Antalya’dan dünyaya verilen mesajlar…

A -
A +

Bu sene dördüncüsü düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu, bir dünya markası hâline geldi. 20’den fazla devlet ve hükûmet başkanı, 50’den fazla dışişleri bakanı ve toplamda 148 ülkeden dört bin temsilci katılıyor.

 

 

 

“Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek” temasıyla tertip edilen, “Antalya Diplomasi Forumu” münasebetiyle, Türkiye, küresel ölçekte bir siyaset ve diplomasi adresi olarak, aktüalitenin merkezinde yer alıyor… Bu çok önemli etkinlik dolayısıyla, Antalya’dan dünyaya verilen barış ve refaha yönelik mesajların geniş yankı bulacağı hususunda tereddüt yok. Dünyanın belli başlı meselelerine dair toplantı ve müzakerelerde, çözüm arayışları, siyaset ve diplomasi çevrelerinin yakın takibi altında olacak… Bu sebeple Türkiye, yukarıda da işaret ettiğimiz üzere, küresel bir oyuncu olarak, bölgesel ve global meselelerde, barışa yönelik çabalara yön verme etkisini gösterecektir. Dördüncü Antalya Diplomasi Forumu, onlarca meselenin tartışıldığı bir ortam. Bunların başında hiç şüphesiz Gazze meselesi geliyor. Nitekim Forumun resmî açılışından önce, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Bakanlar Toplantısı, tam da bu gündemle yapıldı. “İki Devletli Çözüm ve Orta Doğu’da Kalıcı Barış” toplantısının akabinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan şu keskin mesajı verdi: “Filistinlileri ana vatanlarını terk etmeye zorlayan her türlü planı reddediyoruz. İsrail’in saldırıları bir an önce durmalı…” Olağanüstü gelişmelerin yaşandığı bir dönemde gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu, diplomasiye olan ihtiyacın net biçimde ortaya konulması fırsatını veriyor. Fidan, BM Güvenlik Konseyinin Gazze meselesi karşısında sessiz ve ezik kaldığına da dikkat çekti ve BM’nin adalet beklentilerini karşılayamadığını belirterek, maalesef mızrak artık çuvala sığmıyor diye konuştu…

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Forumu açış konuşmasında birbirinden önemli birçok mesaj verdi. Kutuplaşmanın yerini ortak akıl, güç yarışının yerini küresel iş birliğinin alması gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, terör; açlık, yoksulluk, ırkçılık ve iklim krizi gibi meselelerin büyük problem teşkil ettiğini ve uluslararası sistemin maalesef çağa ayak uyduramadığını belirtti. Türkiye’nin krizlerin kalbinde ama çözümün de merkezinde olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bu coğrafyanın sadece sakinleri değil, aynı zamanda sahipleriyiz” diyerek şöyle devam etti: “Barış, savaştan daha çok emek istiyor. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok.” Siyonist İsrail’in Gazze’de apaçık bir soykırım uyguladığına dikkat çeken Erdoğan, “İsrail’in katliamlarına sessiz kalmak suça ortak olmaktır” dedi. Konuşmasının büyük bölümünü Filistin ve Gazze meselesi üzerine kuran Cumhurbaşkanı; İsrail’in son bir buçuk yılda 211 gazeteciyi öldürdüğünü, son olarak gazetecilerin bulunduğu çadırı hedef alarak Mansur isimli gazeteciyi diri diri yaktığını hatırlatarak şöyle dedi: “Bunun adı barbarlık değilse nedir? Ambulansların içindeki sağlık görevlilerini kurşun yağmuruna tutmak haydutluk değilse nedir?”

 

“Terör devleti” olarak nitelendirdiği İsrail’i, ikinci bir Nekbe (büyük sürgün) felaketi yaşatmaya çalışmakla suçlayan Erdoğan, “Kahramanca topraklarını savunan Filistin halkını kimse terörizmle yaftalayamaz” dedi. Orta Doğu’da barışın iki devletli çözümle mümkün olduğunu vurgulayan Erdoğan, Uluslararası toplumun bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerektiğini hatırlattı ve Türkiye’nin Filistin halkı yanında yer almaya devam edeceğinin altını çizdi...

 

Konuşmasında Suriye meselesine de geniş yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’nin istikrarsızlık girdabına sürüklenmesine göz yummayacağını belirterek şöyle dedi: “Suriye halkı acıya, zulme ve savaşa doymuştur. Suriyeli kardeşlerimize bunları tekrar yaşatmak isteyenler hesaplarını buna göre yapmalıdır. Soğukkanlılığımızı, sabrımızı, meseleleri diyalog yoluyla çözme tavrımızı kimse yanlış anlamamalı, yanlış yorumlamamalı, sükûnetimiz birilerini çok hatalı heveslere sürüklememelidir.” Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözleriyle İsrail ve yandaşlarına çok açık, kesin ve net bir mesaj verdi. Donald Trump, Vladimir Putin başta olmak üzere, nüfuz sahibi aktörlerle Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda anlayış birliği içinde olduklarını belirtti. “Kimsenin toprağında gözümüz yok” diyen Erdoğan, Suriye’nin yeniden inşası için Türkiye’nin gerekli desteği vermekte kararlı olduğunu ifade etti. Aynı şekilde Kıbrıs Türk Halkının eşit egemenlik haklarının korunmasında Türkiye’nin sarsılmaz iradesini de teyit etti.

 

Avrupa Güvenliği için Türkiye’nin sorumluluk almaya hazır olduğuna da işaret eden Cumhurbaşkanı, bazı yanlış anlama ve değerlendirmelerin aksine, AB’ye tam üyeliğin Türkiye’nin stratejik hedefi olduğunu vurguladı ve ülkemizin bir an evvel kendi tam üyelik sandalyesine oturması gerektiğini dile getirdi. Güçlü bir savunma sanayii olmadan güçlü bir dış politika olamayacağına dikkat çeken Erdoğan, Türkiye’nin bugünkü konumuyla yeni dünya düzeninin kazananlarından biri olarak yerini tahkim edeceğini söyledi. Türkiye yüzyılı kavramının muhtevasında bu gerçekliğin yattığını belirten Erdoğan, üç kıtanın merkezinde yer alan Türkiye’nin, Asya ve Afrika’da yeni önemli roller üstleneceğini ifade etti.

 

Cumhurbaşkanı yarım saatlik konuşmasında daha pek çok önemli mesaj vardı. Bunların bir kısmını özetle bu yazıya aldık. Bu arada Erdoğan’ın yaptığı çok sayıdaki ikili görüşmelerden de önemli notların öne çıkması tabiidir. Antalya Diplomasi Forumu, kim ne derse desin, güçlü Türkiye’nin yeni dünya düzenindeki yürüyüşünün müstakbel sonuçlarına dair güçlü işaretler veriyor. Bölgesel ve küresel meselelerde etkin şekilde rol alan Türkiye; bugüne kadar, Libya’da, Karabağ’da, Somali ve Etiyopya’da, Sudan’da ve Balkanlarda barışa yaptığı hizmetlerle haklı olarak adından söz ettirmekte ve yeni meselelerde de çözüm adresi olarak öne çıkmakta. Antalya Diplomasi Forumu münasebetiyle, son zamanlarda ciddi gerginliklerin yaşandığı Balkan Devletleri Toplantısı da icra edilecek. Türkiye’nin Balkan Coğrafyasında barış için ortaya koyduğu gayretler, bugüne kadar sükûnetin sağlanması ve devamı konusunda hakikaten büyük etki gösterdi.

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.