Atış serbest!

A -
A +

Diyelim ki, TBMM'de Bütçe'yi değerlendiriyorsunuz. Meclis Başkanı'nın "Süreniz bitiyor, Sayın.. lütfen toparlayınız!" ikazından sonra, konuşmanızı şöyle bağlıyorsunuz: "...Bu bütçe, sadece "faiz dışı fazla" hedefine kilitlenen, sosyal harcamaları gerileten, dolaylı vergilere yüklenen, gelir dağılımını daha da çarpıtan bir bütçedir. Bu bütçe, IMF bütçesidir, tefeci bütçesidir, yoksulluk bütçesidir." Tebrikler! Alkışlar... Tenevvür ettik! *** Gerçekten, IMF destekli istikrar programı uygulayan bir ülkenin bütçesini eleştirmek adına, "kasvet ve hamaset" üretmek çok kolaydır. Ne var ki, alternatif üretmek bir hayli "zahmet ve basiret" gerektirir. Bendeniz, Şubat 2001 krizinden miras kalan böylesine bayat bir eleştiri şablonunun içinin boşaldığını ve kredibilitesinin kalmadığını düşünüyorum. Bu sebeple olacak ki, Bütçe'ye ilişkin hararetli tartışmaları, hararetsiz bir şekilde izledim. Eğri oturalım, doğru konuşalım. Bütçe, bir öncelikler belgesidir; her derde deva, hiçbir yan etkisi olmayan şifalı ot değildir. Bütçe'de öncelik, "mali disiplin" olarak göz kırpmaktadır. Bütçenin faiz bütçesi, yoksulluk bütçesi, tefeci bütçesi olmaması, için mali disiplini telef etmemek elzemdir. Tefeciye düşmemek için... 2006 Bütçesi için Faiz Dışı Fazla (FDF) hedefi, 2005'te olduğu gibi Bütçe için yüzde 5, tüm kamu sektörü için ise yüzde 6.5 olarak belirlenmiş. FDF, vergi gelirlerini arttırıcı düzenlemelerin yanı sıra, büyük ölçüde, harcama kısıcı önlemlere dayandırılıyor. Vergi gelirlerinde hedeflenen artışlar, dolaylı vergileri tırmandırmak suretiyle sağlanıyor. Harcama kısıntıları, büyük ölçüde, cari harcamalara ve yatırım harcamalarına dayandırılıyor. Mali diplini sağlayarak, yani FDF hedefini tutturarak, bir yandan borç dinamiklerini düzeltiyor; diğer taraftan büyüyebiliyoruz. FDF'nin, talebi kısıcı bir faktör olarak büyümeyi sınırlandıran bir etkisi söz konusu; ancak faiz oranlarının düşürülmesine ve enflasyonun geriletilmesine yaptığı katkı dolayısıyla, büyümeyi olumlu etkileyen bir değişken kimliğiyle karşımıza çıkıyor. IMF'ye verilen son Niyet Mektubu'nda da belirtildiği gibi, sürdürülen mali disiplin sayesinde, bütçe açığı/ GSMH oranı, %3'ün altına düştü; kamu borç stoku/ GSMH oranı %60'ın altına geriledi. Böylece, her iki gösterge açısından Maastricht Kriterleri'ni tutturmuş oluyoruz.(*) Kamu kesimi borçlanma gereği, kalıcı bir biçimde düşürülmeksizin, Merkez Bankası'nın bağımsız bir para politikası uygulanması, fiyat istikrarı hedefini yakalayabilmesi imkansız görünüyor. Bu açıdan bakıldığında, sosyal güvenlik açıklarının sürdürülebilir düzeye çekilmesi de son derece kritik bir önem arz ediyor. *** Şimdi soralım: -Bütçe, mali disiplini delerse ne olur? -Ankara, istikrarsızlığın ürettiği rantları bölüştürür. - Nasıl bölüştürür? -Her zamanki gibi, "bir kişiye dokuz yumurta, dokuz kişiye bir yumurta" formülüyle vaziyeti idare eder. -Sonra ne olur? Vatandaş dertlenince, başlar mırıldanmaya,"Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara reis olsa.." Eğer kulak veren varsa... ..... (*) I ve II. Gözden Geçirmelere ilişkin 24 Kasım 2005 tarihli Niyet Mektubu www.hazine.gov.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.