2003 yılının başarılı performansı, 2004'e yönelik iyimser senaryoları besliyor. 2003 yılı itibariyle gerçekleşen iç ve dış şoklar karşısında ekonominin kilit göstergelerinin aşırı bir dalgalanma göstermemiş olması, stres testinden güçlü bir biçimde çıktığımızı kanıtlıyor. Böylece şemsiyemizi test etmiş olduk. En kötü şemsiye bile güneşli bir havada hiç damlatmazmış. Bizimki, yağmur yağarken de damlatmadı. Ekonomi medyası, 2003'ün olumlu bilançosuna günlerdir ayrıntılı bir şekilde değindiği için, yazılanları tekrar etmek istemiyoruz. Gündem farklı değil Ülkemize yönelik araştırmalarda 2004 boyunca kredibilitemizin ve riskimizin belirlenmesinde kullanılacak kritik değişkenler şunlardan oluşuyor: * Türkiye-ABD ilişkileri, Irak operasyonunun Türkiye'ye yönelik yansımaları ve global masada ülkemize düşen yeni rol ve misyon * Türkiye-AB ilişkilerinde ortaya çıkan inişler ve çıkışlar * Kıbrıs problemi * Yerel seçimler * IMF ile yürütülen ilişkilerin geleceği Niyet Mektuplarında yer alan hedeflerin tutturulmasına yönelik performans kriterleri ve yapısal tedbirlerin hayata geçirilmesi * Dış ve iç şoklar karşısında kilit göstergelerin ortaya koyacağı refleksler * Borç yönetimine ilişkin sorunlar * Bankacılık sektörümüzün yeniden yapılandırılması Yukarıda yer alan gündemi, iyi bir karne ile 2003'den aynen devraldığımızı söyleyebiliriz. Reçete değişmiyor Türkiye'de uygulanmakta olan istikrar programının önceliklerinde de bir farklılık yok. Öncelikler değişmiyor, şöyle sıralanıyor: * Enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürmek * Kamu borç stokunu azaltmak * Ekonomide sürdürülebilir büyüme ortamını tesis etmek Borç stokunun çevrilebilir olması ve risk primi üretmemesi, 2004'ün gündeminde de ağırlığını hissettiriyor. Borç yönetimi reçetemiz, 2003 reçetesinin kopyası: * İstikrarlı büyüme ve düşük enflasyon * Hedeflenen düzeyde faiz dışı fazla * Reel faizlerin düşmesi * Kur riskinin taşınabilir düzeyde olması 2004 yılına ilişkin yerli ve yabancı değerlendirmelere göre, büyüme ve enflasyon hedeflerinin önümüzdeki yıl içinde de tutturulacağı vurgulanıyor. 2003 yılında olduğu gibi, büyümeyi desteklemesi beklenen başlıca faktörler şunlar: * İhracatta ve sanayi üretiminde artış * Finans piyasalarında istikrar uzayan vadeler ve artan güven * Reel faiz oranlarında azalma * Verimlilik artışı Ekonomi büyürken enflasyonist baskı oluşturmamak son derece önemli. Yapılması gerekenlerin başında, yurt içi talebi kontrol altına almak geliyor ki, bunu "Kemer sıkmaya devam!" olarak da algılayabiliriz. Yurt içi talebin, * kamu kesiminde devam edecek küçülme * özel tüketim harcamalarında sınırlı artış * istihdam hacminde kısıtlı büyüme ile dizginlenmesi planlanıyor. İyi diyelim, iyi olsun (mu?) Beklentilerin olumluya dönmesi ve güven ortamının sağlanması, ekonomik istikrar açısından çok önemli. Aynı iktisadi temeller, beklentilerin olumlu olması halinde ekonomiyi daha düşük faiz ve döviz kuru dengesine doğru çekerken, olumsuz beklentiler ve güven ortamının zedelenmesi, ekonomiyi yüksek faiz ve yüksek döviz kuru dengesine sürükleyebiliyor. Bir ekonomide, herhangi bir zaman diliminde ulaşılması mümkün denge sayısı, beklentilerin olumlu ya da olumsuz olmasına göre, 'iyi denge' ya da 'kötü denge' biçiminde, yani birden fazla olabiliyor. "İyi denge" için iktisadi temellerin sağlam, beklentilerin olumlu seyretmesi gerekiyor. Sadece pembe gözlük ile bir yere varabilmek mümkün değil. 2004'e iyi giriyoruz, daha iyi çıkmak dileğiyle...