Hep hayret etmişimdir. Bu kadar çirkin lâkırdı, nasıl telaffuz edilir, nasıl fütursuzca söylenir! Vaziyet bildiğiniz gibi.. İnsanımızın ekseriyeti sövüyor. Peki.. -Liderlerimiz ne yapıyor? Elitlerimiz ne âlemde? Onlar da sövüyor. Sövme konusunda halkımız, müşterek bir jargon kullanıyor. Göbeğini kaşıyan adamdan, köpeğini kaşıyan madama kadar, toplumun tüm kesimleri, yeri geldiğinde takır takır saydırıyor. *** Yıllar önce, bir milletvekiline sormuştum: - Nasıl oluyor da, bu galiz kelimeleri, bu kadar rahat söyleyebiliyorsunuz. Hiç utanmıyor musunuz? - Cevap ilginçti: - Biz, milletimiz adına söveriz! Ne diyelim? Her şey dengi dengine.. Böyle millete, böyle vekil! Yabancılar da çok farklı değil. Özellikle Amerikalılar, (F-word) diye bilinen küfürleri hayatın her alanında kullanıyor. Hatırladığım kadarıyla.. Başkan Reagan, mikrofonun açık olduğunu unutarak, gazetecileri kalaylamış, daha sonra özür dilemişti. *** Ülkemize dönersek.. Hemen her yerde, her türlü sövgüye tanık olmak mümkün. Mesela.. -Otomobilini duvara çarpan maganda, duvara söver. Kamyoncu, işi otomatiğe bağlamış. Kasadaki ibare şöyle: -Ne söylersen, bir fazlası! Küfürbaz felsefeye göre: -Erkek adam, küfreder; küfretmeyen, kesin toptur! -Susmak insanı şişirir; sövmek rahatlatır. Sövmek, asab-ı müsekkindir. Şair de farklı düşünmüyor. Bakınız ne diyor? En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin... *** Sövmek, nesilden nesile geçen; babadan, dededen, mahalleden, sosyal çevreden miras kalan, son derece bulaşıcı bir eylem. Ne var ki.. Ödenen bedel, bir hayli ürkütücü. Küfür sebebiyle işlenen cinayetleri, sönen ocakları hatırlatmaya gerek var mı? Anlaşıldığı kadarıyla, halkımızın çoğu, kendini başka türlü ifade edemiyor. Ne mi yapmalı? Küfürbazın diline acı biber sürsek de nafile. Hiç şüpheniz olmasın, bunlar bibere de söver. Gönül dostları ne güzel söylemiş: -Her kapdan içindeki sızar!