Merak buyurmayınız! Bu bir Orhan Pamuk yazısı değildir. İktisatçı taifesinin bir bölümü, fevkalade tedirgin bir söylemle, kafaları tırmalayan bir soruya cevap arıyor. Diyorlar ki: "Serdengeçti, bu cesareti nereden buluyor?" Bilindiği gibi, Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti, 2006 yılı itibariyle geçeceğimiz "enflasyon hedeflemesi" kulvarına ilişkin açıklamalarını sürdürüyor. Serdengeçti, aslında ne yapıyor? Serdengeçti, 2003, 2004 ve 2005 itibariyle "enflasyon, büyüme ve mali disipline ilişkin faiz dışı fazla" hedeflerini tutturan, borç dinamiklerini iyileştiren bir ekonominin para ve kur politikasını yönetiyor. Nasıl yönetiyor? Temel hedef olarak belirlenen fiyat istikrarına ulaşmak için, para ve kur politikasına ilişkin araçları, özerk bir biçimde seçerek yönetiyor. Başka ne yapıyor? Herhangi bir iç ya da dış şok ortamında, finansal çalkantı yaşanmaması için, gerekli önlemleri alıyor, piyasalara enformasyon aktarıyor. Bu arada, Cari Açık Kakofoni Orkestrası'nın tahriklerine kapılmadan, "faizler yüksek-kur düşük" temelli eleştirilere cevap yetiştiriyor. Serdengeçti'nin ekonominin tüm oyuncularını memnun ve mesrur edebilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil; esasen böyle bir görevi de yok. "Kardeşim, bunlar gidici!" Son üç yılın iç ve dış şoklarına baktığımızda, özetle şunlar göze çarpıyor: * 2003'te Irak savaşı, tezkere krizi, İstanbul'da meydana gelen patlamalar ve aynı yıl içinde "Kardeşim, bunlar gidici!" diye Hükümet'e biçilen ömür * 2004 ve 2005'te Türkiye'nin AB perspektifine ilişkin, Kıbrıs eksenli iç ve dış gerginlikler * ABD Merkez Bankası FED'in faiz oranlarını artırması ve uluslararası likiditede ortaya çıkan sarsıntılar * Petrol fiyatlarında ortaya çıkan hızlı artışlar *** - Söz konusu şoklar sonrasında, bir finansal çalkantı ile karşılaştık mı? - Karşılaşmadık! Benzer şoklar ile her zaman yüzleşebiliriz; 2006 yılında da yukarıdakilerden bazıları, gündem oluşturabilir. Unutmayalım ki, ülkemizin risk priminin önemli bir bölümünü, coğrafyamız belirliyor. Dolayısıyla, ülkenin "ekonomik ve finansal riski" gerilese de, "politik risk" kuyruğu dik tutuyor. Önce not verir! Defalarca yazdık; dalgalı kur rejimi ve politika araçlarını seçmekte özerk bir Merkez Bankası, iç ve dış şoklara karşı çok kritik iki amortisör oluşturuyor. Şokları emerek sarsıntıyı hafifleten bu iki amortisörün yanı sıra, bankacılık sektörünün içindeki mayınların büyük ölçüde temizlenmiş olması, ekonomi yönetiminin işini kolaylaştırıyor. Merkez Bankası, Irak operasyonu ya da 11 Eylül hadisesi gibi muhtemel bir dış şok karşısında, piyasaların sağlıklı çalışmasını tehlikeye sokacak bir likidite sıkışıklığının yaşanmasını ve kısa vadeli YTL faiz oranlarının aşırı dalgalanmasını önleyebilecek yeterince enstrümanın oluşturulduğunu daha önce vurgulamıştı; şimdi de vurguluyor. Vaziyet böyle... Cesaret, cehaletten değil, buradan neşet ediyor. *** Krizler, zalim bir öğretmene benzermiş; önce not verir, sonra öğretirmiş. 2001 krizi, Serdengeçti'nin selefi Gazi Erçel'i "gazi" etmişti. Tarih, tekerrür eder mi? Ders alınmadığı takdirde, "evet!"