Çakma... Genellikle "taşı gediğine koyma" ve "sahte" anlamına geliyor. Argoyu seviyoruz. Farklı çağrışımları barındırsa da "çakma" muhabbetini benimsedik; tepe tepe kullanıyoruz. Herkes çakıyor. Ülke, "Kurnazistan" olmuş; haberimiz yok. İşte size, toplumun çeşitli kesimlerinden bir demet "çakma" lâkırdısı: *** YATIRIMCI: Dolar yükselmeden önce, kağıtları çaktım; dolar aldım. Doları 1.70'den çaktım. Şimdi bonoya geçtim. MUHABİR: Başbakan, "one minute, one minute..." dedi ve çaktı, sevgili seyirciler... POLİTİKACI: Benim bölgemdeki seçmenin bir bölümü çakma. Dolayısıyla, sandıktan çıkanlar da çakma olacak. BÜROKRAT: IMF, istediği gibi çakamıyor. Bu güzel bir gelişme. BAKKAL: Tokat yedik, pirinç karışık çıktı. Toptancı bize çakmış! SANAYİCİ: Alman malı diye ithal ettik. Bir kısmının çakma olduğu anlaşıldı. EV HANIMI: Kocamın aldığı tek taş pırlanta yüzük, çakmaymış! Geçen sene Bodrum'dan getirdiği antika biblolar da öyleydi. ÖĞRENCİ: Kardeşimin cep telefonu çakma. Benimki sağlam. ÖĞRETMEN: Ödev verdim. Çocukların getirdiklerinin yüzde 90'ı çakma. İnternetten yürütmüşler. AKADEMİSYEN: Tezin ilk üç bölümü, tamamen çakma. Diğer bölümleri anlayamadım. HEKİM: Medikal fuarında görüp sipariş ettiğim cihazın çakma olduğunu yeni fark ettim. HASTA: İki şişe serum kullandılar, faturaya on şişe çakmışlar. Pis herifler! DİPLOMAT: Bu işler sırayla. Vaktiyle Putin'e çakmışlardı. Şimdi Putin onlara çakıyor. TAKSİ ŞOFÖRÜ: Muameleci, fenni muayenemi yaptırdı. Mühürler çakma olduğu için ceza yedim. STRATEJİST: Belgelerin tamamı çakma; fakat bu durum, gerçek belgelerin olmadığı anlamına gelmiyor. KAMYONCU: İzmir'de pis mazotu çaktılar. Kamyonun ayarı bozuldu, servisten yeni çıktık. *** Vaziyet böyle... Güven bunalımı had safhada. Kurnazlığın müstekreh nefesini, sürekli olarak ensemizde hissediyoruz. Şöyle bir düşünelim. Hayatın her alanında "kamusal yalanlarla ve tabularla" boğuşmuyor muyuz? Dahası... Ülkede tedavül eden "naftalinli ideolojilerin" çoğu "çakma" değil mi? Galiba, bize çok önceden çakmışlar. Ne dersiniz?