Bayram günlerinde İslâm âleminin sevinç ve sürurunu konuşmamız gerekirken, Gazze halkının yaşadığı dehşet verici; kelimelerle ifade edilemeyecek, perişanlığını seyretmek ne acı… İnsanlık bu vahşete hâlâ sessiz!..
Gazze sakinleri ve bütünüyle Filistin halkı, kaç zamandır, bayramları ağız tadıyla idrak edemiyor?.. Evet, bu ramazan ayında, tamamen muhasara altındaki Gazzeliler, fasılasız olarak bombardıman altında, hayatta kalmaya çalışırken, bir yandan da açlık ve susuzlukla, ilaçsızlıkla boğuştu. Açlık, susuzluk ve ilaçsızlık deyip geçiyoruz, ama bu fecaati fiilen yaşayanların hâlini bir düşünelim… İnsanoğlunun asla tahammül edemeyeceği bir zulüm, işkence ve vahşet hüküm sürüyor Gazze topraklarında. Son bir buçuk senede, Gazzeliler acaba kaç defa yerinden yurdundan sökülüp sürgüne yollandı? Ve yüz küsur yıldan beri, Filistin halkı neler yaşadı? Tek cümle ile ifade edilecek olursa, zulüm; işkence ve katliamla birlikte yaşamaya çalışıyor… Ey insanlık! Gözlerin görüyor mu, kulakların arşıâlâya yükselen feryatları duyuyor mu? Gazze halkı boğuluyor, boğuluyor! Bakınız Yeni Şafak gazetesinin konuştuğu Gazzeli aktivist Enver Atallah ne diyor? 25 gündür Gazze’ye hiçbir gıda ve yardım malzemesinin girmediğini belirten Atallah, an itibarıyla ekmek ve unun bittiğini, bu sebeple fırınların çalışamayacağını ve Gazzelilerin ekmek dahi bulamayacağını haykırıyor. Şöyle feryat ediyor: “Her yandan bizi boğarak öldürüyorlar. Bomba yağdırarak öldürüyorlar. Hastalıktan da ölüyoruz, açlıktan da ölüyoruz. Durum çok vahşidir…” Siyonistler kana doymuyor. Son 24 saatte siyonist, terörist İsrail güçlerinin saldırısından en az on üç çocuk daha öldü. Vahşi siyonist saldırıda, insani yardım dağıtmakla görevli sekiz kişi daha hayatını kaybetti. Ateşkes ihlalinden bu yana, insani yardım dağıtırken, İsrail saldırısına maruz kalıp hayatını kaybeden gönüllü sayısı 27’ye yükseldi. 7 Ekim 2023’ten bu yana siyonist terörist İsrail devletinin yaptığı katliam ve soykırımdan dolayı, hayatını kaybeden Filistinli sayısı 50 bini çoktan geçti…
Heyhat… Bu köşede kaç kere dile getirdik; dünya bu vahşeti sadece seyrediyor. Dünya sessiz kaldığı için Amerika ve bütünüyle “Batı” sınırsız biçimde desteklediği için siyonist İsrail daha da vahşileşip küstahlaşıyor… Hâl böyle olunca, terörist İsrail Gazze’yi rahatça yaktı yıktı. Gazze halkı enkaz yığınlarının arasında hayata tutunmaya çalışırken, bu defa derme çatma çadırları bombalayarak, en alçakça yöntemlerle burayı imha edip insansız hâle getirmeye yelteniyor. Ortağı Trump’ın, bizzat göz diktiği ve eğlence merkezi hâline getirmek istediği Gazze’ye dönük vahşeti, Netanyahu günbegün daha korkunç yöntemle devam ettiriyor. Kasap Netanyahu, insanlık tarihinin an korkunç, en alçak ve en ahlaksız örneğini sergiliyor. Peki, bu rezalet, bu vahşet daha ne kadar sürecek? Eğer dünya bu şekilde tepkisiz kalmaya devam ederse, korkarız ki, Gazze’den eser kalmayacak. Türkiye, Gazze’nin siyonist İsrail tasallutundan kurtulması için uluslararası arenada çok yoğun bir diplomasi maratonu yürütüyor. Türkiye’nin bu gayreti İsrail’i fena hâlde rahatsız ediyor. O sebeple de Türk devlet yetkililerine karşı çeşitli mecralarda karalama kampanyaları yürütüyor.
Son olarak, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı x sosyal medya platformundan çok küstahça bir paylaşım yaptı. Cumhurbaşkanı’mızı antisemitist olmakla itham etmeye kalkışan Saar, skandal ifadeler kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem kendi halkı hem de bölge için tehlikeli olduğunu söyleyecek kadar ileri gitti. Küstah Bakan’ın skandal paylaşımını, Dışişleri Bakanlığı yazılı bir açıklamayla kınadı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da bir açıklama yaparak İsrail’in küstah bakanına çok sert bir cevap verdi. Yılmaz, sosyal medya hesabından İsrail Dışişleri Bakanı Saar'ın küstah açıklamalarına şu karşılığı verdi: "Bizim medeniyetimiz hiçbir zaman antisemitik olmadı. Antisemitizm arayanlar, Avrupa tarihine baksınlar. Netanyahu hükûmetinin işgal, soykırım ve etnik temizlik politikalarını reddetmek antisemitizm değildir." Cevdet Yılmaz, tüm dünyada yükselen antisemitizmin asıl müsebbibinin İsrail yönetiminin izlediği insanlık dışı saldırganlık olduğunu belirtti. Yılmaz paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
"İstiyorlar ki çocuklar katledilirken dünya sussun. Bir halk topyekûn yok edilmeye ve vatanından sürülmeye çalışılırken kimsenin sesi çıkmasın. Yaşanan vahşeti reddeden Yahudiler dâhil olmak üzere, 'İnsanlık İttifakı', bu çirkin propagandaları boşa çıkaracak ve er geç hak yerini bulacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı’mıza yönelik rahatsızlıkları ve hadsiz sözleri, hakikatin gür bir sesle ifade edilmesinden duydukları korkudan kaynaklanmaktadır. İki devletli bir çözüm temelinde Filistin halkının haklı davasını ve insanlığın ortak değerlerini sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz."
Evet, Türkiye Cumhuriyeti her zaman mazlum Filistin halkının haklı davasının savunucusudur. Siyonistler bu durumdan ne kadar rahatsız olurlarsa olsunlar, Türkiye’nin tavrı değişmeyecektir. Dünya bugün orman kanunlarının tasallutu altındadır. Ancak bu hâl ilanihaye devam etmeyecektir. Elbette bir gün daha adil bir dünya tezahür edecektir. Bugünkü kaotik ortama bakarak karamsar olmak doğru bir tutum değildir. Cesaretle ve ısrarla, başta Filistin olmak üzere, dünyanın muhtelif yerlerinde devam eden zulüm, katliam ve her türlü zorbalığa karşı bir duruş sergilemekten başka çare yoktur. Şu hakikati gözden kaçırmayalım. Dünya beşten büyüktür. Dünya şüphesiz Amerika Birleşik Devletleri’nden büyüktür. Tabiatıyla kaide kural tanımayan Trump gibi kişilerin de hükmü geçici ve sınırlıdır. Bir noktada duvara toslayacaktır. Bize düşen de, Filistin halkına hem Gazze hem de Batı Şeria’da reva görülen zulüm ve işkenceye, soykırıma karşı daha güçlü şekilde tepki göstermektir. Dünya sivil vicdanı Gazze için ayağa kalkmış bulunmakta. Bu sivil vicdan, vicdansız devletleri eninde sonunda dize getirecektir…
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...