Büyüyelim, ama...

A -
A +

Büyüyelim mi? Büyüyelim, ama.. 'Ama'sı şu: * Büyüyelim, ama 'enflasyon' zıplamasın. * Büyüyelim, ama 'borç stoku' artmasın. * Büyüyelim, ama 'cari işlemler açığı' sarsıntısız bir biçimde finanse edilebilir boyutlarda kalsın. 2004'ün ekonomi gündemini bir yönü itibariyle yukarıdaki 'ama'lar, yani tahditler belirleyecek. Hükümet ve IMF bu konuda anlaşmış durumda. Ekonomi yönetiminin mesajları özetle şöyle: * Fiyat istikrarı, sürdürülebilir ekonomik büyümenin ön şartıdır. Fiyat istikrarı hedefinden taviz verilemez. * Faiz dışı fazla hedefinin tutturulması, reel faiz oranının düşürülmesi, finansal istikrar açısından son derece önemlidir. * Dalgalı kur rejimine devam edilecek. Bu rejimde, MB'nin bir kur hedefi bulunmuyor. * MB, herhangi bir dış şok sebebiyle ortaya çıkabilecek likidite krizini önleyebilecek enstrümanlara ve müdahale esnekliğine sahiptir. * Fiyat istikrarı hedefini göz ardı ederek büyüme ve istihdam sağlamayı hedefleyen gevşek maliye politikaları, ileride yeşermesi kesin olan krizlerin tohumunu ektikleri için, nihai olarak kendi hedeflerini telef eden miyop politikalardır. Riskler ne âlemde? Peki riskler yok mu? Olmaz olur mu, elbette var. Mesajlar, sürdürülebilir büyüme konusundaki kararlılığı yansıtıyor. Kararlılığı delebilecek riskler ise, * İç talep artışının tetikleyebileceği enflasyonist baskı, * Geçmişe endeksli fiyatlama davranışının kırılamaması, * Mali disiplinin sağlanamaması, * Başta bankacılık reformu olmak üzere reform sürecinde aksamaların ortaya çıkması olarak ifade ediliyor. Sürdürülebilir büyüme mümkün mü? Türkiye ekonomisinin "yüksek iç talep" ve "dış kaynak" sağlandığı sürece, kronik enflasyona rağmen büyüyebildiğini ve sonra da krize tosladığını, biliyoruz. O zaman karşımıza, "sürdürülebilir-büyüme" ve "sürdürülebilir istikrar" gibi söylemesi kolay gerçekleştirilmesi oldukça güç bir temel hedef ya da temel kombinasyon çıkıyor. Fiyat istikrarı içinde sürdürülebilir bir büyümenin gerçekleştirilmesi için, dış talebin büyümeye olan net katkısının artırılması ve ekonomik büyümede iç talep faktörünün nisbi olarak azaltılması gerekiyor. Ekonomik büyümede dış talebin katkısını artırmak, cari açığı azaltmak ve/veya cari açığın finansmanın daha sağlam kaynaklara dayalı olarak yapılabilme imkanı sağlıyor. Yapılan ampirik araştırmalar, fiyat istikrarını sağlayan, düşük enflasyonlu ülkelerde ortalama büyüme hızının daha yüksek, enflasyon oranı yüksek olan ülkelerde ortalama büyüme hızının daha düşük ve dalgalı olduğunu ortaya koyuyor. Çeyrek asrı aşan tecrübe de bize aynı şeyi öğretti. Yüksek enflasyonla birlikte görülmeye çalışılan büyüme, bir saman alevi gibi parlıyor, illüzyon oluşturuyor. 'Yüksek enflasyon+büyüme' olarak ifade edilebilecek saadet zinciri, mutlaka bir ekonomik krize tosluyor ve 'yüksek enflasyon+negatif büyüme' ikilisine indirgenebiliyor. Nasıl mı? 1994, 1999 ve Şubat 2001 krizlerinde olduğu gibi! Yetmez mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.