Maaş bağlamadaki adaletsizlik intibakı kaçınılmaz hâle getirdi!

A -
A +

Genel olarak SSK emeklilik aylığı ortalama aylık kazançlar x aylık bağlama oranı formülü ile hesaplanmaktadır. Ortalama aylık kazançların güncellenmesinde ise TÜFE ve gelişme hızı esas alınmaktadır. Hâl böyle olunca enflasyon rakamları başvuru tarihi itibarıyla yıldan yıla bağlanacak emeklilik maaşlarında farklılıkların ortaya çıkmasında başrol oynamaktadır. Enflasyonun durağan ve gelişme hızının birbirine yakın olduğu yıllarda aynı kazanç aynı prim gün sayısı ve aynı dönemlerde sigortalılığı bulunanlar arasında küçük farklar ortaya çıksa da pek farkına varılmamaktadır.

 

Özellikle son 5-6 yılda enflasyonda yaşanan büyük dalgalanmalarla birlikte emeklilik maaşı bağlama sistemi sürdürülemez hâle geldi. Zira bu yıllar arasında belirgin maaş farkları oluştu.

 

Örneğin 2022-2023 yılları arasında bağlanan emekli maaşlarını kıyasladığımız zaman 2022 yılında emekli olmayıp 2023 yılında emekli olanlar, 2022 yılında emekli olanlara göre daha az maaşla karşı karşıya kalmıştır.

 

En son 2024 yılında emekliliğini erteleyip çalışmayı tercih edenler de 2025 ya da 2026 yılında emekli olmaları hâlinde daha az maaşla karşı karşıya kalacaklardır. Öyle ki 31.12.2024 günü yerine 01.01.2025 günü emeklilik dilekçesini veren bir Bağ-Kur’lu ya da özel sektör işçisi sırf bir gün daha fazla çalıştı diye %30’lara varan daha düşük emeklilik maaşıyla karşı karşıya kalmıştır.

 

Bu durum sadece sigortalıları ya da böyle büyük kayıplarla emekli olanları üzmekle kalmamıştır. Aynı zamanda sistemden kaçışları da hızlandırmaktadır. Bu bağlamda SGK hem prim gelirinden mahrum kalmakta hem de daha erken maaş ödemektedir. Hâl böyle olunca SGK çift taraflı kaybetmektedir.

 

 

MAAŞ BAĞLAMA SİSTEMİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ ELZEM!

 

 

Enflasyondan bir türlü kurtulamayan kurtulsa bile birkaç yıl içinde tekrar bu cendereye giren ülkemiz şartları göz önünde bulundurulduğunda mevcut emeklilik sisteminin sürdürülemez olduğu aşikârdır.

 

Sadece bu son yaşadığımız fark bile tolera edilemez.

 

Eşitliğe, hakkaniyete adalete aykırı olduğu ortadadır.

 

Diğer yandan büyük maaş hak kaybına uğrayan vatandaşlarımızın sesine artık kulak verilmelidir.

 

Bu, vicdani bir meseledir.

 

 

İNTİBAKLA FARKLAR KAPATILMALI

 

 

Emeklilikte intibak meselesinin ne anlama geldiğini 2000 yılı öncesi emeklilik intibakını önceki yazımızda izah etmiştik.

 

2000 yılı öncesi intibak yasasının SSK emeklileri ile Bağ-Kur emeklilerinin bir kısmını kapsadığının altını çizelim. Bu kapsamda 2,5 milyonu aşkın dosya işlem görmüştür.

 

Yapılan intibak sonucu artışlar o dönem itibarıyla 1 TL’den başlayıp, 342 TL’ye kadar çıkmaktadır. En yüksek artış miktarı oransal olarak %22,3’e tekabül etmiştir.

 

Hükûmet 2013 yılında intibak düzenlemesini yaparken zaten 2000 sonrası için intibak yapılacağı vaadinde bulunmuştur.

 

Aradan geçen 12 sene zarfında intibak talepleri sürekli ertelenmiştir.

 

Bu süre zarfında intibak yapılmayan bazı emekliler konuyu mahkemeye taşımıştır. Ancak bir netice alınamamıştır.

 

Buna karşın 2000 yılı sonrası emeklilerin intibak talepleri hiçbir zaman dinmemiştir.

 

Diğer yandan 2018 yılından sonra aynı süreyle ve eşit kazanç seviyesinde maaşla çalışanlara eşit emekli aylığının verilmesi veya uzun süreli çalışan yüksek prim ödeyene daha yüksek maaş ödenmesi şeklinde olması gereken maaş bağlama ve güncelleme sistemi âdeta infilak etmiştir.

 

Bu duruma gelinmesinde özellikle en düşük emekli maaşlarına hiçbir matematiksel-aktüeryal külfet-nimet dengesi gözetilmeden yapılan müdahaleler büyük tahribatlara sebep olmuştur.

 

Dolayısıyla hem vaadin ifası hem de son dönemlerde ortaya çıkan çift haneli yüksek farkların sebep olduğu haklı serzenişlerin bertaraf edilmesi için intibak kaçınılmaz hâle gelmiştir. İntibakın yapılması sadece haksızlığa uğrama hissiyatını önlemeyecektir. Aynı sosyal güvenlik sistemin sürdürülebilmesi için sosyal güvenlik güven endeksini de tekrar tesis edecektir.

 

İntibak yapılması hâlinde tüm emeklilerin maaşlarında aynı oranda artış olmayacaktır.

 

Artış miktarları daha önceden yapıldığı gibi ödenen prim miktarı (SPEK) ve prim gün sayısına göre belirlenecektir.

 

Bu sayede aynı dönemlerde çalışmış ödenen prim miktarı (SPEK) ve prim gün sayısı aynı olanlara aynı miktarda eşit maaş verilmesi söz konusu olacaktır. Netice itibarıyla sırf emeklilik dilekçesini verdiği tarihe göre düşük maaş alanlar emeklilik dilekçesinin yüksek olduğu tarihte emekli olanlarla aynı maaşta eşitlenmiş olacaktır.

 

Aynı zamanda sistemde çok kalan ve sisteme çok katkı veren emeklilerin maaşlarına yüksek artış şeklinde yansıyacaktır.

 

Emekli maaşlarının hesaplanmasında ve güncellenmesinde majör faktör olan TÜİK’in açıkladığı (TÜFE) enflasyon rakamlarının son yıllarda emekliler ve kamuoyunda tartışmalı hâle gelmesi ise başka bir sorun teşkil etmektedir.

 

Binaenaleyh gerçek anlamda essahlı bir intibakın önceki intibakta olduğu gibi sadece 2,5 milyon kişiyle sınırlı olmayacağı memur emeklileri dahil 16 milyonu aşkın tüm emeklileri kapsaması mecburi hâle gelmiştir. Aksi takdirde aynen EYT düzenlemesinde olduğu gibi yeni serzenişlere, tartışmalara ve memnuniyetsizler çığ gibi büyümeye devam edecektir.

 

 

 

İsa Karakaş'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.