Bay İyimser ve Bay Kötümser cari açığı tartışıyor

A -
A +

İçimize baygınlık geldi. Cari açık tartışması, neredeyse bir pehlivan tefrikasına yetecek kadar malzeme üretti. Tartışmayı, "pembe gözlüklü" ve "kara gözlüklü" bakış açılarından sizlere aktarmak istedik. Cari açığın ortaya çıkış nedenlerini, risklerini, alınabilecek önlemleri iki ayrı gözlükten göstermeye çalıştık. İlk olarak, sözü BAY KÖTÜMSER'e veriyoruz. BAY KÖTÜMSER: Gerçekleri söylediğiniz zaman adınız kötümsere çıkıyor. 2004 Türkiye'sinin yedi aylık cari açığı 10 milyar doları aşmış. Yedi aylık dönemin dış ticaret açığı ise, 2003 yılının aynı dönemi ile karşılaştırıldığında yüzde 100.1 artışla 14 milyar 37 milyon dolara ulaşmış. Görüldüğü gibi dalgalı kur, bizimle dalga geçiyor. Uygulanan para ve kur politikaları sonucunda, cari açık arttı, borç dinamiklerinde bir iyileşme sağlanamadı, reel faiz istenilen düzeye indirilemedi. Dövizin fiyatı çok düşük. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's tarafından da belirtildiği gibi, sonuçta bir 'maksi devalüasyon' tehlikesi var. Türkiye'nin borçlarının büyük bir bölümü döviz cinsinden ve dövize endeksli. Devalüasyon, borcun Türk Lirası rakamını büyütür, enflasyonu artırır, faizi tırmandırır. Böylece tekrar Şubat 2001'e dönebiliriz. Borcun milli gelire oranı, yüzde 72'den, yüzde 100'e sıçrar. Avrupa Birliği (AB) ile müzakerelerde beklenen olmayabilir. AB-Türkiye ilişkileri en az 2-3 yıl sürüncemede bırakılabilir. Bu durum, krizi tetikleyebilecek bir kıvılcım oluşturabilir. Diyelim ki, Merkez Bankası (MB) enflasyonu düşürmekte başarılı. Peki, başarı nasıl sağlanmış? MB, fiyat istikrarı sağlamak adına, cari işlem açığının artmasına seyirci kalarak fiyat istikrarını tehlikeye atıyor. Bu açıdan bakıldığında MB'nin ileri derecede miyop olduğu söylenebilir. MB, dövizin fiyatını düşük tutmak için gecelik faizi düşürmemekte direniyor. Böylece, "yüksek faiz+dalgalı kur" ikilisi döviz kurunu baskı altında tutarak, enflasyondaki düşüşe katkıda bulunuyor. Bu politika, cari açığı sürdürülemeyen boyutlara taşıyor. Sürdürülemeyen cari açık, aslında, ertelenmiş ya da baskı altında enflasyon ve kriz demektir. BAY İYİMSER: Moody's ekibinin Türkiye ile ilgili karamsar senaryosunu kabul etmek zorunda değiliz. Moody's, "Cari açıkla gelen kırılganlıklar, 'maksi devalüasyona' yol açabilir", diyor. Bu noktadan kalkarak felaket tellallığı yapmanın alemi yok. Cari açığı abartıyorsunuz, cari açık sizin söylediğiniz kadar büyük değil. Kayıt dışı döviz gelirlerini dikkate almıyorsunuz. Standart and Poor's (S&P), yabancı para cinsinden Türkiye'nin kredi notunu "B+"dan, "BB"ye yükseltti. Türkiye'nin kredi notunu yükselten Standard and Poor's ve birçok piyasa yorumcusu, Moody's yorumunu gerçekçi bulmuyor. Sizin kasvetli senaryonuz, ekonominin gerçek durumunu yansıtmıyor. IMF'nin en kötü borç senaryosu bile, bu kadar iç karartıcı değil. IMF'ye göre, yüzde 30'luk bir devalüasyon borcun GSYİH'ye oranını yüzde 70.9'dan yüzde 77'ye çıkarıyor. Moody's senaryosunun gerçekleşebilmesi için, yüzde 6.5 olarak hedef konulan faiz dışı fazlanın milli gelire oranının yüzde sıfıra inmesi, büyümenin düşmesi ve reel faizlerin çok yükselmesi gerektiğine işaret ediliyor. Böyle bir senaryonun, IMF ile yeni bir anlaşma için masaya oturan Türkiye için doğru olamayacağını yerli ve yabancı birçok piyasa analisti söylüyor. *** Devam edeceğiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.