Borcun kokusu!

A -
A +

Borç kokar mı? Kokar! Irak'ın borçları konuşulurken "kirli borç, pis kokulu borç, müstekreh borç" gibi kavramlar sık sık gündeme geliyor. Saddam'ın borçlarının Almanya, Fransa ve Rusya gibi ülkelere yoğunlaştığı dile getiriliyor. Bu borçları, Irak halkının ödemek zorunda olmadığı vurgulanıyor. Saddam'a borç veren kreditörler de suçlanıyor. Afrika'nın Muz Cumhuriyetleri ile bazı Orta Doğu ülkelerinin borçlarından nahoş kokuların neş'et ettiğini biliyoruz. Doğrusu, geçmişte bizim borçlarımızın da "misk-ü amber" koktuğunu söyleyemeyiz. Bir ülkenin egemenleri, yozlaşmadan ve kirlilikten besleniyorlarsa, o ülkenin kamu maliyesinden pis kokular gelmeye başlıyor. Dolayısıyla, söz konusu ülkenin borçları, bu kokuşmanın ivme kazandığı bir alana dönüşüyor. Yolsuzluk denilen bakteri faaliyeti, borçları kokutuyor. Ülkemizde de, vaktiyle hükümetler değişti, ama "karma ekonomi" denilen alaturka model, aynen korundu. Hiçbir hükümet, bu mirası reddetmedi. Karma ekonomi, ekseni "rant ve talan" olan bir ucubeye dönüştü. Başta "kayıt dışı siyaset!" olmak üzere, Kopenhag Kriterleri'ne zıt her türlü oluşum, ülkeyi de, borcu da kokuttu; burnumuzun direği kırıldı. Burun da küreselleşti... Çağımızda borcun kokusunu alabilmek için, "ulusal burun" yeterli olmuyor; "küresel burun" gerekiyor. Teknik olarak ifade etmek gerekirse, herhangi bir ülke, uluslararası yolsuzluk endekslerinde tırmanıyorsa, borcunun koktuğu anlaşılıyor. Uluslararası Saydamlık Örgütü'nün geliştirdiği iki kritik "yolsuzluk" endeksi var: Bir tanesi, Yolsuzluk Algılama Endeksi, diğeri, Rüşvet Verenler Endeksi olarak biliniyor. 1990'lı yıllarda her iki endeks kapsamında, yüz kızartıcı rekorlara imza attık. Dahası, Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından açıklanan "Beşeri Kalkınma Endeksi"nde bir dizi Afrika ülkesi ile beraber anılır olduk. Geçtiğimiz yıllarda IMF tarafından tespit edilmiş, bize has birçok kurnazlığımız ve "fiskal hilemiz" var. Sayıştay raporları, bu türden kokuşmuş ve saydamlıktan uzak operasyonların bir kısmını ortaya koyuyor. İşte bütün bunlardan ve uluslararası alanda "cürm-ü meşhut" olmaktan kurtulmak için IMF, bir dizi düzenleme yapmış. 16 Nisan 1998'de IMF tarafından kabul edilen bir tüzüğe göre, mali saydamlığın tesis edilebilmesi için: * Rollerin ve sorumlulukların açık olarak belirlenmesi * Bütçe'nin hazırlama, uygulama ve raporlama süreçlerinin saydam olması * Bilginin kamuya açık olması * Ulusal denetim ve istatistik organlarının bağımsız olması gerekiyor. Yukarıda yer alan minimum standartlara uyum sağlayabilmek amacıyla, Hükümet "Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu"nu çıkardı. (*) 2006 yılı itibariyle kapsamlı bir biçimde uygulanacak olan Kanun, esasen "saydamlık" ve "hesap verme sorumluluğu" diye bilinen iki önemli ilkenin ve bütçe disiplininin ihlâl edilmesini önlemek için hazırlandı. *** Emeği geçenlere, şükranlarımızı arz ederiz! ..... (*)Kamu Mali Yönetimi Ve Kontrol Kanunu Kanun No: 5018 Kabul Tarihi: 10.12.2003 Resmi Gazete: 24/12/2003

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.