Baykuş ne dedi?

A -
A +

Önce bir hikaye: Vaktiyle, bir ormanda aslan ile birlikte yaşayan ve her gün telef edilme korkusu ile titreyen bir grup hayvan, ormanın bilge baykuşuna gider ve hayatlarını nasıl kurtarabileceklerini sorarlar. Baykuş, uzun uzun düşünür ve cevap verir: * Aslanın yelesine bir çan takın. Aslan yürürken ortaya çıkan ses sizi uyarır. Böylece kaçmak ve saklanmak için zaman kazanmış olursunuz. Çözüm, gerçekten mükemmeldir. Ne var ki, zavallı hayvanların küçük bir tereddütleri vardır. Çanı aslanın boynuna kim, nasıl takacaktır? Tereddütlerini baykuşa söylediklerinde şu cevabı alırlar: * Ben çözümü söyledim. Uygulamak size ait!(*) Çözüm mükemmel, fakat imkânsız! Geçen hafta, Pazar günü (7 Mart 2004) "Alternatif var mı?" başlığı altında bir şeyler yazdık. Gelen cevaplara baktığımızda, bir kere daha anladık ki uygulanabilir ve ayakları yere basan alternatif iktisat politikası önermek hiç de kolay değil. Bize gönderilen bazı politika ve çözüm önerileri, "yanlış teşhis-yanlış ilaç" kombinasyonunu hatıra getiriyor. Bazıları ise daha da enteresan bir biçimde "doğru teşhis-imkansız ilaç" çıkmazına tosluyor. Gerçekten, yukarıdaki nakledilen hikayede olduğu gibi, önerilen çözümün mükemmel oluşu, uygulamayı garanti etmiyor. Dolayısıyla, "mükemmel" fakat "imkansız" çözümler olarak kağıt üzerinde kalmaya mahkum oluyorlar. Alternatif olamayan 'alternatif' çözümler şöyle özetlenebilir: * Politika önerilerinde öncelikler belli değil. Politika hedefleri ve hedefleri gerçekleştirmeyi mümkün kılacak araçlar net bir biçimde ortaya konulmamış. * Sermaye hareketlerinin serbest olduğu unutulmuş. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ortamda faiz oranı ve döviz kuru olarak bilinen iki kritik parametreden sadece bir tanesinin kontrol edilebileceği, diğerinin piyasaya bırakılması gerektiği hususu ihmal edilmiş. * Açıklıkla ifade edilmese de para ve maliye politikalarının gevşetilmesi öneriliyor. Böylesi öneriler, fiyat istikrarı hedefini hesaba katmayan, yani "büyüme+enflasyon=kriz" denkleminin farkında olmayan miyop yaklaşımlar olarak nitelenebilir. * Otuz yıllık yüksek kronik enflasyon tecrübesinin yetmediği anlaşılıyor. "Bir ineğin hem etine hem de sütüne aynı anda sahip olunamaz" düsturunu hiçe sayan parlak öneriler, garip çözümler var. 'Et' ve 'süt' arasında bir tercihte bulunmak gerekiyor. Diğer taraftan vurgulayalım ki, "önce et, sonra süt" mümkün değil, ama "önce süt sonra et" mümkün. Ders aldık mı? Daha önce de belirttiğimiz gibi, kaynak dağılımı ve bölüşüm süreçlerine popülizm ile yön vermek mümkün değil. Ne var ki, politik irade, çeyrek asırdır Türkiye'de olduğu gibi, kronik enflasyonun, (ya da statükonun) devam ettirilmesi yönünde tecelli ederse, o zaman makroekonomik istikrarsızlık medyatik bir bombardıman altında topluma başka türlü algılatılır, istikrarsızlığın rantları bölüştürülmeye çalışılır. Topluma, hastalığın tedaviden daha iyi bir alternatif olduğu söylenir ve bu optik yanılgının kabul ettirilmesinde başarılı olunur. Yıllarca böyle çözümlerle idare ettik, sonuç ortada. Çözüm diye önerilen birçok politikanın, istikrarsızlığın tohumlarını ektiği hâlâ anlaşılmamış. Yazık! ..... (*)Susan Strange: Casino Capitalism Manchester University Press, 1997 s. 148-14

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.