Hakem aranıyor!

A -
A +
Önce darbe, sonra katliam. İhaleyi alan gereğini yapıyor.
Şimdi mi?
Şimdilerde, Mısır'a mazbut bir hakem aranıyor.
Firavunları yemleyen küresel hegemonlar, fırsatı hiç kaçırmıyor.
Diyorlar ki:
-Bu böyle gitmez. Uzlaşmaktan başka çareniz yok. Size bir hakem lâzım. Hem de acilen!
Aslında, bu açıdan bakıldığında, başta Suriye ve Irak olmak üzere, tüm Orta Doğu'ya "hakem" lâzım.
Peki..
Hakemi meşru ve zaruri kılan kaotik ortamdan, kim ya da kimler sorumlu?
-Rivayet muhtelif!
Rivayet muhtelif olunca, kaos ve kargaşa tırmanıyor, hakeme duyulan ihtiyaç daha da kuvvetli bir biçimde kendini hissettiriyor. Anlayacağınız, her şey dengi dengine. Davul, ezilenlerin sırtında, tokmak hakemde.

***
Hakem denildiğinde, her nedense, yıllar önce dinlediğim bir kıssayı hatırlarım.
Kral, filozofa sual eder:
-Bölgemde egemen olmak için ne yapmalıyım?
Filozof, cevap verir:
-Sürekli ihtilaf çıkar. Mevcut anlaşmazlıkları körükle..
Biraz durakladıktan sonra, ilave eder:
-Hakem ol, fakat tüm çözüm yollarını tıka! 
Kralın, amaçlarına ulaşmak bakımından ne kadar muvaffak olduğunu bilmiyoruz.
Ne var ki..
Görülen lüzum üzerine hakemliğe soyunan emperyalizm, "işbirlikçi monarklara ve diktatörlere" şu mesajı çok net bir biçimde defalarca iletmiş:
-Bu ülke, sizden sorulur; Siz de, bizden sorulursunuz. Anlaştık mı?
Eğer böyle bir senaryo geçerliyse, zarlar cıvalıdır, hakeme yakın olmaktan başka bir alternatifiniz yoktur.

***
Gelelim hakemin performansına..
Beyaz Adam, "Saddam'ı getirin, demokrasiyi götürün!" demişti, ama bir türlü olmadı. Sadece Irak'ta değil, bir dizi Orta Doğu ülkesinde, "pizza ve hamburger zinciri" kurar gibi, "demokrasi zinciri" kurulamayacağı anlaşıldı. Bölgenin egemenleri, değişen konjonktüre paralel olarak bir takım yeni pozisyonlar almaya başladı.
Mesela..
Saddam sonrasında, komşu ülkelerin monarkları ve elitleri, bürokratlarını uyarıyormuş:
-Süper güçlerle iyi geçinin, yoksa bize de demokrasi gelir. Aman ha!
Farkında mısınız? Mısır'ın tepesine çöreklenen firavunlar da, böylesine iğrenç reflekslerle hareket ediyor. Anlaşıldığı kadarıyla, bu coğrafyada işler böyle yürüyor.

***
Dolayısıyla..
Orta Doğu coğrafyasının, geçmişte olduğu gibi, şimdi de "emperyalizmin laboratuvarı ya da akvaryumu" gibi kullanıldığını söylersek, herhalde abartmış olmayız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.