“Özel niteliksiz siyasetin markası…”

A -
A +

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, bütün mesaisini Ekrem İmamoğlu yoluna hasretmiş vaziyette. Sabah-akşam bütün yaptığı, yolsuzlukla suçlanan İmamoğlu’nu yargının pençesinden kurtarma çabası!..

 

 

19 Mart’tan bu yana CHP’nin ve Genel Başkanı Özgür Özel’in, siyaset adına ortaya koyduğu hâl ve hareketlere yakından baktığınızda neler görüyorsunuz? İstanbul Saraçhane Meydanı'nda günlerce devam eden anlamsız; agresif ve kamu düzenine karşı, bolca aykırı ve tuhaf eylemin sergilendiği sözüm ona siyasi protesto faaliyeti. Akabinde Maltepe mitingi ve Özel’in sık sık tekrarladığı hapishane ziyaretleri. Her ziyaretten sonra da, devletin yargı mercilerini hedef alan temelsiz, ucuz, kaba, ciddiyetsiz ve samimiyetsiz salvolar… İktidara, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik mesnetsiz iddialar. Ölçüsüz, saldırgan ve tribünlere oynamaktan başka bir manası olmayan, asgari siyasi nezaketten yoksun beyanlar… Evet, Özgür Özel netice alınmayacağı en başından belli olan, bir siyasi tiyatro oyunuyla mesafe almaya çalışıyor. Görünüşe bakılırsa, Özel çok etkili ve agresif bir politika icra ediyor. Oysa partisinin bir kişinin, siyasi ikbali uğruna âdeta rehin tutulmasına rıza göstererek, yakalanması muhtemel asgari başarılara da kapıyı kapatıyor. Kısacası CHP’yi ve kendisini bilerek bir cendereye sıkıştırmış durumda. Özel’in Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı hususunda sarf ettiği sözler evlere şenlik… Ne siyaset bilimine ne de ülkenin hukuk mevzuatına sığabilecek gülünç tasarımlar! Neymiş, sonuna kadar İmamoğlu’nun adaylığı için uğraşacaklar, şayet onu resmen aday yapamazlarsa, yerine en çok oy alabilecek birini aday gösterip seçtirecekler. O seçilen kişi de gelip İmamoğlu’nu hapishaneden çıkaracak ve siyasi haklarını iade edecek; böylece günün şartlarına göre İmamoğlu’na ya cumhurbaşkanı ya da başbakan koltuğu teslim edilmiş oluverecek… Sahi böyle bir izahın ciddiyeti olabilir mi gerçekten?

 

Kim kime, nasıl oluyor da böyle bol keseden devletin en üst makamlarını peşkeş çekiyor? Ortada belirlenmiş bir seçim takvimi yok. Normal seçim zamanına daha üç yıl var. Velakin hâlihazırda, kişisel konumu itibarıyla adaylığa elverişli olmayan (mesela yüksek tahsil diploması bulunmayan), hakkında derdest yarım düzineden fazla davanın söz konusu olduğu bir şahıs zoraki aday (pardon aday adayı) yapılmak isteniyor. Yahu bu durum düpedüz irrasyonel bir şey. Fakat CHP yönetimi bile bile bu irrasyonel yaklaşımı sürdürmeye çalışıyor. Aslına bakarsanız, Özgür Özel; maruz kaldığı baskılar sebebiyle, bu tiyatroda başrol oynamak zorunda. Çünkü bulunduğu siyasi mevki malum şartlar altında bu neticeyi doğuruyor… Gelgelelim, hakkında ortaya atılan yolsuzluk iddiaları sebebiyle, çok uzun bir müddet yargı önünde hesap verme durumunda olan İmamoğlu’nun adaylığının hayal olduğunu yakından gören Özel, artık başka bir hesabın içine de girmiş bulunuyor. O da şudur: Özel İmamoğlu yerine, en fazla oyu alacak müstakbel adayın kendisi olduğunu, siyasi taktik icabı açıkça telaffuz etmese bile, yavaş yavaş tabanını alıştırmaya başladı. Yukarıda işaret ettiğimiz komik çözüm tarzının asıl mahiyeti budur. Ancak CHP gibi asırlık bir partinin böyle hacil durumlara düşmesi normal karşılanacak bir vaziyet değil. Bundan dolayı CHP yönetimi ciddi bir sıkışmışlık içinde ve bunu savuşturmak için de iktidar kanadına olur olmaz suçlamalarla, halkı sokağa çağırtıp asayişi tehdit etme veyahut boykot çağrılarıyla ekonomik işleyişe, daha doğrusu vatandaşın geçim gayretine ket vuracak biçimde cebine müdahale etmeye yelteniyor… Çok açık ifade edelim ki, bu yol sağlıklı bir tarz değil. Olmadığı için de CHP bariz şekilde tıkanmış görünüyor.

 

Bu tıkanma sebebiyle yarınlara dair rasyonel bir söylem geliştiremeyen CHP genel başkanı 145 sene öncesine giderek, Jön Türklerin o mahut ideolojilerine sarılıyor. Bu konulara hayli uzak olduğu bilinen İmamoğlu da ondan kopya çekerek aynı dili kullanıyor… Nereden nereye!.. O Jön Türkler ki, İngiliz büyükelçinin arabasındaki atları çözüp kendilerini koşturacak kadar zavallı ve sefil yaratıklardı… Bunlardan bir kısmı, özellikle Enver ve Talat Paşa gibi önde gelen isimler sonradan pişman oldular, ama iş işten geçmişti. İngilizlerin güdümündeki İttihat ve Terakki koskoca imparatorluğu dokuz yıl gibi bir müddet içinde paramparça etti. Bugün Özgür Özel, aynı zihniyetle İngiltere’den medet umuyor. İngiliz Başbakanı Starmer’e sitem ederken için için ağlıyor. “Kendimizi terk edilmiş hissediyoruz” diyor. Türkiye’yi Batı’ya şikâyet eden ve bu fiilinden dolayı övünen Özgür Özel, beri tarafta her vesileyle Kuvvay-ı Milliyeci olmakla böbürlenen sözde bir ulusalcı partinin başındaki isim. Şimdi gelin Özel’in CHP liderliği adına sergilediği bu politikalara her tarafından bakın ve anlamaya çalışın… Bu ne menem siyaset anlayışıdır. Ve bu zihniyet maazallah Türkiye’de yönetim yetkisi alsa memleketi hangi istikamete götürür? AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Özel’in geldiği nokta itibarıyla niteliksiz siyasetin markası olduğunu söylüyor. “Özgür Özel siyasi tarih bilmiyor. Siyasi tarif yeteneğinden yoksun ve siyasi kavramlardan haberdar değil. Özgür Özel’in siyasi söyleminin Avrupa’daki aşırı sağcılarla bire bir benzerlik göstermesi vahimdir” diyor. “Özgür Özel'in Cumhurbaşkanımıza dönük kullandığı ifadeler, Türkiye ve İslam düşmanı Avrupalı aşırı sağcı siyasetçilerin düşmanca sözlerinin aynısıdır" ifadesiyle, Özel'in geldiği alanın siyaset karşıtlığı olduğunu kaydeden Çelik, "Siyasete emek vermiş ve siyasi hayatımızda iz bırakmış birçok CHP Genel Başkanı oldu. Katılmadığımız çokça fikirleri olsa da bu genel başkanların çeşitli siyasi meselelerde nitelikli yaklaşımlarına şahit olduk. Özgür Özel'in geldiği nokta ise tamamen 'niteliksiz siyasetin’ markası oldu" diyor. Peki, bu niteliksiz siyasetle nereye kadar?

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.