 

“Bin yüz ile doksan dokuz oldu buna tarih İshak’a meram üzere kerem kıl dü cihanı” 

 

İshak Paşa Çıldır’da da vali olan Vezir İshak Paşa’yla karıştırılmasın, o başka! Zikrolunan sarayının inşasında İslami ölçüler dikkate alınır, bir kere haremlik selamlıktır. Muhteşem bir camisi ve zengin bir kütüphanesi vardır. İshak Paşa, kabrini bile hazırladığına göre ölüme hazırlıklı olmalıdır. Serçecikler dinlensin diye kuş evleri bile düşünülür, mahlukata şefkat doruktadır.

 

Saray yamaçtaki kod farkına göre düzenlenir kimi yerde iki, kimi yerde üç katlıdır. Zeminde mahzenler, tavlalar, arabalar, çeşmeler, silah ve erzak depoları ile seyis ve muhafız koğuşları sıralanır. 

 

“Kal’a-i Bayezid Kotur şimalinde bir kal’a ve livadır ve serhad-ı Acemdir iki kal’a dahi buna tabidir biri Diyadin kal’ası ve biri Hamur kal’ası. Bu livayı Behlül Bey ocaklık tarikiyle zabt ider bunlar dahi tevaif-i Ekraddan Besyan aşiretindendir. Kızılbaşlar bunlardan gayet havf iderler...”  Kâtip Çelebi.

 

İshak Paşa Sarayı Ağrı’nın ilk göz “Ağrı”sı!

İLK KALORİFER SİSTEMİ

İshak Paşa Sarayı, tarihte ilk kalorifer sisteminin kullanıldığı binadır. Ocaklarda ısıtılan su, toprak künkler vasıtasıyla zemin ve duvarlarda dolaştırılır. Proje o kadar ustalıkla uygulanır ki hâlâ şaşkınlık ve hayranlık uyandırır.

MİMARİ DORUKLARDA

İshak Paşa Sarayı kısım kısımdır, avlu ve has bahçe arasındaki geçişler büyük taç kapılarla sağlanır. Duvarlarda oyma taş işçiliği ile serviler, dallar, salkımlar, çiçekler, tomurcuklar, yıldızlar gibi yüzlerce motif kullanılır, bu zenginlik Şeki Han Sarayı ve Divriği Ulucami’yi hatırlatır. Benzerlerine ancak Kubbetü’s Sahra’da, Tunus Kayrevan Ulucami’de, Ani Kervansarayı ve Mardin’deki Artuklu yapılarında rastlanır. 
Cümle kapısının açıldığı ikinci avluda muayede salonu, kütüphane, türbe, cami yer alır. İkinci avludan açılan başka bir kapı aracılığıyla da harem, ziyafet salonu, hamam, kiler, mutfak, fırın ve bahçeye ulaşılır. 
Tek minareli ve kare planlı olarak inşa edilen cami iki bölümden oluşur. İklim şartları göz önüne alınmış cami ile medrese iç içe yapılmıştır. Bu Kayseri Kölük ve Hacı Kılıç Camii’nde olduğu gibi Anadolu Selçuklu mimarisine ait bir tatbikattır. 

 

Harim bölümünü örten yüksek kasnaklı ve şişkin karınlı kubbe formu Büyük Selçuklu devrinde Serahs ve Merv şehirlerinde yaygındır. Osmanlıdaki kurşun kaplı kubbe anlayışı yerine Selçuklu geleneğindeki çift cidarlı taş kaplama kullanılır. Minare de bezeme bakımından Selçuklu tesiri taşır. 

 

İshak Paşa Sarayı Ağrı’nın ilk göz “Ağrı”sı!

DÜNYA MALI DÜNYADA... 

İshak Paşa Sarayı Lâle Devri’nin son büyük yapısı olup İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra ikinci teşkilatlı saray binasıdır.  

 

İshak Paşa ve hanımı için yapılan türbe üzerindeki motifler 6 cm kadar derinleşir hayli emek harcanır. (Umumiyetle 2-2,5 cm civarındadır.) 

 

Saray 99 yıl sonra hitame erer, peki sahipleri mutlu mesut bir hayat sürer mi? Üç beş yıl sonra vefat eder, kabirlerine çekilirler. 

 

Beyazıd Sancağı 1. Cihan Harbine kadar bu saraydan idare edilir. Sonra mukimleri aşağı Beyazıd’ı mekân tutar. Ova daha sıcaktır, İran şosesine yakın olduğu için ticareti canlıdır. 

 

Metruk kaldığı yıllarda harap olur, tavanlar çöker, sofalar molozla dolar bir tek cami ayakta kalır. 
Tamir tadilatla nispeten düzeltilse de beylerin hüküm sürdüğü yıllara erişemez bir daha.

 

Yine de görülecek çok şey var. Bir yılda 220 bin turist çekmiyor boşuna.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.