Gazze bizim neyimiz olur? Başta Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) olmak üzere Amr ibn-i As’ın, İmam-ı Şafii’nin, Selâhaddin Eyyûbi’nin, Sultan Baybars’ın, Yavuz Selim’in, Mavi Marmara şehitlerinin hatırası var.
Efendimizin dedelerinden Hâşim bin Abdümenâf kıtlık yıllarında et suyuna ekmek doğrar dağıtır halka. Zaten “Hâşim” kıran, ufalayan demektir, lakap olur ona.
İtibarlı bir tüccardır, Kureyş adına Bizans, Sâsânîler, Himyerî, Gassani ve Habeşîler ile görüşür, imtiyazlar alır, kervanların önü açılır. Kendisi altı ayda bir Suriye’ye gider gelir. Mekke’de kaldığı günlerde rifâde (Kâbe’nin ziyaretçilerine yemek çıkarmak) ve sikāye (su dağıtmak) vazifelerini üstlenir, büyük kuyular kazdırır.
Hazret-i Hâşim, bir Suriye yolculuğunda Medine’de konaklar, Neccâroğulları’ndan baba dostu Amr bin Zeyd’in kızı Selmâ ile evlenir. Bu izdivaçtan Efendimizin dedesi Şeybe (Abdülmuttalib) dünyaya gelir. Çok sevimli bir bebektir, ancak kervancı yolda gerektir, Gazze’de vefat eder ve oraya defnedilir.
Gazze denizcilerle kervancıların buluştuğu bir şehirdir, Akdeniz, Kızıldeniz, baharat yolu kesişir.
Efendimizin Babası Hazret-i Abdullah da Gazze’yle ticaret yapar. Hatta Server-i Kainat Suriye seferinde bizzat şehre uğrar.
Bu yüzden Müslümanlar Gazze’ye daima sıcak bakarlar.
DİRENMEDEN İSLAMA
Gazze Makedonyalı İskender’den beri Yunanca konuşur. Şehirde bir miktar Arap ve Yahudi de bulunur.
Hazret-i Ebu Bekir’in hilafetinde Amr İbn-i As (Radıyallahü anhüm) şehri zorlanmadan alır, Yahudiler Bizanslılara yardım eder, Araplar ise İslam ordusunun yanında dururlar.
Müslümanların eline geçince Gazze’nin çehresi değişir. Ahali hızla İslam’a yönelir, Hıristiyanlar ve Yahudiler ibadet ve ticaretlerinde serbesttir. (M.S. 723 Willibald)
İranlı Eştakri, Arap coğrafyacı El-Makdisi, Gazze’yi çok metheder, bilhassa Mescid-i Seyyid Haşim ve Camii Kebir’e bayılırlar.
Tolunoğulları’nın ardından şehri ele geçiren Fatımiler Gazze’yi koruyamaz, Haçlılara kaptırırlar. Kral Baldwin Ulu Camiyi Saint John Katedrali yapar, Tapınak Şövalyelerine sunar.
Nur içinde yatsın Selahaddin Eyyubi geri alır da, seccadeler serilir tekrar.
Coğrafyacı Ebû’l-Fida, El-Dimeşki ve İbn Batuta Gazze’ye hayran kalır. Ağaçtan yana öyle zengindir ki okşanmış kadife gibi görünür uzaktan.
BAYBARS’TAN YAVUZ’A
Biliyorsunuz Cengiz fitnesi pahalıya patlar, Buhara, Semerkant, Bağdat gibi İslam şehirleri tarumar olurlar, atılan kitaplar yüzünden Dicle günlerce mürekkep akar.
Baybars Kıpçak ülkesinde doğan bir Türk çocuğudur, bir şekilde Dımeşk’e (Şam’a) gelir, Emîr Alâeddin Aytekin’in hizmetine girer. Birlikte Kahire’ye giderler, Baybars Bahriyye Memlükleri’ne katılır, önü açılır.
O günlerde Kral IX. Louis’i Dimyat’ı ele geçirmiş Mensûre’ye dayanmıştır. Turan Şah, Fransızları yener ve kovar. Bu zaferde Baybars’ın payı unutulmaz (1250).
Derken Mısır tahtına Kutuz oturur, Suriye’ye giren Moğollara karşı Baybars’ı yollar. Baybars arkasını Gazze’ye verir, onların desteği ile Aynicâlût’a ulaşır ve mağlubiyet tanımayan Moğollar’ı hezimete uğratır.
Gazze, Yavuz Sultan Selim devinde Osmanlı’ya katılır, Ehl-i Sünnet olduğu için Osmanlı’ya direnmez, sıkıntı çıkarmazlar.
CEZZAR AHMET PAŞA
Gazze Napolyon komutasındaki Fransız Ordusu tarafından işgal edilse de doksanlık mücahit Cezzar Ahmet Paşa kök söktürür onlara. Canlarını zor kurtarır kaçarlar Fransa’ya.
İngilizlerin gözü petroldedir, rahat sömürebilmek için kan kargaşa lâzımdır onlara. Gemi gemi Siyonist taşır musallat ederler Müslümanların başına.
1948 Arap-İsrail Savaşı’ından sonra şehrin yönetimi Mısır’a bırakılır. Katliamlarından kaçıp gelenlerle Gazze’nin nüfusu hayli artar.
Mısır Ordusu Altı Gün Savaşı’nda yenilince (1967) Gazze Şeridi İsrail’in eline düşer. 1987’de İlk İntifada başlar, açlık ve yokluğa rağmen dik dururlar.
Oslo Barış Anlaşması’ndan sonra İsrail askerleri şehirden çekilir (Mayıs 1994), Gazze’de Yaser Arafat yönetimi başlar.
Dile kolay bir seferinde 288’i çocuk, 121’i ise kadın 1.434 insan ölür, kimse de “sen ne yapıyorsun diye sormaz.
İsrail 2014’te Gazze’ye 14 bin 500 tank ve 35 bin top mermisi atar, askerler “hareket eden her şeye” ateş açar.
551’i çocuk, 2 bin 158 kardeşimiz şehit olur, yaralılar 11 bini aşar.
Saldırıda 17 bin 200 ev, 24 okul, 73 cami yıkılır, binlerce bina ağır hasarlı. 65 bin mazlum sokakta kalır.
AÇIK HAPİSHANE
Gazze bildiğiniz açık hava hapishanesi, iş, güç, gıda, para arama... Ölürsen ölürsün kimin umurunda? Hergün üç beş Filistinli vuruluyor, Batı medyası görmezden geliyor.
Yafa ve Hayfa limanları açılınca Gazze önemini kaybetse de balıkçılıkta iyidirler hâlâ, siyonistler ona da mani olur, ablukaya alırlar. Sahilde oynayan çocukları bile vururlar.
İngiltere’den yola çıkan “Filistin’e yol açık” adlı yardım konvoyu Mısır ve İsral’e rağmen kısmen Gazze’ye girmeyi başarır. Ancak denizyolu ile gelenler engellenir, siyonist komandolar “Uluslararası sularda” Mavi Marmara’ya çıkar, ateş açarlar. 9 vatandaşımız şehid olur, iğrenç baskında.
Suçtur, hukuksuzdur, mücrimler bunun ezikliği ile Refah sınır kapısını (Mısır tarafında) aralar. Abluka nispeten hafifler, kardeşlerimiz nefes alır bir kaç hafta.
Gazze dereleri İsrail tarafından çevrilir, içme, kullanma, ziraat için yeraltı sularına muhtaçtırlar. Alt yapı sık vurulduğu için kirli su kuyulara sızar, avuç içi kadar bir alana sıkıştırılan milyonlar sari hastalıklarla başbaşa kalırlar.
LİMONLUKLAR DOZERLE
Filistinliler çilek, narenciye, hurma ve zeytin yetiştirseler de uzaktan kumandalı siyonist dozerleri bağlarına bahçelerine girer fideleri ezer, ağaçları kırar.
Evet tekstil, mobilya, seramik, bakırcılık ve halıcılıkta da mahirdirler ancak sık kesilen elektrikle üretim olmaz. Kapalı kapılar yüzünden ticaret aksar. Yüzde sekseni işsizdir, dörtte üçü sefalet sınırının altında yaşar. Babalar bebelere mama alamadıkları için yutkunurlar.
Diyorum ki bir gece kalkalım, düşünelim: Şimdi çatında bir bomba patlasa savrulsan, sonra çocuğunun kanlı cesedi bırakılsa kucağına.
Hani suçun şahsiliği ilkesi? O çocuk n’aptı sana? Anaları ağlatmaya, tıfılları korkutmaya kimin hakkı var?
Bu bir soykırım ve hesabı sorulmalı mutlaka.
Dünya beşten... Ulen kahpe dünya.
Bir şey yapamıyorsanız açın ellerinizi dua edin onlara.