CHP, Turan Güneş'i haklı çıkardı!

A -
A +

CHP'ye olanlar oldu, ama "Ne olacak bu CHP'nin hali?" diye özetlenebilecek muhabbet, tam gaz devam ediyor. Geçmişe baktığımızda, böyle bir muhabbetin hiç de yeni olmadığını, çok partili hayata geçtiğimizden bu yana, mahiyet değiştirerek aynen devam ettiğini görüyoruz. Bendenizde bir refleks oluşmuştur. Ne zaman CHP gündeme gelse, Turan Güneş Hoca'yı hatırlarım. Mesela, bundan tam 43 sene önce, Turan Hoca, "Rejimin gizli hastalıkları: CHP Halktan Nasıl Uzaklaştı?" başlığı altında, bugün kafaları kurcalayan sorulara, o günün şartlarında cevaplar aramış.(*) Geçenlerde, fakültemizin öğretim üyelerinden, Hurşit Güneş, "CHP nasıl toparlanır?" başlığı ile aynı konuya değinmiş.(**) Baba-oğul, aradan geçen o kadar yıla rağmen, ilginç bir biçimde benzer noktalara parmak basmış. Hurşit Güneş, geçen hafta yayınlanan makalesinde, "...CHP bugün düzenin partisi olarak görünüyor. Oysa CHP'nin düzeni değiştiren bir parti olması gerekiyor!" derken, yarım asırlık rahatsızlığı bir kez daha isabetle teşhis ediyordu. Tıpkı, babası gibi... Turan Hoca, 12 Eylül 1980'den sonra fakültemizde ders vermeye başladı. Benim alanım olmamasına rağmen, fırsat buldukça onunla birlikte, Anayasa Hukuku derslerine girer, notlar alırdım. Ankara'dan ya da yurt dışından geldiği zaman bazen hava alanında karşılayıp, fakülteye getirirdim. Hurşit Güneş, o tarihlerde İngiltere'de okuyordu. Kendisinden bir kitap dolduracak kadar çok şey dinledim. O zaman dinlediklerimi, şimdi daha da anlamlı buluyorum. Hoca, CHP'nin kapatılmasına çok içerliyor, fakat partisini eleştirmekten de geri durmuyordu. Hoca'dan, CHP'ye yönelik pek çok veciz değerlendirme ve eleştiri dinlemişimdir. Mehmet Barlas ve Çetin Altan bazılarını yeri geldiğinde kendi köşelerinde naklediyorlar. Çetin Altan, onu şöyle anlatır: "Turan Güneş, hamasetçi, angut bir demagog değildi. Esprili zekasının alevi, fırtınalara karşı da denizci çakmağı gibi hiç aksamadan yanardı." Hoca, "CHP=Devlet=Rejim" denklemini tutarlı ve demokratik bulmazdı. Yeri geldiği zaman, "Kral çıplak!" diyebilen bir politikacıydı. O, tam bir heccav ve keskin bir nüktedandı. İsterseniz birkaç örnek verelim: 1970'li yılların sonuna doğru,o zamanki Bülent Ecevit hükümetinin durumunu sorarlar Turan Güneş'e.. "Ecevit hükümeti düşer mi?" derler.. Cevap verir: "Armut çürük olduktan sonra, ha ağacın dalında durmuş, ha yere düşmüş.. Ne fark eder ki?" *** İşte bir tane daha: Turan Hoca, bir gezide, köy kahvesinde kahve içer, fincanın kulpu kırıktır, kahveciyi çağırır, fincanı gösterir: "Sen bu fincanı, Ankara'ya bizim partinin merkezine götür!" Kahveci anlayamaz: "Beyim, bu fincanı alıp, Ankara'ya CHP merkezine götüreceğim de ne olacak?" Turan Hoca güler ve cevabı yapıştırır: "Baksana fincanın kulpu kırık, bizimkiler, mutlaka bir kulp takarlar!" Ha, şunu da unutmayalım, Gazeteci Derya Sazak bir yazısında soruyordu: "Turan Hoca' nın, ölümünden önce her ilden bir avukatla 'CHP kapatılamaz!' davası açmaya hazırlandığını bugün kaç kişi anımsıyor?" ....... (*)Turan Güneş: "Rejimin gizli hastalıkları: CHP Halktan Nasıl Uzaklaştı?" Yön, Sayı: 1 20 Aralık 1961 (**)Hurşit Güneş: "CHP nasıl toparlanır?" Milliyet, 1 Nisan 2004

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.