...Selefleri böyle değildi. Çok konuşuyor. Merkez Bankası Başkanı az konuşmalı..." Merkez Bankası Başkanı'na yönelik benzeri eleştiriler, son derece haksız ve temelsiz. Bizce önemli olan, 'çok' ya da 'az' konuşmak değil; 'ne' konuşulduğu, 'niçin' konuşulduğu daha belirleyici. Serdengeçti, özellikle iki konu ile ilgili olarak nefes tüketiyor. Bunları, * "Fiyat istikrarı" hedefinin sürdürülebilir büyüme için vazgeçilmezliği, * Dalgalı kur rejiminde döviz kurunun bir politika aracı değil, makro ekonomik temellerin, uygulanan programın ve beklentilerin bir sonucu olduğu şeklinde özetleyebiliriz Kamuoyunda her iki konuda egemen olan çarpık bilgilenme ve ön yargılar, Başkan'ın sık sık açıklama yapmasına zemin hazırlıyor. Sahibine göre kişner mi? Anadolu'da çok yaygın bir söz var, "At, sahibine göre kişner" derler. Ata binenler, atı olanlar, bunun ne demek olduğunu çok iyi bilir. Özetlemek gerekirse, bizim kur rejimimiz, makro dengelerimize, enflasyonumuza, borç stokumuza, borç stokumuzun vade yapısına ve bileşimine (sabit faizli, değişken faizli, döviz cinsinden ve dövize endeksli), bankacılık sektörünün aldığı pozisyonlara, dış şoklara, sermaye hareketlerine, dolar/euro paritesinin seyrine, siyaset ve beklentilerde ortaya çıkan dalgalanmalara bağlı olarak kişniyor. Kişnemelerden memnun olmadığımızda, tuhaf bir biçimde Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti'yi suçluyoruz. Bazılarının zannettiği gibi, MB, atın sahibi, seyisi ya da jokeyi değil. Atın birden fazla sahibi var. Fiyat istikrarı, ne kadar önemli? Yüksek enflasyonla hızlı ve sürdürülebilir büyüme gerçekleştirebilmiş bir tek ülke var mı? Fiyat istikrarı olmaksızın, sürdürülebilir ekonomik büyüme sergilemiş bir ülke örneği verilemiyor Fiyat istikrarının sürdürülebilir ekonomik büyümenin vazgeçilemez bir ön şartı olduğu ortaya çıkıyor. Yüksek enflasyonla birlikte götürülmeye çalışan büyüme, bir saman alevi gibi, illüzyon oluşturuyor. 'Yüksek enflasyon+büyüme' olarak ifade edilebilecek kombinasyon, mutlaka bir ekonomik krize tosluyor ve 'yüksek enflasyon+negatif büyüme' ikilisine indirgenebiliyor. Nasıl mı? Son on yıl içinde yaşadığımız 1994, 1999 ve Şubat 2001 krizlerinde olduğu gibi! Söz konusu krizler, çok net olarak şu mesajı verdi: Fiyat istikrarı olmadan, finansal istikrar; finansal istikrar olmadan da, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınma sağlanamıyor. Türkiye ekonomisinin son yirmi beş yılı 'büyüme+enflasyon=kriz' kısır döngüsünün değişik senaryoları ile dolu. Büyüme+enflasyon=kriz' denklemi birçok kez kendini hissettirdiği halde, yine de aynı çukura düşme becerisini gösterdik. Yüksek kronik enflasyon, düşük büyümeyi tek başına teminat altına alıyor. Ne var ki, sadece düşük enflasyon, hızlı büyümeyi garanti etmiyor; ama uygun bir zemin oluşturuyor. *** Serdengeçti, bunları anlatıyor. Bize göre çok da konuşmuyor, boş da konuşmuyor. İyi ediyor.