Köpek meselesi ne durumda?

A -
A +

Bazıları hâlâ katılmayabilir, ama köpek meselesi çoktandır ülke için bir ulusal güvenlik konusu… Memleket çapında, günde kaç tane köpek saldırısı oluyor, kaç kişi yaralanıyor? Peki, ya kuduz tehlikesi?!.

 

 

Bunca zamandır yapılan çağrılara, verilen sözlere ve gündeme getirilen çözüm tekliflerine rağmen, köpek meselesinde bir arpa boyu bile yol alınamadı! Şöyle ki, 1393 belediyeden sadece 237 tanesinin köpek barınağı var. Bu barınakların kapasitesi, yeterliliği, sağlık şartları vs. ayrı bahis... Demek ki, bunca gürültü patırtıya rağmen, bazıları sadece olayı seyretmekle kalmış!.. Veya kendince pratik bir yol bulup, bölgesindeki başıboş köpekleri komşu bir belediyenin sorumluluk alanına aktararak işi hallettiğini düşünmüş...

 

Önce şu sorunun cevabını arayalım; en asgari rakamlara göre, bu ülkede dört milyonu aşkın başıboş köpek olduğu belirtiliyor… Bu rakamı on milyona kadar tırmandıranlar da var. Vâkıâ elde sağlıklı, güvenilir bir istatistik olmadığı için, bu konuda kimse fazla iddialı konuşamaz. Bu durumda asgari rakama göre dört milyon küsur köpeğin sahiplendirilmesi mümkün mü?.. Hariçten gazel okuyan çok… Özellikle bazı sanatçı kimlikli veya sosyete figürü olarak kendini pazarlayan ayarsız tipler, hiçbir sorumluluk almadan, sırf kâzib şöhretleriyle karnından konuşarak, alınmak istenen tedbirlere de körü körüne karşı çıkıyor. Tam bu satırları kaleme alırken, Kahramanmaraş’ta; yüzlerce küçükbaş ve kümes hayvanı köpekler tarafından telef edilen vatandaş, televizyondan şöyle haykırıyordu: “Gelsinler bunlar için de ayaklansınlar!..”

 

Evet, köpek meselesi çoktandır bu ülkenin hayati meselelerinden biri hâline gelmiştir. Memlekette bütün köpek saldırıları kayıtlara geçmiyor. Bugüne kadar kaç vatandaş hayatını kaybetti, kaç tanesi ölümcül şekilde yara aldı? Bunun yeterli bir istatistiği var mı? Nerdeee? Televizyonlara yansıyan öyle görüntüler var ki, insanın bakmaya bile yüreği kaldırmıyor. Daha önce de Yeni Şafak’taki köşesinde, şımarık ve küstah bir azınlığın köpek meselesinde şirretlik yaparak, toplumun bütününü sindirmeye çalıştığını dile getiren Aydın Ünal, dün de bu meselede AK Parti’nin karşı karşıya bulunduğu ciddi sınava dair önemli bir tahlil yaptı. Amerikan askerlerinin Türkiye toprakları üzerinden Irak’a geçişi için; Meclis’te oylanan ünlü 1 Mart 2003 tezkeresini hatırlatan Ünal, o oylamanın henüz beş aydır iktidarda olan AK Parti tarihi için en ciddi sınav olduğunu kaydettikten sonra şunları söylüyor: “Hükûmet tezkerenin geçmesini istiyordu. Ancak milletvekillerinin bir kısmı oylamaya katılmadı. Katılanların bir kısmı da hayır oyu kullandı. Ama bu AK Parti tarihine bir çatlak olarak geçmedi. AK Parti milletvekillerinin gerektiğinde yanlışa yanlış dediği, bunun da öz eleştiri anlamında ya da gerektiğinde iç muhalefet anlamında ya da gerektiğinde vicdanın devreye girmesi anlamında AK Parti için olumlu olduğu kanaati oluştu. Nitekim sonraki yıllar bunu teyit etti…”

 

Aydın Ünal bu özeti yaptıktan sonra, AK Partinin şimdi tersinden ama benzeri bir sürece girdiğini; köpek meselesiyle ilgili olarak AK Parti tarafından Meclis’e getirilecek teklife, bazı vekillerin oy vermeme ihtimalinin; ilerisi için nelere işaret olacağına dair, önemli bir hususa dikkat çekiyor:

 

“Gerek grup salonundaki alkışın tonundan, gerekse söylentilerden anladığımız, bir miktar milletvekili başıboş sokak köpekleriyle ilgili teklife kabul oyu vermeyebilir. Kuşkusuz hür iradeye sahipler; hiçbir baskı altında kalmadan oylarını kullanacaklar. Ancak yasanın reddedilmesinin, siyasi olarak, köpek meselesini aşan bir boyutu olacağını da görmek gerekir. Zira köpek meselesi, her ne kadar bazıları reddetse de, sınıfsal bir meseleye çoktan dönüştü. Toplumun ezici çoğunluğunun 'her ne şekilde olursa olsun çözüm' istediği net olarak görülüyor. Bu ezici çoğunluğun ortak bir siyasi görüşü yok ama genel olarak aynı toplumsal tabakada bulunuyorlar. Köpeklerin uyutulmasına karşı çıkanlar ise genellikle varlıklı, güvenlikli alanlarda yaşayan, sorunla yüz yüze gelmeyen, örneğin çocuklarını site içinde servise bindirip site içinde indiren, modern, Batılı, seküler özellikler gösterenlerden oluşuyor.

 

Yani TBMM Genel Kurulu’nda artık sadece köpek sorununa ilişkin bir teklif oylanmayacak; sessiz çoğunluğun talebi ile örgütlü ve sesi çok çıkan azınlığın talepleri arasında bir tercih yapılacak. AK Parti, sessiz çoğunluğun sesi olarak siyaset sahnesine girdi, 1 Mart Tezkeresi’nde gösterdiği ilkeli ve cesur duruştan bu yana da istikrarlı olarak sessiz çoğunluğun gür sesi oldu. Şimdi AK Parti’nin bu en güçlü vasfı, köpek meselesiyle sınanacak gibi görünüyor. Eğer bir yol kazası olursa, AK Parti’nin siyaseti de tartışma konusu olacak. Açıkçası AK Parti’nin, böyle bir yol kazasının altından kalkması da çok zor olacak. 1 Mart partide bütünleşmeyi sağlamıştı, köpek meselesi üzerinden bir ayrışma ise kırılma anlamı taşıyacak. AK Parti’ye ilişkin zihinlerimizde böyle bir şüphenin oluşmuş olması bile tek başına dikkat çekici, tedirgin edici. Umarız şüphelerimiz ve kaygılarımız yersiz çıkar.” Eski AK Parti milletvekilinden, hayli dikkat çekici bir analiz…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe 1 Haziran 2024 20:04

İşçi haklarını istismar eden sol(!) burjuvazi kaldırımlara ve çöp kenarlarına yemek ve hayvan yemi bırakıyor. Bu artık yemekler pis pis kokuyor. Bu hayvanların artığını ve dışkılarını ise kendileri temizlemeyip, zavallı işçilere temizletiyorlar. Bu ne yaman çelişki?!?