José Doroteo Arango Arámbula, 1878 doğumlu bir köylü çocuğudur.
Fukaradır, mektebe gidemez, okuyup yazamaz, hesap yapamaz.
Babası Agustín ve annesi Micaela yarı köledir, toprak sahiplerine çalışırlar.
Babası ölünce para kazanmanın başka yollarını arar. Amerikan demir yolu şirketinde çalışır, katırcılık, duvarcılık, kasaplık yapar, bir ara madende terler hatta... Dik başlıdır, çabuk bıkar, işi bırakıp kaçar.
CUCARACHA
İstikrarlı çalışamayınca hırsızlığa başlar, en kolay çalınan şey sağa sola bağlanan katırlardır, tutar yularından gel dersin o kadar. Bir iki üç derken yakalanır, ıslah olsun diye Federal Ordu’ya alınır. Birkaç ay dayanır, firar eder.
Ver elini Chihuahua.
O gün bir süvari subay görmüştür, alımlı bir atı vardır. Adamı denk getirip degavlar, atını ve silahını çalar. Çıkar yol keser dağlarda. Ünlü şaki Agustín Villa’nın soyundan geldiğini iddia eder ve Pancho Villa adını kullanmaya başlar.
Meksikalıların kulağına hoş gelir “Panço Villa!”
Haramiler arasında lakabı ise hamamböceğidir: “La Cucaracha!” Bilmem pek karizmatik gelmedi bana.
Villa kuralına göre oynar. Çaldıklarına çöreklenmez, dağıtır etrafına. Ne kadar ekmek o kadar köfte, elin bolsa adam bulursun kolayca.
MADERO
İyi de eşkıya ne zaman hükümran olmuş dünyaya? Pancho da bir yere sığınma ihtiyacı duyar. Yoksa verirler bir ayyaşa üç beş peso, sıktırırlar sırtına.
Öyleyse? Haramiliğe devam ama “kılıf” giydirdikten sonra. Güney Amerika’da “gerilla” derler onlara.
Eskiden soygundan pay veren Panço artık bağ bahçe vadetmekte, toprak reformundan bahsetmektedir halka. Ona bu akılları Cumhurbaşkanı adayı Francisco Madero’ya çalışan Abraham González verir. Yoksa Panço’nun ideolojiyle filan işi olmaz. Onun devrimciliği iki cümledir, yaşasın bizimkiler. kahrolsun onlar!
“Onlar” arasında elbette çiftlik sahipleri vardır. Hasım olduklarına göre soymakta beis bulunmaz.
Bir de soyamadığı burjuvalar vardır, şehirlidir onlar. Bilirsiniz işte memur, mebus, bankacı filan...
Gonzales, Başkan Porfirio Diaz’ın amansız düşmanıdır. Gece gündüz ihtilal konuşurlar, aralarında bir sürü ajan...
JUAREZ
Villa tabancasını iyi kullanan, atına süratli binen bir silahşördür. Pançosu omzundadır daima. Diğer gringolar altıpatları beline takar, bizimki elinden bırakmaz. Üstünü panço ile örttüğü için hasımları uyanmaz. Biri namlu mu çevirdi tetiğe basamadan nallar, bam bam bam. Hastala vista!
Francisco Modero onda aradığını bulmuştur (1909). Evet zır cahildir ama sahada kurmay subayları aratmaz, pusuya düşmez, tongaya basmaz.
“Kalk şurayı ele geçir!” Alır adamlarını gider, döner selamını çakar “işlem tamam!”
Nitekim Villa, büyük bir haciendayı (araziyi) işgal eder. Federal Ordu askerlerini taşıyan treni ve San Andrés kasabasını ele geçirince ünü artar.
Naica, Camargo ve Pilar de Conchos’ta hükümet güçlerini yener dağıtır ayrıca.
Stratejik şehir Ciudad Juárez’i alır, Diktatör Díaz’ı masaya oturturlar sonunda.
Francisco Madero iktidara gelir ve sabık Başkanı sürgüne yollar (1911).
HUERTA
Toprak reformu vadederek iktidara yürüyenler halkın taleplerini duymazdan gelir, kulaklarının üstüne yatarlar.
Villa “hiç değilse” der, “isyan esnasında ele geçirilen yerleri dağıtalım savaşçılarımıza.”
Öyle kolay değildir, adamın dededen kalma mülkü, verir mi sana? Kaldı ki devlet kendi arazisine kıyamaz.
Hasılı devrim evlatlarını yer, birbirlerine düşer, dövüşürler. José Victoriano Huerta da fırsatı kullanır, Modera’yı devirip oturur koltuğa.
DİAZI MUMLA...
Gelen gideni aratır derler, Diaz’la anlaşmak kabildir ama bununla...
Huerta, Pancho Villa’yı da içeri tıkar. Ancak onu tutacak hapishane yapılmamıştır daha. Adamını bulur kaçar. Ver elini Amerika.
Hani nasıl ABD’deki mücrimler Meksika’ya kaçıyorsa...
Panço ilerleyen günlerde yine Modero ile el ele verir, diktatör Huerta’yı sıkıştırırlar.
Huerta Diaz’dan da sert çıkar, Villa’nın akıl hocası Abraham González’i ortadan kaldırır (1913), isyan başsız kalır.
Panço yine araziye çekilir, toprak sahiplerinden haraç toplar, tren soyar. Bir seferinde 122 külçe gümüş ile Wells Fargo çalışanlarını rehin alır. Deli para.
CARRANZA
Villa, Huerta tarafından bahşedilen makama (Tuğgeneral) kapılmaz, Zapata ile birleşir, savaşa devam. Carranza Garza’yı da yanlarına alır Zacates savaşını kazanırlar. Vuruşma onların işidir, acemi askerleri kıra kıra başkent Meksiko’ya girerler sonunda (1914).
Villa’nın ünü Tierra Blanca zaferi ile doruklara çıkar. Kendini Chihuahua valisi yapar, hususi para bastırır hatta. Devrimci savaşa destek için bankaları basar, altınlara el koyar.
Banco Minero’nun sahibini ele geçirir, kasalarının yerini söyletir paşa paşa. Bilmem artık, n’aptıysa adama?
Bu arada haciendadoları (arazi sahiplerini) haraca bağlar. Yanında çatışanlara maaş artı sigorta, emekliye ayırır ayrıca.
Birliklerini takviye eder, yük hayvanları alır, seyyar hastaneler yaptırır, at ambulansları tedarik eder, askerî malzemeyi taşıtmak için demir yolunu onartır. Almanya’dan silah alır, adamlarına Mauser ve karabina kullandırır. Dağıt dağıt sonu yok, Başkan Carranza ayrılmasını isteyince valiliği bırakır.
SAM AMCA
Peki toprak reformu?
Biz öyle bir şey demiş miydik ya?
Villa yine ayrı baş çeker, hükûmet kuvvetlerini sıkıştırır.
Militanları ele avuca sığmaz, demir yolu istasyonu Zacatecas’a saldırırlar. Meksika gümüşünün çoğu buradan geçmektedir, servet sahibi olurlar..
Üstlerine 12 bin kişilik Federal Ordu yollanır, zorlanmadan yener, 7 bin memleket evladını kırarlar. Huerta rejiminin de beli kırılır bu arada.
Lâkin anayasacı General Obregón’un şakası yoktur, tozlarını atar. Kaçar kuzey dağlarına sığınırlar.
Başkan Carranza ABD ile anlaşır, hem ağır silahlar alır, hem de düzenli maaş dağıtır adamlarına. Villa buna çok kızar, çılgınca bir kararla Amerikan topraklarına girer, sınır kasabası Columbus’u basar. Yakar, yıkar atları, katırları çalar, askerî malzemelere el koyar. 18 Amerikalı öldürür, 80 Villistas’tan (savaşçı) olurlar. Sam amcanın nasırına basmak iyi bir fikir değildir, hele bir asır evvel milyonlarca kilometre kare toprağını elinden aldıysa.
Derken çember daralır, adamları tek tek yanından ayrılır.
UZLAŞ PAYLAŞ
Villa geçici Cumhurbaşkanı Adolfo de la Huerta’ya bir telgraf çeker. Başkanlığını tebrik eder, bunun adı af dilemek, rejimle uzlaşmaktır açıkça.
Başkan Adolfo, Villa’ya Chihuahua’nın hemen dışında, Canutillo’da 25 bin dönümlük bir çiftlik sunar. Bundan böyle Eşi María Luz Corral ile Quinta Luz malikanesinde yaşayacaktırlar. Kendi milis kuvvetlerinden arta kalan 200 gerilla ile yeni çiftliğine yerleşir, sadık süvarilerini “koruma” yapar.
Meksika hükûmeti Villa’ya cem’an 500 bin altın peso tutarında tekaüd ikramiyesi verir ki bakanlık bütçesi gibidir âdeta.
Onunla uğraşmak istemez af çıkarır paşaya. Al sana mal, mülk, arazi, para, tekila, git hayatını yaşa.
Ye, iç, eğlen, yeter ki silaha sarılma, kalkışma, ayak altında dolaşma!
VİVA VİLLA!
Villa villalarda oturur, keyfine bakar. Marabalar ziraatla meşgul olur, hayvanları otarırlar. Yıllarca “toprak reformunu” savunmuş, “toprak baronu” olmuştur sonunda.
Nikâhlı ve nikâhsız karıları vardır, adı çapkına çıkar.
O gün otomobili ile Parral’dan dönmektedir. Kavşakta kabak çekirdeği satan fukara ayağa kalkar “Viva Villa!” Bu “atış serbest” demektir aslında. Pusudaki gringolar domdom kurşunu yağdırırlar, 9 isabet alır, can verir oracıkta.
Suikastı siyasi hasımları mı düzenler, Başkan Alvaro Obregón’un işi midir yoksa? Bilmiyoruz. 45 yaşındadır daha (1923). Su testisi su yolunda...
Villa, Parral’a gömülür, Chihuahua’ya devasa mozole yaptırmıştır oysa. 1926’da cesedi çalınır. Kafasını keser bir Amerikalıya satarlar. (Şu anda Yale Üniversitesinde). Arta kalanlar Mexico City’deki Devrim Anıtı’na bırakırlar. (1976)
REKLAMIN KÖTÜSÜ OLMAZ
■ Yaşlı bir edip olan Friedrich Katz, uzun süre Villa ile yaşar ve hayat hikayesini yazar. Beklediği gibi olur kitabı çok satar.
Harvard’lı gazeteci John Reed de bir süre Villa’ya takılır, fotoğraflar. Onu destan kahramanı gibi sunar, Robin Hood’a bağlar sonunda (1910).
Amerikalı okuyucular gringolara alışıktır ama kadın savaşçıları (soldaderas) merakla okurlar. Fotoğraflara bakarsanız hanfendiler cepheye çıkmışa benzemez, kabarık etekler, dantelli mintanlar, kolalı manşetler, kurdelalar... John ısrarla dağları mekân tutan dişi gerilla masalına maya çalar.
Made in USA. Bu Harvard’lı da pek tekin gelmedi bana.