Bir yandan arabasının üzerindeki karları temizliyor, diğer taraftan sataşıyor: -Dalgalı kur nasıl gidiyor? Cevabım şöyle: -Bomba gibi! Ellerinizden öper... *** Kaya Bey, ithal girdilerle rekabet etmekte zorlanan bir sanayici. YTL'nin değerlenmesi ve ithalatın ucuzlaması, onu fevkalade rahatsız etmiş. Ne var ki, Kaya Bey, suçluyu bulmuş ve sanık sandalyesine oturtmuş, yargılıyor. "Düşük kur-yüksek faiz" diye özetlediği kombinasyondan, Merkez Bankası'nı (MB) ve dalgalı kur rejimini sorumlu tutuyor. Bendeniz de, vekaletnamesiz bir avukat olarak, dalgalı kuru savunuyorum. Vaziyet bundan ibaret. *** Farkında mısınız? Birileri, beyanat üzerine beyanat patlatıyor, sanayi sektörümüzün problemlerini, aşırı değerli YTL'ye bağlıyor, acilen önlem alınması gerektiğini söylüyor. Acil önlemden ne kastedildiğini ve nasıl uygulanacağını bugüne kadar bir türlü öğrenemedik ve tenevvür edemedik. Değerlenen YTL'nin sanayi sektörümüze, ithalata ve ihracata etkisi, elbette nötr değil fakat bu süreci, artan cari açığın ve her türlü olumsuzluğun tek kaynağı olarak göstermek, tam bir aymazlık. İthal girdilerden şikayet ediyoruz, ama ihracatımız içinde "ithal ara mal" oranının arttığını, ihracat yapabilmek için, ithalat da yapmak zorunda olduğumuzu unutuyoruz. Problem, sadece "teknik" boyutlu olsaydı, sipariş verirdik, istediğimiz kur rejimine "anahtar teslimi" sahip olurduk. Gerçekten, "yemek tarifi" gibi "kur rejimi tarifi" vermek mümkün değil. İyi ki geçmişiz! Hoşgörünüze sığınarak, daha önce yazdıklarımızı bir kere daha vurgulamak istiyorum. İsterseniz, yakın geçmişi şöyle bir hatırlayalım. Herhangi bir iç ya da dış şok patladığında, ekonominin yönetiminden sorumlu bürokratlar da dahil olmak üzere, bankacılar ve akademik iktisatçılar kendi aralarında sık sık, "İyi ki dalgalı kur rejimine geçmişiz. Belirsizliğin egemen olduğu bu konjonktürde, "sabit kur" ya da "kurdaki artışı sabitleyen" kur rejimlerinden birinde yakalanmış olsaydık, çok büyük bir sarsıntı geçirir, rezervlerimiz erir, yeni bir devalüasyona teslim olurduk!" diye teselli bulmadılar mı? Şimdi de işler karıştığında, aynı şeyleri söylemiyor muyuz? Bunları ne çabuk unuttuk! ABD kaynaklı son türbülansa, sabit kur rejiminde yakalanmış olmayı tercih eder miydiniz? Kabul etmek gerekir ki, dalgalı kur rejimleri, "spekülatif ataklara ve şoklara" sabit kur rejimlerinden daha dayanıklı ve daha dirençli. Böylesi var mı? Eğri oturalım, doğru konuşalım. Bu sütunda vaktiyle birkaç kere sorduğumuz gibi, dalgalı kur mağduru, sanayici Kaya Bey'e de soralım: Öyle bir kur rejimi formüle edelim ki, bu kur rejimi: * Sanayiciye, ihracatçıya, ithalatı da olan ihracatçıya, ithalatçıya, bankacılık sektörümüze ve her türlü döviz pozisyonuna * Başta cari açık olmak üzere, temel makro dengelerimize * Borç stokumuza, borç stokumuzun vade yapısına ve bileşimine (sabit faizli, değişken faizli, döviz cinsinden ve dövize endeksli) * İç ve dış şoklara iyi gelsin. Aynı kur rejimi: * Sermaye hareketlerinden * Dolar/euro paritesinin seyrinden * Küresel likiditede ortaya çıkan dalgalanmalardan * ABD Merkez Bankası FED'in kararlarından * Siyaset ve beklentilerde yaşanan savrulmalardan etkilenmesin. Böylesine fonksiyonel, her derde deva, hiçbir yan etkisi olmayan "şifalı nebat" (kur rejimi!) var mı? *** Ne diyelim? -Yok senin vasfettiğin kur rejimi, bu ekonomi içre Kasvet Bey, -Bir peri sûret görünmüş, bir hayâl olmuş sana...