Bilindiği gibi, ekonomik programlarda yer alan temel politika araçlarından biri de "çıpa" uygulamasıdır. Çıpalar, genellikle fiyat istikrarı amacına yönelik olmak üzere, kontrol altında tutulmaya çalışılan kilit değişkenleri simgeliyor. Uygulanan programlara kredibilite kazandırmak ve geleceğe yönelik istikrarsızlık beklentisini kırmak amacıyla formüle edilen "çıpa"lar üç kategoride ele alınıyor: * Parasal çıpalar * Döviz kuru çıpaları * Enflasyon hedeflemesi Çıpalar, "fiyat istikrarını sağlama" ve "sürdürebilir bir ekonomik büyümeye ulaşma" hedefine kilitleniyor; ama bazen de ıskalıyor, karavana atıyor. Söz konusu çıpalardan parasal çıpalar, özellikle, 1970'li yılların başlarında "Bretton Woods" sistemi olarak bilinen parasal düzenin çökmesinden sonra, çeşitli faktörlerin etkisiyle hızlanan enflasyonist baskıları ortadan kaldırmak amacıyla kullanılmaya başlanmış. Parasal çıpalar, 1980'li yılların başlarından itibaren birçok ülkede terk edilmiş. Gerçekten, enflasyon ile mücadele söz konusu olduğunda, finansal liberalizasyon ortamında, parasal göstergelerle enflasyon arasında tahmin edilebilir bir ilişki formüle edebilmek oldukça güç. Böyle bir ilişki formüle edilse bile, bunu piyasalara bir enformasyon olarak aktarmak kolay değil. Hangi parasal göstergenin tanımlanması ve kullanılması gerektiğine karar vermek aşılması güç diğer engeller biçiminde karşımıza çıkıyor. Döviz kuru çıpasını da çökerttiğimize göre, elimizde çıpa namına, sadece 'enflasyon hedeflemesi' (inflation targetting) diye meşhur edilen çıpa kalıyor. Merkez Bankası 'enflasyon hedeflemesi' sistemine yönelik çabalarını sürdürüyor. Örtük ve mahcup Merkez Bankası Başkanı'nın ifadesiyle, şimdilik 'örtük' enflasyon hedeflemesi uyguluyoruz. "Enflasyon Hedeflemesi" diye bilinen çıpanın ön şartları şöyle sıralanıyor: * Kamu borçlanmasının piyasalar üzerindeki baskısının kalkması * İstikrarlı kur ve faiz * "Kur-fiyatlar genel düzeyi" ilişkisinin zayıflaması * "Faiz-enflasyon" ilişkisinin güçlenmesi Yukarıdaki şartları, mükemmelen sağlayabildiğimizi söyleyemeyiz. Borç yönetimine ilişkin sorunlar, para otoritelerinin önünde önemli kısıtlar oluşturuyor. Dolayısıyla, dalgalı kur rejiminde 'enflasyon hedeflemesi' sistemi ile beraber, faiz oranlarını etkin bir biçimde kullanmak şimdilik kolay görünmüyor. Çıpalar, sadece gelişmekte olan ülkelerin istikrar programlarında yer almıyor; "enflasyon hedeflemesi" diye bilinen çıpa, gelişmiş ülkelerde de uygulanıyor. Çıpasız kalmamak önemli, ama benimsediğiniz çıpayı savunabilmek kaydıyla. Savunulamayan çıpalar, kredibiliteyi berhava eden fünyeye dönüşüyor. Dolayısıyla ne oluyor? Bize şimdilik örtük ve mahcup bir biçimde "enflasyon hedeflemesi" uygulamak kalıyor. Mahcubiyetin Şubat 2001 krizinde kopardığımız döviz kuru çıpasından miras kaldığını anlatmaya gerek yok herhalde. Şunu da unutmayalım: Türkiye ekonomisi için gerekli olan en kritik çıpa, IMF destekli istikrar programıdır, diğer çıpalar maalesef IMF çıpası ile hayata geçirilebiliyor. Bir başka deyişle, IMF, çıpaların çıpasıdır.