SAVAŞ SUÇU YETMEZ TAZMİNAT DA VERMELİ

A -
A +

Afrika ülkeleri yeni yeni uyanıyor, geçmişte yaşanan gasp ve cinayetlerin tazmini için Batı’yı sıkıştırıyorlar.
Mazlumların kararlı duruşu zalimleri telaşlandırıyor, geri adım attırıyor. Bunlar içinde bilhassa Fransa okka altında. Çad, Nijer derken Yeni Kaledonya da katıldı halkaya.

 

Biliyor musunuz sömürgecilik Portekiz ve İspanya ile başlar. Arkalarını kiliseye dayayan kâşif maskeli katiller ateşli silah kullanır, girişirler yağmaya...

 

İspanyollar Küba, Porto Riko, Peru, Ekvator Ginesi, Filipinler, Batı Sahra’yı ele geçirir.

 

Portekizliler ise çöreklenir Angola, Mozambik, Gine Bissau ve Brezilya’ya.

 

Ardından Britanya, Fransa ve Hollanda katılır furyaya.

 

İngiltere Amerika’dan Avustralya’ya kadar yayılır. Hindistan, Orta Doğu, Güney Afrika ve Kenya…

 

Fransa Senegal, Fildişi Sahili, Benin, Tunus, Cezayir ve bütün kuzey Afrika.

 

İtalya, Almanya ve Belçika ise geç kalmanın acısını çıkarır, acımayı unuturlar.

 

Yerlilerin altınını, baharatını, kahvesini, kakaosunu, hayvanlarını çalmakla kalmaz hürriyetlerini de ellerinden alırlar. 12,5 milyon Afrikalıyı köle yaparlar. Kadınları uşak ve odalık alır, erkekleri maden ocaklarında zirai plantasyonlarında çalıştırırlar.  

 

ÇALDIĞINI ÖDE!  

 

Şimdi iş tersine döndü Afrikalılar sömürgecilerden tazminat istiyor. Dün ayakta karşılanan sörler, mösyöler kapılardan kovuluyor.

 

Sadece Brüksel, Kongo’da 10 milyon insan öldürür. II Leopold arsızca saldırır ülkenin kaynaklarına. 
Belçikalı haydutlar o gün kauçuk kotasını dolduramayan babaların kucağından bebelerini alır kollarını koparırlar. “Hadi bi daha torbayı doldurma da göreyim, sende çocuk çok, diğerlerini de sakat ederiz yoksa!”
Hollandalılar da az zalim değildir, Fildişi, Gana, Güney Afrika, Angola, Namibya, Senegal’in kanını emer, din ve dil dayatırlar. Bir Endonezyalı niçin işgalcinin lisanında okuyacak da Flemenkçe konuşacak?

 

Lizbon niye zengin ve müreffeh? Afrikalıların teri ve kanı var o mermer ihtişamda.

 

Şimdi ufacık Sao Tome tazminat istiyor. Sen misin insanların malına mülküne çöken, yurdundan süren, emeğini sömüren, kanını döken. Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo fena tırstı “oturup konuşalım borcumuz neyse öderiz” demek zorunda kaldı sonunda.

 

Yaklaşık 6 milyon Afrikalıyı zincire vurup Atlantik ötesine kaçıran şeker kamışı ve kahve plantasyonlarında dipçikle kırbaçla çalıştıran Portekiz bunun altından nasıl kalkacak acaba?

 

SAVAŞ SUÇU YETMEZ TAZMİNAT DA VERMELİ

 

NAYLON FATURA

 

Fransa hürriyet bahşettiği ülkelere ağır bir fatura çıkarır, uyduruk bir hat ve iki paslı lokomotif için on milyarlarca dolar borçlandırır (ki onlar da kendisine lâzımdı zamanında). Garipler öder, öder bitmez faiz denen melanet taksitten hızlı çalışır zira. Düşünün Afrikalıların Merkez Bankalarını bile Paris yönetir ellerini kollarını bağlar.

 

Marş ve bayrak verilince hürriyet sarhoşu olan yerliler yeni yeni uyanırlar. “Artık yeter sömürdüğünüz” diyorlar, “defolun gidin yurdumuzdan!”

 

Ödediği fazla paraların iadesini isteyen ülkelerden biri de Haiti. Fransa’yı fena sıkıştırıyor. “Gelmiş üç köhne binanın parasını istiyorsun, hâlbuki 3 asırdır terimi bedenimi hürriyetimi çaldın. Asıl sen tazminat ödeyeceksin bana!”

 

Fransa 56 reaktörü çalıştırmak için ihtiyaç duyduğu uranyumu 50 yıldır eski sömürgesi Nijer’den temin ediyor. Şu an aynı sahaya Ruslar talip, Nijer teklife sıcak bakıyor.

 

Temmuz 2023’te yönetime el koyan askerlerin şakası yok, ısrarcılar tazminat hususunda. Şimdi çetele çıkarıyorlar, dayayacaklar burnuna.

 

ABD Kızılderililere tazminat ödemek yerine meyhane ve kumarhane açma ruhsatı verir. Bir nesli uyuşturur, kolay parayla.

 

Londra tartışmasız sömürgecilerin şefi. Bugüne kadar ince siyaseti ile kıvırmayı başardı ama hatırlarsanız ufak bir kıvılcımla heykeller nehirleri boyladı. Yeni bir çıkışla yer yerinden oynar. Avustralya’da Aborjinler eskisi gibi muti değil, parlamentoya giren yerliler yemin merasiminde Kraliçe’ye sövmekten çekinmiyorlar!.. 
Mazlum devletler bugüne kadar cılız taleplerde bulundu ve ferdî çalıştılar. 2023 Gana zirvesiyle 55 Afrika ve 20 Karayip ülkesi “güç birliği” kararı aldı. Birinin hakkı için hep birlikte kalkacaklar ayağa. Dileriz UzakDoğu, Yakın Doğu, Pasifik, Güney Amerika ve Orta Asya halkları da katılır halkaya. Hatta yeni bir BM peşinde koşmaları lazım, bu tezgâh koktu artık, bütün dünya ilanihaye 5 savaş galibine çalışacak değil ya.

 

Çalınan maden nebat neyse de insan hakları ve kültür yağması da var, telef olan gençler ve çocuklar, ödenir mi parayla?

 

Ruslar Baltık ülkelerine, Azerbaycan’a, Kazakistan’a, Kırgızistan’a, Özbekistan’a, Tacikistan’a ve Türkmenistan’a hürriyetlerini iade etmek zorunda kaldı. Tazminat ödemediler “altyapı bıraktık” bahanesine sığındılar. Kurumuş göller, tuzlanan topraklar, nükleer atıklar, amansız hastalıklar... Düşünün Kazakistan’ı çöle çevirdiler, Bakü’ye petrol gelirlerinden sadece

 

%5 verdiler yıllarca.

 

Ermeniler baktılar Türk’ün toprağını talan kolay değil, Karabağ’da hizaya girdiler sonunda.

 

İran yıllardır Azerbaycan Türklerini bunaltıyor, o yasak bu yasak. Anadilini kullanamıyor gazete dergi çıkaramıyorlar. İyi de baskı, baskı nereye kadar? Gün gelir, köprüler atılır, ödetirler adama. Reisi kan dökücü bir liderdi. Halep’te öldürdüğü bebeklerden ötürü yargılansaydı, Netanyahu cesaretlenemezdi bu katliama. 
Esad, ülkesini ABD, Rusya ve İran gibi üç emperyaliste peşkeş çektiği için ayakta ama bir gün biri çıkar “dur” der yağmaya.

 

SAVAŞ SUÇU YETMEZ TAZMİNAT DA VERMELİ

 

GORBAÇOV GÖRDÜ ÇEKİLDİ

 

SSCB bir zamanlar korkutucu bir güçtü, Doğu Almanya’yı, Bulgaristan’ı Yugoslavya’yı, Macaristan’ı, Çekoslovakya’yı, Polonya’yı, Romanya’yı, Ukrayna’yı, Gürcistan’ı ezmişti. Kıstırdı kuyruğunu çekildi, alayını terk etti. Yarın Suriye’ye de elinden alınacak bombaladığı hastanelerin, fırınların, okulların hesabı sorulacak. Dünya çabuk değişiyor bir bakmışsın adamı tahttan indirmiş, oturtmuşlar sorguya.

 

Haydi bugün daimî üye olmanın rahatlığı ile veto ediyorsun da yarın yedirmezler sana... 2. Cihan Harbinin Almanyası ABD’den de güçlüydü, Rusya’dan da. Yahudilere yaptıklarını ödettiler kuruşu kuruşuna. İsrail, Alman tazminatı ile yükseldi, kabuğunu kırdı. Siyonistler parayı görünce yumuşadı, kalan sağlar bizimdir mantığı ile atladılar marklara.

 

Aynı Almanya, Namibya’daki elmas madenlerini soyar soğana çevirir, yerli kabilelerden Herero’ların %70’ini, Nama’ların yarısını kırar (1904), ülkenin adını “Alman Güneybatı Afrikası” olarak değiştirir hatta. En verimli topraklara çökerler ki şu an oradalar hâlâ.

 

Yahudilere tazminat öder, Namibya’ya kuruş koklatmazlar.

 

Şimdi köşeye sıkıştılar 1,1 milyar avro ödemeyi düşünüyorlar. İnanın bu çaldıklarının yanında çok küçük bir meblağ. Hoş, Namibya da pes edecek değil, beyazlar sulak arazilerde keyif çatsın, yerliler çölle çorakla boğuşsunlar. Yeter artık ama.

 

ÖDEYECEKSİN PAŞA PAŞA

 

Herhâlde Netanyahu Hitlerden de güçlü değil, gün gelecek Tel Aviv de özür dileyecek, tazminat verecek yalvara yakara. Şu an yaktıkları yıktıkları sadece hesabını kabartıyor, bu kirli miras mutluluk vermeyecek çocuklarına, ürke korka yaşayacak içlerine kapanacaklar… Katliama karışmayanlar da töhmet altında kalacak.

 

Neyse dönelim 1948’e... Siyonistler, Avrupalı Yahudileri İsrail’e getirmeyi arzular. Ancak derin bir iktisadi krizin içindedirler o sıra. Kemer sıkma politikaları da işe yaramaz döviz diptedir, işsizlik tavanda.

 

David ben Gurion ve Mapai Partisi Almanlarla el sıkışıp ekonomiyi düze çıkarmayı hesaplar.

 

İsrail Dışişleri Bakanı Moşe Şarett ve Batı Almanya Şansölyesi Konrad Adenauer tarafından imzalanan Lüxemburg Anlaşmayla rüyalarında göremeyecekleri bir tazminat alırlar (1952). Mesken ve ulaşım meselesini çözer, sanayileşmeye başlarlar.

 

Tabii karşı çıkanlar da olur, Menachem Begin protesto eder mesela. “Kan ve gurur satılamaz” der “bu utancı kabul edemeyiz asla!”

 

Gösteriler şiddetlenir, protestocular Knesset binasını taşlar, polis de güç kullanır, dağıtır. Karşılıklı yaralanmalar filan…

 

Ve 61 evet, 50 hayır oyu ile banknotlar girer kasaya... Muhalifler asla kabul etmez sağa sola bombalar bırakır, alakasız insanların ölümüne sebep olurlar.

 

Niçin?  Gün gelir, kendi katliamlarının da önlerine konmasından korkarlar.

 

ALMAYI BİLİYORSUN DA...  

 

Almanya tarafında pek sıkıntı olmaz, anlaşma 35’e karşı 239 oyla kabul edilir. Eğer bir gaile para ile def ediliyorsa uzatmanın âlemi yoktur, kendilerince doğrusunu yapar hesabı kapatırlar.

 

Batı Almanya, İsrail’e milyarlarca DM öder, 450 milyon Mark da Dünya Yahudi Kongresi’ne bağışlar. (Namibya’da ipe un serer ama.)

 

Tela Aiv hükûmeti, yaşayanı kalmayan ailelerin de vârisi olur, Holokostu marka tahvil eder açıkça.

 

Aynı zaviyeden bakarsak onlar da Filistinlilere tazminat ödemek zorunda. Şiddete bulaşmamış insanların evlerini camilerini okullarını hastanelerini yık, çocukları anasız babasız, ebeveynleri evladsız bırak, aç ve açıkta kalsınlar. Sonra dön işine bak. Yok öyle yağma. Netanyahu ve hempaları zindanda çürümedikçe huzura hasret kalacak dünya... Sadece o değil eli kana bulanan kim varsa. Washington, Berlin, Londra...
Suriye’de hastaneleri, pazar yerlerini, fırınları vurup keyfî katliam yapan Esad ve Putin de yargılanmalı mutlaka.

 

Türkistan’da insanları bunaltan Kızıl Çin, Keşmir’de siyonistleri aratmayan Hindistan ve cuntacı Myanmar... 
Koçaryan’ın da yanına kalmamalı, Halep’i vuran İranlıların da.

 

Reisi ve Süleymani şu an hesap veriyor, zerre kadar şüphemiz yok ona.  

 

Çünkü Rabbimiz ne buyuruyor?

 

Kul hakkı ile gelmeyin huzuruma! 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.