ABD Hariciye Bakanı 7 Ekim’den sonra İsrail’e ilk geldiğinde, nasıl bir çıkış yapmıştı? “Ben buraya sadece dışişleri bakanı olarak değil, aynı zamanda bir Yahudi olarak geldim…” Böylece Siyonist İsrail’e yaranma yolunda; “Ben bir Siyonist’im. Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok…” diye böbürlenen, aklî melekeleri zayıflamış patronu Joe Biden ile yarışa giriyordu! Geçen on buçuk ay zarfında, ABD’nin bir numaralı diplomatı diye tanımlanan Antony Blinken’ın, Orta Doğu’ya yaptığı mekik ziyaretlerinin sayısını unuttuk. Haftalardır hatta aylardır, kimi zaman Katar’ın kimi zaman Mısır’ın başkentinde; Hamas ile İsrail ve ara bulucu olarak ABD, Katar ve Mısır, zaman zaman başka ülkelerden de katılan isimlerle birlikte ateşkes görüşmeleri yapılıyor. Bu toplantılarda kaç ayrı ateşkes teklifinin kaç kere masaya geldiğini de doğrusu bilmiyoruz. Ama şurası kesin, ABD İsrail’e sesini duyuramıyor artık… Bakınız Mayıs ayı sonunda Biden, İsrail’in Hamas’a teklif ettiğini öne sürdüğü bir ateşkes planını açıklamıştı. Üç aşamalı bu teklifin hem İsrail hem Hamas tarafından kabul edilmesi gerektiğini söyleyen ABD Başkanı, “Artık bu savaşın bitmesi gerekiyor…” demişti. Fakat işin tuhaf tarafı, İsrail’e ait olduğu belirtilen teklifi nedense Biden ilan ediyordu. Daha da tuhaf olanı, bu teklifin hiçbir zaman İsrail hükûmeti tarafından sahiplenilmemesi idi… Anlaşılan bir tiyatro oynanıyordu veya İsrail, ABD’nin ateşkes gayretini hiç ama hiç kale almıyordu. Şimdiye kadarki gelişmeler, ikinci ihtimalin doğruluğunu teyit ediyor.
Geçen dört aylık zaman zarfında, ABD Başkanı ile Dışişleri Bakanı ha bire yeni açıklamalarda bulunuyor, daha doğrusu bir nevi temennilerde bulunuyor. Öyle bir tablo ortada ki, Biden ve Blinken kenardan ümitsizce sesini duyurmaya çalışıyor. Velakin Siyonist İsrail hükûmeti, hiç ama hiç oralı değil… Öyle olmasa, Biden’ın ilan ettiği üç aşamalı ateşkes teklifine göre, birinci aşamada altı haftalık geçici ateşkes uygulanacak ve İsrail ile Hamas ellerindeki rehinelerin bir kısmını serbest bırakacaktı. Kadın ve yaşlılar öncelikli olmak üzere… İkinci aşama olarak, yani ateşkesin kalıcı hâle gelmesi ve çatışmaların sonlandırılması için, Hamas ile İsrail arasında müzakereler yürütülecekti. Altı haftalık sürede bu müzakereler bitmese bile geçici ateşkes devam edecekti… Nihayet kalıcı ateşkesle birlikte, üçüncü aşama olarak da Gazze’nin yeniden inşası masaya gelecekti...
Evet, Biden’ın dünyayı kandırırcasına bir umut olarak duyurduğu üç aşamalı ateşkes teklifi kısaca böyleydi. Ancak yukarıda da işaret ettiğimiz üzere, bunların hiçbiri olamadı ve terörist İsrail Devleti soykırıma devam etti. İnsan kasabı Netanyahu’nun istediği de buydu! Hamas’ın en başında olumlu baktığını ilan ettiği, bu teklifin hayata geçmesi için gerekeni yapamayan Amerika, öbür yandan İsrail’e silah desteğini arttırdı. Temmuz ayında da kasap Netanyahu’yu Kongre’de konuşturup bol bol ayakta alkışlattı...
Gelinen noktada, ateşkes ortamına yaklaşmaktan ziyade tam tersine savaşın büyümesi ve yayılması söz konusu. İsrail, Lübnan’a saldırarak dikkatleri Gazze’deki soykırımdan kaçırmaya çalışıyor. Gazze’de ölü sayısı elli bine, yaralı sayısı da yüz bine yaklaştı. Ve daha da vahimi içeriye insani yardım girmesine mâni olan terörist İsrail, bir taraftan insanları gıdasız; bebekleri ilaçsız bırakarak, diğer yandan su şebekesini tahrip ederek tam bir imha hareketine girişmiş durumda… Gazze’de insanlar sadece bomba ve füzelerle değil, açlık ve susuzluktan da ölüyor. Bütün bunlar hız kesmeden devam ederken, Amerika İsrail’in karşısında tam bir acizlik ve çaresizlik içinde!.. Utanmadan “Ben Filistin için çok şey yaptım” diyen aklı gidik Biden ve onun dışişleri bakanı Blinken, dünyanın gözünü boyamak için, nöbetleşe ateşkes çağrılarında bulunuyor. Gelin görün ki, ateşkes diye getirilen her yeni teklifte İsrail’in kabul edilmeyecek yeni şartları ilave edilmiş oluyor. Böylece en ufak bir ateşkes ve barış ihtimali de bırakılmıyor. “Hamas’la savaşın devamından asla geri adım atmayacağız” diye yırtınan Netanyahu ve şürekâsı, hazır ABD ve AB’nin sınırsız desteğini arkasına almışken, Gazze halkını imha edip burayı da ilhak etmek istiyor. İsrail bu hedefini hiç de saklama ihtiyacı duymuyor… Ne var ki Batı dünyası bütün bu kalleşliğe rağmen, hâlâ Hamas’ı barışı istemeyen taraf olarak göstermeye çalışıyor. Hâlbuki barışı istemeyen, savaşı yaymak ve yeni topraklar gasbetmek isteyen İsrail’in kendisi...
Dünya gözlerini gerçeklere kapatmış, sağır ve dilsiz rolünü oynamaya devam ediyor… Gazze’deki katliam ve soykırımı anlatacak kelimeler de artık tükendi! Amma Gazze halkının topraklarını savunma iradesi dimdik ayakta… Terörist-Siyonist İsrail’in zulüm ve vahşeti, bu iradeyi kırmaya asla güç yetiremeyecek. Filistin halkı muhakkak bir gün hürriyetine kavuşacak. Kasap Netanyahu ve suç ortakları da, uzak olmayan bir gelecekte mutlaka hesap verecektir.