Bu ne sevgi, aaaah...

A -
A +

Ankara, gergin... Ne oluyor? -Panik standart, paranoya opsiyonel... Yıllardır "kâbus" ile yatılan, "kriz" ile kalkılan bir ülkede, başka türlüsü mümkün mü? Elitlerimiz ülkeyi paylaşamıyor, kavga ediyor. Nasıl mı? Her zamanki gibi: -Benim sevgim, senin sevgini döver! Peki, halk bu kavganın neresinde? Ülkeyi sevmeyi, halkımıza bıraksak ne olur? Cevabı biliyoruz: -Halkımızı kendi haline terk edersek, ya davulcuya ya da zurnacıya varır. Nitekim varmadı mı? Halkı boş bırakmaya gelmez. Halkımız, böyle durumlarda ne der? -"Başlarım ben böyle aşkın ızdırabına!" diyebilir! *** Netice itibariyle... Bir türlü çözemediğimiz denklem şu: -Bu ülkeyi nasıl sevmeli? Ülke sevgisi, denklemlere indirgenebilir mi? Zurnanın zırt dediği yer de burası zaten. Acaba diyorum, bu denklem, bir başka kavganın yansıması ya da maskesi olmasın. Tuzaklarla dolu bir soruya cevap vermek yerine, isterseniz tersinden soralım: -Bu ülkeyi nasıl sevmemeli? "Çobanın ahmağı, sürüye kurt getirir" derler. Sürüye kurt getirerek ülke sevilir mi? Koskoca Osmanlı İmparatorluğu'nu vatan ve millet sevgisini kimseye kaptırmayan İttihat ve Terakki Fırkası dağıtmadı mı? Ne demişler? -Ayı, yavrusunu severken öldürmüş! Aynen öyle... >> Bu ne ızdırap! Siyasilerimiz, ülkenin nasıl sevileceği konusunda farklı düşünebilir. Bunu son derece normal karşılamak gerekir. Ne var ki... Hiç kimsenin karşı çıkamayacağı tabuların arkasına kurnazca gizlenerek, bir dizi demagoji üretebilirsiniz, fakat ülkenizi sevmiş olamazsınız. Çok sevdiğiniz ülkeniz, palavra değil, proje ve icraat bekliyor. *** Türkiye, bir deprem (kriz) ülkesidir. Her zaman, her yerde, deprem (kriz) olabilir. Ne diyelim? -Paranoyak olmanız, takip edilmediğiniz anlamına gelmez!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.